Dönmeler Egemen Azınlıklar Vesayet Cumhuriyeti Devri Bitmiştir
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 02 Aralık 2018
SORU: 1923’ten bu yana, Cumhuriyet tarihinde en geniş basın hürriyeti ne zaman olmuştur?
CEVAP: Günümüzde olmuştur.
SORU: Ama cezaevlerinde bir yığın gazeteci ve tv’ci var…
CEVAP: Onların suçları basın, fikir, inanç, tenkit suçu değildir. En ağır muhalefeti yapan gazeteciler bile serbestçe yazabilmektedir.
SORU: M. Kemal Paşa ve İsmet İnönü zamanında bugünkü kadar medya, fikir hürriyeti var mıydı?
CEVAP: Yüzde biri bile yoktu. Ağır baskılar ve rejim terörü vardı.
SORU: Birileri basın hürriyeti çiğneniyor diye niçin feryat ediyor?
CEVAP: Vesayet rejimi kalkıyor, egemen azınlıkların hakimiyeti elden gidiyor, resmî ideoloji ilga ediliyor diye yaygara kopartıyorlar.
SORU: Cumhuriyet tehlikede midir?
CEVAP: Türkiye Cumhuriyeti olarak tehlikede değildir ama Sabataycı egemen azınlık vesayet Cumhuriyeti olarak gerçekten tehlikededir.
SORU: Yolsuzluk var mıdır?
CEVAP: 1923’ten bu yana her zaman yolsuzluk olagelmiştir.
SORU: 1923’te kurulan ilk Cumhuriyet ne cumhuriyeti idi?
CEVAP: İslam Cumhuriyeti idi. Anayasasının ikinci maddesinde devletin dini İslam’dır yazılıydı. Dolmabahçe sarayında, Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmiş bir Halife vardı ve resmî törenle cuma selamlıklarına çıkıyordu. Toplu taşıma vasıtalarında kadınlarla erkeklerin yerleri ayrıydı. Ramazan gündüzünde açıkta oruç yiyenler tutuklanıyordu. 1924’e kadar şapka giyen Müslüman erkekler polis tarafından yakalanıyordu. Medenî Kanun Mecelle idi.
SORU: O zamanlar laiklik var mıydı?
CEVAP: Laiklik anayasaya 1937’de konulmuştur.
SORU: Türkiye’de gerçek laiklik olmuş mudur?
CEVAP: Hiçbir zaman olmamıştır. Laiklik diyerek dinsizlik yapmışlar, Müslüman çoğunluğun temel hak ve hürriyetlerini kısıtlamışlar, vatandaşlara dinleri ve inançları yüzünden çok eziyetler etmişler, çok masumları öldürmüşler, İstiklal mahkemeleri ile terör estirmişler, kıyımlar yapmışlardır.
SORU: Bugün Türkiye’de gerçek din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyeti, mesela İngiltere’de olduğu gibi tam olarak mevcut mudur?
CEVAP: Bizde İngiltere’de olan din hürriyeti yoktur. İngiltere Hıristiyan bir ülkedir ama orada 85 Şeriat mahkemesi faaliyet göstermektedir. Orada İslam medreseleri, tasavvuf tekkeleri, Müslüman komünleri vardır. Büyük Britanya bölgesinde, 1944’ten beri bütün kolejlerde, her sabah derslere başlanmadan önce okulun şapelinde (kilisesinde) ayin yapılmaktadır.
SORU: Türkiye’de İslam ilerliyor mu, geriliyor mu?
CEVAP: Siyasal İslam, bin çeşit İslamcılık ilerliyor, lakin gerçek İslam geriliyor. Namaz kılanlar ve oruç tutanlar azınlığa düşmüştür ve sayıca gerilemektedir. Gerçek İslam’ın içi boşaltılmaktadır. İçteki ve dıştaki derin güçler, Ehl-i Sünnet İslamlığını kaldırıp onun yerine light ve ılımlı Fazlurrahmancılık dinini getirmek istiyor.
SORU: Türkiye’de din sömürüsü var mıdır?
CEVAP: Haddinden fazla vardır.
SORU: Çizdiğiniz tablo karamsar değil midir?
CEVAP: Karamsardır ama yakın gelecekte akla hayale gelmeyen radikal değişimler, sosyal siyasal kültürel depremler olacak ve sonunda İslam galip gelecektir.
SORU: Türkiye’nin yeniden bir Dönmeler ve egemen azınlıklar vesayet Cumhuriyeti olması mümkün müdür?
CEVAP: Bu kapı kapanmıştır. Boşuna yaygara kopartmasınlar.
gelen aşağıdaki e-mail’i,
Müslüman bir gencin akustik mühendisliği tahsili yapmasını çok önemsiyorum ve kendisini tebrik ediyorum.
Haber aldığıma göre Almanya’da da bir kardeşimiz akustik tahsili yapmış ve mezun olmuş. Onu araştırıyorum, bilgi edinince bu sütunlarda paylaşacağım.
Hiç vakit geçirilmeden hoparlör holiganlığına, rezilliğine, rüsvaylığına, cahilliğine, bedeviliğine, soytarılığına, kepazeliğine son verilmelidir. Camilerimiz ve minarelerimiz hoparlör fetişizmine alet edilmemeli, ettirilmemelidir.
bana Fransa’daki başka bir köşe yazarımız gönderdi. Kendisi de aylar önce bu konuda yazmış. Mehmet bey, ismim
Sekiz senedir İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşıyorum. Kendi kurduğum
firmasının sahibiyim.
2014 yılında
bölümüne giren tek Türk öğrenci olmayı başardım. Üniversite bitirme projesi olarak
seçtim. Hocalarım bana neden bu konuyu seçtiğimi sorduğunda
cevabım;
dedim.
3 ayda bir Türkiye´ye gidip gelen birisiyim, camilerde akustik analiz ölçümleri yapıp veri topluyorum. Ben sıradan bir öğrenci değilim, zaten camilere sistem tasarlayan ve montajını yapan bir firmam var.
Fakat Türkiye´de sizin de yazınızda belirttiğiniz gibi ciddî bir problemle karşı karşıyayız.
Ben geçtiğimiz nisan ayında
Fuara ciddî anlamda masraf ettik, amacımız sesimizi sizin köşenizde yazdıklarınız gibi duyurabilmekti, fakat geri dönüşüm sıfır oldu.
zaten beni hayal kırıklığına uğrattı.
Öte yandan benim
kendi profilimde paylaşmaya başlayınca birilerinin dikkatini çekmeye başladım.
zaman içerisinde.
İstanbul´daki fuara katılmadan önce
kendileri özellikle minarelerden çıkan sesleri kontrol altına alma konusunda bir sistem olup olmadığını sordu, ben de var dedim.
Fabrikadan bir adet numune istedim, yanıma aldım fuara katıldım, standıma
Sonra ben müftülüğe gittim, benim muhatap olacağım kişi hastalandı, bana cihazı yardımcısına göstermemi istedi. Müftülüğe vardım, 45 dakika bekletildim sonra beni zar zor 15 dakika dinledi oradaki vatandaş, söylediklerim gösterdiklerim anlattıklarım havaya gitti.
benim İstanbul´a tekrar gelmemi, bir adet numune takmamı istediler, ben de hay hay dedim ama benim uçak, yeme içme, konaklama masraflarımın karşılanmasını talep ettim. Onlar
dedi. Ben de geri adım attım.
Orada bu işlerden sorumlu bir arkadaş ile görüştüm, kendisi elektronik mühendisi ama itiraf etti
görmüş olduk..
Size mail atmak istedim. Eğer ikili istişare içerisinde olursak belki daha fazla ses getiririz bu konu için. Önümüzdeki ay bir dergide yayınlanacak bir köşe yazısı yazmıştım isterseniz sizinle paylaşabilirim. Saygılar.
Email: muratcakiruk@gmail.com Web: www.enismuratcakir.com 10.08.2015