Dönmelerin Dehşetli Gücü
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Pazartesi
Son günlerin önemli bir hâdisesi ve onun hakkında yurt çapında kopartılan yaygaralar, dönmelerin gücünü, tesirini, ağırlığını bir kere daha ortaya koymuş oldu. Bu hadise nedir, hangi Dönmeler yaygara kopartmıştır? Bunları açıkça beyan edecek kadar akılsız ve ihtiyatsız değilim. Aklı, firaseti, idraki olanlar elbette anlarlar neyi kasd ettiğimi.
Gazeteler yazmıyor, televizyonlar bahs etmiyor ama son birkaç yıl içinde yüksek tepelerde Dönmelerle Dönme olmayanlar arasında çekişme rüzgârları esmektedir. Bundan önceki dvlt bşkn seçimlerinde Dönmelerin dünyaca tanınan bir adayları vardı. Lakin onu seçtiremediler. Demek ki, her istediklerini yaptıramıyorlar.
Şu sıralarda çok önemli, çok hayatî bir mevkiye kendilerinden olan birini getirmenin manevraları içindedirler. Dönme olmayanlar bu zatı istemiyorlar. Dehşetli bir satranç oynanıyor. Bakalım neticede kim kazanacak, kim kaybedecek, kim
diyecek.
ABD ve AB Türkiye’deki Dönmelerle çok yakından ilgileniyor. Zaten ülkemizin dış münasebetleriyle meşgul olan yüksek bir kurumun üst tabakası Dönmelerle doludur. Bugünkü bakan ve onun yanında bir veya iki bürokrat dışında oradaki kodamanların hepsi dönmedir.
BİRİNCİSİ: Çocuklarını iyi okutmuşlardır. Ülkenin ve dünyanın en iyi üniversitelerinde tahsil görmüş Dönme çocuklarının bazısı
bilmektedir. Onlar çocuklarını böyle okuturken, çoğunluğu teşkil eden Müslümanlar, İmam-Hatip okullarında yedi sene boyunca sözde Arapça okutmuşlar, fakat öğretememişlerdir. (Kuşa çevrilmeden önce İmam-Hatip okulları yedi sene idi.)
İKİNCİSİ: Dönmeler
sahiptir. İçlerinde kırsal kesim, gecekondu, varoş, taşralı zihniyetine ve kültürüne sahip adam yoktur. Konuşmasını, giyinmesini, yemesini içmesini genellikle iyi bilirler. Görgüleri vardır. Kitap okurlar, edebiyat ve sanattan anlarlar, evlerini döşemesini bilirler.
ÜÇÜNCÜSÜ: Hiçbir Dönme (iki veya üç kimse dışında)
demez, kendini Müslüman tanıtır.
Dönme çocuğunun biri annesine sormuş:
Şu cevabı almış:
Dönmeler taqiyye yaparlar, kendilerini gizlerler, icabında yalancıktan namaz kılarlar, oruç tutarlar, hacca giderler.
DÖRDÜNCÜSÜ: Dönmelerin en fazla önem verdiği ve üzerinde durduğu
.
Müslümanlar, sayıca çok olmalarına ve bu sahada şimdiye kadar on milyarlarca dolar harcamalarına rağmen medyada birinci olamamışlardır.
BEŞİNCİSİ:
Bir kere Sünnîler ile Alevîlerin arasını açmışlardır; Alevîliği ayrı bir din haline getirmek için perde arkasında çok dolaplar çevirmişlerdir. Sonra İslâmî kesimdeki her cemaatin, tarikatin, fırkanın, hizbin, zümrenin içine girmişler, kendilerinden veya benzetilmişlerden ajanlar, casuslar, provokatörler, yönlendiriciler sokmuşlar ve İslâmî vahdet, ittihad ve vifakı berhava etmişlerdir. İsmini vermeyeyim, ülkemizin büyük bir İslâmî cemaatinde, o cemaatin başının tam otuz beş sene sağ kolu durumunda olan bir zatın sonunda Dönme olduğu meydana çıkmıştır.
Sakal bırakılacaksa sakal bırakırlar, teheccüd namazı kılınacaksa gecenin geç vaktinde ışıkları yanar, Efendi Hazretleri neyi istiyorsa, neye öncelik veriyorsa onları aşkla şevkle yapar ve cemaati yönetir, yönlendirir…
ALTINCISI: Dönmeler paranın, sermayenin, büyük finansın, büyük ticaretin gücüne inanırlar ve bunları kontrolları altında tutmak için çalışırlar. Bu sahadaki önemli mevkilere hep kendilerinden olanları getirirler. Para ile vicdanları ve kalemleri satın alırlar. Medyadaki bazı kalemleri görüyorsunuz ve biliyorsunuz.
Diğer maddeleri saymayacağım. Bu altı madde ile bile çok ileri gitmiş oldum. Onlar affetmezler. Fırsat bulunca, zamanı gelince intikamlarını alırlar. Allah fırsat vermesin.
Son hadise onların ülkemizde ne kadar güçlü ve tesirli olduğunu bir kez daha göstermiş bulunuyor.
Dönmelerin en büyük korkusu dindar (gerçek) Müslümanların çocuklarını iyi okullarda ve üniversitelerde okutarak ülkedeki Dönme hakimiyetini sarsmalarıdır. Bu yüzden dindar gençlerin tahsil yollarını tıkamak isterler. Şu anda dünyanın hiçbir
* DEMOKRAT,
* İNSAN HAKLARINA BAĞLI VE SAYGILI,
* HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ PRENSİBİNİ KABUL ETMİŞ,
* İNANÇ, FİKİR, DİN HÜRRİYETİNİ UYGULAYAN ülkesinde başörtülü Müslüman kızlar üniversite kapılarından geri çevrilmemektedir. Fransa da bu ülkelere dahildir.
Yine bütün demokrat ve medenî ülkelerde Müslüman kız çocukları okullarda başörtüsü ile tahsil görebilmektedir. (Fransa’da özel liselerde, Katolik liselerinde başörtüsü serbesttir, resmî liselerde yasaklanmıştır.)
Bizdeki başörtüsü yasağının laiklikle hiçbir ilgisi yoktur. Dindar kızların okumaları istenmiyor o kadar…
Geçenlerde Strasbourg’taki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden, başörtüsü konusunda menfi (olumsuz) bir karar çıktı. Kararın böyle çıkmasında iki sebep vardır:
Birinci sebep: Orada, kararın çıkmasından önce bir Dönme yoğun kulis yapmış ve mahkemenin bazı üyelerini ikna etmiştir.
İkinci sebep: Ankara’da yüksek bir makamdaki bazı sözde İslâmcılar birtakım küçük ayak oyunları yapmışlar, birtakım sefil menfaatler ve rantlar uğrunda bu meseleyi mıncıklamışlar ve kararın aleyhte çıkmasına dolaylı şekilde yol açmışlardır.
Dönmelik konusunda milyonlarca vatandaşımızın zihinlerinde bir sürü soru işareti bulunmaktadır.
* Dönmelik nedir?
* Dönmeler, bazılarının iddia ettiği kadar çok mudur, güçlü müdür?
* Yakın tarihimizin meşhur dönmeleri kimlerdir ve neler yapmışlar, neler başarmışlardır?
* Yakın tarihimizdeki ihtilallerde, inkılaplarda, darbelerde, büyük değişimlerde Dönmelerin rolü ve yeri nedir?
* Dönmeler, Atatürk’ü kullanmakta mıdır? Bugünkü Dönmelik ideolojisi ile Kemalizm arasında bir bağ, benzerlik var mıdır? Yoksa onlar Atatürk’ü istismar mı etmektedir? (İstismar=sömürme)
* Dönmelerin bir kısmı dürüst yollarla mı büyük servetlere nail olmuştur?
* Dönmelerin bir takım balon ünlüleri vardır. Gerçek bir kıymetleri olmadığı halde şişirme metodlarla dünya çapında şöhrete kavuşmuşlardır.Bunlar kimdir?
Yukarıda saydığım ve bunlara benzer soruları tartışmak, müzakere etmek üzere televizyon kanallarında açık oturumlar tertiplenmelidir. Bu açık oturumlara Dönmeliğe taraftar veya onların aleyhlerinde olan tarihçiler, fikir adamları, ağırlıklı şahsiyetler çağırılmalıdır.
Geçenlerde büyük bir gazeteye İslâmî kesimden transfer edilmiş bir yazar Dönmelik konusunda altı önemli kitap yazmış olan bir profesör için “Çatlak profesör” tâbirini kullandı. Takdir buyurulur ki, bir fikir adamına çatlak demekle hiçbir şey ispat edilemez. Böyle ucuz hakaretler, muhatabını değil, edeni küçültür.
Geçenlerde yazmıştım. Televizyonlarda yapılacak Dönmelik açık oturumlarını bir noter idare etmelidir.Bu açık oturumlar âdil, objektif bîtaraf olmalıdır. Böyle açık oturumlar bir tür fikir mahkemesi gibidir. Vaktiyle İngiliz Filozofu Bertrand Russell Londra’da bir “Vietnam Mahkemesi” kurarak ABD’yi muhakeme etmişti.
Türkiye, Dönmelik meselesini çözmeye mecburdur. Bu mesele halledilmezse ülkenin içinde kıvranıp durduğu müzmin krizler de çözülmez.
Dönmeler bizde tarihî ârızaları, tarihî kazaları temsil ediyor. Ülkemizin ihtiyacı ise bir an önce tarihî devamlılık çizgisine ve mecrasına oturmasıdır. Türkiye artık bir takım yasakları, tabuları, kompleksleri, paranoyaklıkları geride bırakmalıdır. Şarlatanlık ve demagoji yapmamak şartıyla Dönmelik konusu masaya yatırılmalı, incelenmeli, çareler ve çözümler aranmalıdır.
Konuyu bitirmeden önce, yazının baştarafında bahs ettiğim hadise ile bir ilgisi olmamakla beraber, yirmi beş sene hapis yattıktan sonra serbest bırakılan, sekiz gün serbest kaldıktan sonra tekrar hapse konulanMehmet Ali Ağca’nın, bu sekiz günlük hürriyeti esnasında Prof. Yalçın Küçük’ün “Tekelistan” adındaki Dönmelerle ilgili kitabını okumuş olduğunu kayd etmek istiyorum. 24 Ocak 2006