Cumartesi

İçindekiler:

 

 

 

Dönmeler öyle doğrudan doğruya kabak gibi intikam almazlar. Dolaylı şekilde vururlar, cezalandırırlar. Bu işi de bizzat kendileri yapmazlar, “Benzeme, benzet” prensibi gereğince “benzetilmişlerin”, “Dönmeleştirilmişlerin” eliyle ve vasıtasıyla yaparlar.

Onların hiç istemedikleri, hiç hoşlanmadıkları bir şey varsa o da Dönmeliklerinin meydana çıkmasıdır. İki kimliklidirler ama sadece birisinin bilinmesini arzu ederler, öteki asıl kimlikleri gizli kalmalıdır.

Dönmeler, hukukun bilhassa ceza kısmına çok önem verirler. Yakın tarihimizde dönmelerin baş reisi ünlü bir ceza hukuku profesörüydü. 1950’li, 60’lı yıllarda mahkemelerde bilirkişilik yapan Dönme profesörler, 163’üncü maddeden yargılanan fikir adamları, yazarlar hakkında hep menfi raporlar vermişlerdir.

Yakın tarihimizde ülke sathındaki binlerce tarihî İslâm mezarlığı yapılaşmaya açılmış, bazısı park yapılmış; Karacaahmet ve Eyüb Sultan kabristanlarının tarihî ve kültürel dokusu tahrip edilmiştir. Bir taşına bile dokunulmayan tek mezarlık Üsküdar Bülbülderesi’ndeki Dönmeler-Selânikliler mezarlığıdır. Etrafı duvarlarla çevrili olarak titizlikle, hassasiyetle korunmuştur.

Türkiye Yahudileri gibi, Yahudiliğin bir kolu olan Dönmelik de hayli bozulmuştur. Artık onların çoğu, gizli dinlerine gereği gibi riayet etmiyor.

Dönmelikte, “başkalarıyla” evlenmek yoktur. Gayr-i Dönmelerle evlenmiş Sabataycıların sayısı çok azdır. 2000 yılı son baharında Kanal 7 televizyonunda Dönmelikle ilgili programa telefonla katılan Müslüman bir hanım başına gelen acı macerayı şöyle anlatmıştır: Bir Dönme gençle evlenmiş. Dönmenin ailesi buna razı olmamış, çiftin hayatlarını cehenneme çevirmiş, en sonunda iki senelik beraberlikten sonra ayrılmak zorunda kalmışlar.

Türkiye devletinin vatandaşlarına verdiği nüfus hüviyet kartlarında din hanesi vardır. Dönmelerin hüviyetlerine “Sabataycı Musevî” diye yazılması gerekir. Bu iş, yerli ve yabancı ciddî ve haysiyetli bilim adamlarının vereceği bir rapora göre yapılmalıdır.

Türkiye’deki Süryanilerin, Rumların, Ermenilerin, Musevilerin sayısı biliniyor da, Sabataycıların sayısı hakkında hiçbir ciddî ve sağlam bilgi yoktur. Bu da büyük bir eksikliktir.

Dönmelerin güçlü olmak, üstün olmak, ülkeyi nüfuzları altına almak gibi emellere sahip olmaları suç mudur? Hayır, suç değildir. Ancak bunu hukuka uygun, demokratik, insan haklarına saygılı şekilde yapmaları gerekir.

Maslub başbakan Adnan Menderes’in hanımı, Atatürk zamanında asılmış olan Meşhur Dr. Nazım Bey’in yeğenidir. İsrail makamları Dönmelerin Yahudi olduklarını çok iyi biliyor ama bu gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor. Sosyolojik, antropolojik bir konuyu ciddî, ilmî, objektif bir şekilde incelemek, araştırmak asla suç değildir. Yıllardan beri kurulmasını teklif ettiğim “Türkiye Yahudilerini ve Dönmelerini Araştırma Enstitüsü” kurulmalı ve yılda bir defa çıkacak ilmî bir dergi yayınlamaya başlamalıdır.

Liselerimizde ve üniversitelerimizde okutulan tarih kitaplarında Dönmelik hakkında tek satırlık bilgi yoktur. Bu, son derece büyük ve vahim bir eksikliktir. Tarih kitaplarımıza Dönmelik, Sabataycılık, Sabatay Sevi konularında yeterli, doyurucu, sıhhatli, aydınlatıcı bilgiler konulmalıdır. Akıl, iz’an, mantık, ilim bunu emrediyor. Gerçekler daha ne zamana kadar gizlenecektir?

Dönmeleri incelerken ucuz ve kolay bir antisemitizm tuzağına düşmemek gerekir. Onlar da bu vatanın çocuklarıdır. Gayemiz onları tanımak, emel ve isteklerini bilmek, yakın tarihimizde neler yaptıklarını öğrenmektir. Ülkemizin bu en güçlü, en tesirli, en ağırlıklı lobisini tanımak elbette faydadan hâli değildir.

Profesör Scholem, Sabatay Sevi ile ilgili bin sayfalık ünlü araştırma kitabında, bizim Başbakanlık Devlet Arşivlerinde Sabatay Sevi ve Sabataycılıkla ilgili bilgileri ihtiva eden dosyaların kayıp olduğunu yazıyor. Bu dosyalar kaybolmuş mudur, yoksa kayb edilmiş midir? Bu hususun da incelenip araştırılması gerekir. 1916’da Selanik’te çıkan büyük yangında Sabataycıların gizli arşivi yanmıştır. Geriye ne kaldı ise şu anda İsrail’de bulunmaktadır. Yahudi makamları Sabataycılarla ilgili bilgileri ve belgeleri yabancılara, bilhassa Türklere vermemekte ve göstermemektedir.

Sabataycılar kültür bakımından, tahsil bakımından yüksek bir seviyededir. Çocuklarını en iyi üniversitelerde okutan, Amerika ve Avrupa’da yetiştiren, onların birkaç yabancı dil öğrenmesini sağlayan bu gizli ve esrarlı cemaat devletin ve toplumun zirvelerinde kadrolaşmıştır.

Osmanlı devletinin ve tarihimizin son yüz yetmiş senelik devrinde vukua gelen ihtilaller, inkılaplar, büyük değişiklikler; Farmason, Sabataycı, Gulat-ı Bektaşiyan, Yahudi tesirleri bilinmeden anlaşılamaz. Resmî ideolojik tarih ve tarihçiler bu güçleri ve tesirleri göz ardı etmektedir. Vatansever aydınların, tarihçilerin yakın tarihimizin gizli derinliklerine ışık tutacak eserler, araştırmalar yapması son derece gereklidir. 27 Ekim 2002