Egemenlik Ulusundur Martavalı
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 03 Ocak 2019
Salı
Çocukluğumda ortaokullarda
dersleri okutulurdu. Bu derslerin ana teması
ilkesi ve inancı, iddiası idi. 1946’dan önce tek parti, CHP vardı. Seçimler iki dereceli idi. Birinci seçmenler ikinci seçmenleri seçer, onlar da
(milletvekillerini). Peki nasıl seçerlerdi? Ankara’da parti merkezinde listeler hazırlanır, yurdun her yerine gönderilir, onlar da bu listeleri sandıklara atarlardı.
Bunun adı da
idi…
1945’te çok partili sisteme geçildi.
1950’de CHP gümbür gümbür yıkıldı, yerine Demokrat Parti geçti.
Olsa bile bu kadar sürüncemede kalır mıydı?
Bunları veren hocalar hapis cezasına çarptırılır mıydı?
(de)
Türkiye’deki idareyi, sistemi, düzeni öğrenmek ve anlamak için
derslerinde anlatılanlar yeterli değildir. Her ülkede olduğu gibi bizde de bir düzen veya sistem vardır ama bunun özellikleri, mahiyeti nedir?
Ulusun istediği haklı, meşrû ve doğru şeyler yerine getirilmiyorsa bu ne biçim bir demokrasidir? Bir halk vesayet altında ise orada o halkın egemenliğinden bahs edilebilir mi? Devletin, halkın, millî iradenin, insan haklarının, millî kimliğin, millî menfaatlerin, millî kültürün üzerinde sorumsuz ve denetimsiz
varsa orada demokrasiden, hukuk devletinden bahs edilebilir mi?
(Bu yazı, Müslümanlara özel bir broşüre konulacaktır)
Çocuk anasının karnından çıkarak dünyaya gelir. Bunun vakti yıl olarak, ay olarak, gün olarak, saat olarak bellidir. Dünya hayatı başlamıştır. Sonra aradan uzun veya kısa bir müddet geçer, o kişi ölür. Bunun da yılı, ayı, günü, saati bellidir. İşte ömür dediğimiz şey bu doğuş ile ölüş arasındaki zamandır. Yüce Yaradan insanın ömrünü nasıl geçirmesi gerektiğine dair bir talimatname göndermiştir.
İnsan ‘akîl, baliğ, mükellef olduktan sonra onun günlük, haftalık, yıllık, ömürlük vazifeleri vardır.
Bir de devamlı olanları vardır;
(duraklamamak, hele hiç gerilememek)
Elinizdeki bu broşür dindar bir Müslümanın yirmi dört saatini nasıl geçirmesi gerektiğini, neler yapması icap ettiğini çok kısa olarak anlatmaya çalışmaktadır. Hiç şüphe yoktur ki, bu yirmi dört saatin içinde en önemli vazife
kılmaktır.
(salât ve selam olsun O’na)
buyurmuşlardır.
Onlara, ebedî mutluluk kazandıracak birtakım vazifeler, yükümlülükler getirmiştir. Dindar Müslümanın bunları bilmesi, dosdoğru bir şekilde işlemesi, yerine getirmesi gerekir.
Bilgili, kalp gözü açık, şuurlu (bilinçli), uyanık, firasetli mü’minin çok zengin, çok boyutlu, çok güzel, çok renkli bir hayatı vardır.
O çok küçük şeylerle de mesut ve bahtiyar olabilir. Resulullah Efendimiz
(Buhârî) buyurmuşlardır. Mümin biraz ekmek, biraz katık yer, bir bardak çay içer ve çok mutlu olur. Çünkü o alçak gönüllüdür, mütevazıdır, kanaatkârdır, nimetlere şükreder, rızkı az da olsa asla isyan etmez daima sabreder.
Bu broşürü sevgili din kardeşlerimize küçük bir armağan olarak yayınlamış bulunuyoruz. İçindeki bilgiler
Bir ilavemiz ve iddiamız yoktur, minicik bir hizmet edebilirsek, meselâ sadece bir kişinin namaza başlamasına, cemaate katılmasına, faydalı kitap okumasına vesile olabilirsek kendimizi bahtiyar addedeceğiz. Tevfik Allah’tandır. 09 Mayıs 2007