Egemen Azınlıkların İsyanı
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Aralık 2018
Gezi ağaçlarıymış, Topçu Kışlası imiş, daha fazla özgürlükmüş, demokrasiymiş, diktatörlüğü protesto imiş… Siz bu martavallara inanıyor musunuz?
Hahambaşı
hazırlanan ve TC’ye kabul ettirilen
, bütün bu yapılanlar buna karşıdır.
Halkın çoğunluğunu oluşturan
verilmiştir. Din, inanç ve inandığı gibi yaşamak hürriyetine gidiş başlamıştır.
Sünnî Müslümanlar ülke idaresinde söz sahibi olmuştur. Egemen azınlıkların menfaatlerine ve rantlarına halel gelmiştir. Bütün bu isyanlar, nümayişler, kırıp dökmelerin asıl sebepleri bunlardır.
suya düşmüştür.
yeni milyar dolarlar vurmak için dolaplar çevirmektedir.
Görmüyor musunuz,
ediliyor.
Bendeniz
nümayişleri, kışkırtmaları, sözde halk hareketlerini çok iyi hatırlıyorum. Darbe yapıldıktan sonra
şöyle bir manşet atılmıştı:
Yalanın böylesi…
Bu yalanlara benzer yalanlar yine
organlarında yer alıyor,
Bir darbe, bir isyan, olağan üstü bir durum olsun ki,
kurabilsinler.
İşin başka yönleri de var.
Bozuk düzenin haram rantlarıyla şişen
Kadını dövdüler, başörtüsünü parçaladılar, çocuğun arabasını kırdılar, vücudunu tırmıkladılar. Kadın bayıldı, yerlere yığıldı,
Yaşlı bir adam yapmayın ayıptır günahtır diye müdahale etmek istedi, onu da dövdüler.
, al sana Topçu Kışlası…
Maalesef bu işlerin içinde
da var.
Bütün bu fitne ve fesadın ardında,
Türkiye’yi bir kaos ve anarşi uçurumuna yuvarlamak istiyorlar. İktisadı, ticareti, turizmi, maliyeyi çökertmek istiyorlar.
kurmak istiyorlar.
istiyorlar.
Ya öyle mi?
Bekleyin, kim bilir daha neler olacak, ömrü olan görecek…
Sayın İlahiyatçı Profesör… Mezhepçilik aleyhindeki beyanlarınızı okudum. Çok doğru sözler etmişsiniz ama onların yanına bir yığın da vahim yanlışlar ve vuzuhsuzluklar ilave etmişsiniz.
Mezhepçilik, fırkacılık, hizipçilik elbette yanlıştır ama fıkıh mezhebi denilen bir realite vardır İslam dünyasında. Mezhepçilik kötülenebilir ama Ehl-i Sünnet ve Cemaat mezhebi=fıkhı kötülenemez. Mezhepçilik başka şeydir, mezhepli olmak başka şey. Dört büyük fıkıh ekolü mübarektir, feyizlidir ve İslam’ın hayata tatbikinde büyük hizmet etmektedir. Bu dört mezheb olmadan Kur’an ve Sünnet hayata nasıl uygulanacaktır?
Ehl-i Sünneti kötülemek ve dışlamak; İslam’ın, Kur’anın, Sünnetin doğru yorumunu dışlamak olur.
Resulullahın “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunların, biri dışında Cehennemliktir. Kurtulacak olan benim ve Ashabımın yolundan gidenlerdir” hadîsi şerifini ya unutmuş olduğunuz, yahut işinize gelmediği için hesaba katmadığınız anlaşılıyor.
Müslümanlar Kur’anda birleşsinler sözü çok parlak bir sözdür ama maalesef hayata uygulanmamaktadır.
Müslümanlar ancak Ehl-i Sünnet ve Cemaat’te birleşirlerse arzulanan birlik kurulmuş olur. Yüzde 80 de olsa birlik birliktir.
Maalesef Müslümanların yüzde yüzünün birleşmesi mümkün veya muhtemel görünmüyor. En iyisi onları, İslam’ın doğru yorumu olan, Sevâd-Azam olan, Cadde-i Kübra olan, cumhur-i ulema yolu olan Ehl-i Sünnette birleştirmektir.
Bozuk fırkalar var diye, doğru olan Ehl- Sünneti inkar etmek akla mantığa sığmaz.
Yüz yıla yakın bir zamandan beri Türkiyemizde Ehl-i Sünnet yıkılmak istenmekte, Müslümanlar parçalanıp durmaktadır.
Bu parçalanma ve bölünmede, rejime hizmet eden mezhepsiz ilahiyatçıların büyük rolü olmuştur.
Emperyalistler ve sömürgeciler Türkiye ve diğer ülkelerin Sünnî Müslümanlarına divide et imperia prensibini tatbik ediyor.
Türkiye’de, bütün Müslümanlar Kur’anda birleşsinler hayal ve ütopyası ile Ehl-i Sünnet yıkıldığı ve çökertildiği zaman İslam da çökecektir.
Birtakım ilahiyatçıların en büyük ve yıkıcı hataları şu gerçekleri idrak edememeleridir:
1. Ehl-i Sünnet sıradan bir mezhep değil, İslam’ın doğru yorumudur, Sevad-ı Âzamdır, cadde-i Kübradır. Binaenaleyh öteki fırkalar seviyesine indirgenemez.
2. Tarih boyunca İslam’ın hayata uygulanmaları olmuştur. Hulefa-i Râşidîn devrinden sonra Kur’ana, Sünnete en uygun uygulama Sünnî Osmanlı uygulamasıdır. Bu, tarihî bir realitedir.
3. Kur’anda birleşelim derken Ehl-i Sünnetin inkarı en büyük parçalanma sebebidir.
4. Bazı ilahiyatçılar Ehl-i Sünneti yıkmak için İslam’ın ikinci ana kaynağı olan Sünneti yıkmak istiyor, Sünnet yıkılınca fıkıh elden gider, fıkıh elden gidince Şeriat elden gider. Geriye, emperyalistlerin ve sömürgecilerin istediği bir İslam hümanizması veya ideolojisi kalır.
Elbette mezhepçilik, mezhep kavgaları ve savaşları yapılmamalıdır. Bunun için de Ehl-i Sünnet ile Rafizîler, savaşmamak, şiddete başvurmamak konusunda anlaşmalıdır.
Ehl-i Sünneti inkar, “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır…” hadîsini inkar olur. Böyle bir inkar Resululah efendimize olan imanımızı zedeler. O Sadık Muhbir’dir ve bir şeyi haber vermişse doğrudur, nazar-ı itibara alınmalıdır.
İslam dünyasındaki mezhep realitesini inkar edenler hayalperesttir.
Türkiye’de İslam’ı tehdit eden asıl büyük tehlike Ehl-i Sünnet değil, aşağıda sayacağım fırka, hizip ve cereyanlardır:
1. Fıkhın ve mezhebin inkarı.
2. Fazlurrahmanın tarihsellik ve tâtiliye mezhebidir.
3. Light ve ılımlı İslam.
4. BOP İslamı.
5. Ümmetsiz, İmam’sız, Şeriatsız, cihadsız İslam.
6. Mason Afganîcilik İslamcılığı.
7. Ümmetin parçalanıp, ortaya bir yığın İslamcılığın çıkmış olması, yani İslam Protestanlığı.
8. ABD’nin, AB’nin, İsrailin ve Siyonizmin, Haçlıların ve Evangelistlerin istedikleri suya sabuna dokunmaz bir İslam.
9. Müslümanların laik ve seküler hale getirilmesi.
Sayın Profesör!.. Acı realiteleri görmezlikten gelmeyelim. Müslümanlar Kur’anda birleşelim sözü vâzıh=açık değildir. Müslümanlar Kur’anın ve Sünnetin doğru yorumunda birleşmelidir diyelim.
Kur’anda birleşelim diyen bir kısım İslamcıların son Gezi hadiselerinde neler yaptığını, kimlerin safında yer aldığını gördük.
Allah gerçek bir Janustur diyerek, kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh Allahü Tealayı iki çehreli bir Roma putuna benzeten zındığı baş tacı yapan, imam kabul eden İslamcılar da Kur’an diyor başka bir şey demiyor. Saygılarımla… 19 Haziran 2013