Ehl-i Sünnet Garip Kaldı
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Ülkemizde Ehl-i Sünnet ve Cemaat garip kaldı… Her fırka ve hizip kendi propagandasını açık veya sinsi yapıyor ama Ehl-i Sünnet gerektiği gibi öğretilmiyor, tanıtılmıyor, savunulmuyor.
Dünyada tek tük taraftarı ve bağlısı kalmış iken,
mezhebi son kırk elli yıl içinde hortlatıldı, binlerce Mutezilî profesör ve öğretmen yetiştirildi; bunlar taqiyye ve kitman yaparak Ehl-i Sünneti darbeleyip durdular.
Eskiden ülkemizde
yoktu. Şimdi var ve son derece radikaller.
aldı yürüdü. Onlar kendilerine Vehhabî denilmesinden hoşlanmaz. Biz Ehl-i Sünnetiz veya
derler.
her yere sızdılar.
Farmason
din imamı, önder ve örnek kabul edenler yurt çapında teşkilatlandı. Şiilik yayıldı teşkilatlandı.
Elbette Ehl-i Sünnet için çalışanlar var, Ehl-i Sünneti savunanlar var ama sayıları ve hizmetleri yeterli değil.
Diyanet artık eskiden bastığı Ehl-i Sünnet kitaplarının yeni baskılarını yapmıyor. Neymiş
Gerekçenin böylesi…
için harıl harıl çalışanlar var. Çoğunluğu oluşturduğu halde Ehl-i Sünnet Müslümanları niçin etkili hizmet edemiyor?.. Çünkü birlik ve beraberlik içinde değiller.
Başlarında, kendisine biat ve itaat edilen bir İmam-ı Kebir veya Emîrü’l-Mü’minîn yok.
Hepsi için söylemiyorum ama Sünnî Müslümanların bir kısmı lâik, vesayetçi, Kemalist düzenin haram nimet ve rantlarını yeme konusunda doğrusu çok başarılı. Şeytanî başarı!..
Öyle Sünnî ve sûfî Müslümanlar biliyorum ki,
bozuk inancına sahip imamların ardında fütursuzca namaz kılabiliyor. Böyle bir Sünnîden ne hayır gelir… Sünnîlik gide giden dinî bir kimlik olmaktan çıkıyor, sosyolojik bir kimlik haline geliyor.
Aydın=ziyalı geçinenlerimizin çoğu
okumamış…
Yüksek tahsilli bir Müslüman
Öğrenmiyor… Sorduğunuz zaman şaşırıp apışıp kalıyor… Fesubhanallah!..
Ehl-i Sünnet İslâmı ile Vehhabilik arasındaki temel farklar nelerdir?
Ehl-i Sünnet ile Şia arasındaki anlaşmazlıklar nelerdir?
Ehl-i Sünnet ile Mutezile mezhebi (veya fırkası) arasındaki farklar nelerdir?
Fazlurrahmancılık, Ehl-i Sünnete göre niçin sapık bir mezheptir?
Aslen İranlı, dinen Şiî olduğu halde taqiyye yaparak kendisini Afgan ve Sünnî gösteren sarıklı Farmason Afganînin bozuk tarafları nelerdir?
Türkiyenin Sünnî okur yazan kesiminde, nâdir istisnalar dışında yeterli Sünnîlik kültürü yoktur.
Sünnîlerin büyük kısmı maalesef şifahî kültür bataklığına düşmüştür.
Bu gidişle, biz Sünnilerin geleceği karanlık, işi pek zordur.
Toparlanmak, doğru dürüst hizmet etmek için vakit var mıdır?.. Henüz vakit ve fırsat vardır ama kime laf anlatacaksın.
Günümüzün haksız ve çirkin realitelerinden biri de, suyun ticarileştirilmesi, para kazanma hırsına âlet edilmesidir. Su, hava gibi temel insan haklarındandır. Belki birtakım değerli, leziz, miktarı az menba ve maden suları ticarileşirilebilir ama içme, yıkanma, temizlik suları asla tekel altına alınmamalıdır.
Eskiden İstanbulda
suları halka parasız veriliyordu. Çeşmeye giden destisini doldurabiliyordu.
Şehir suları, hizmet masraflarını karşılamak ve israfı önlemek için elbette parayla satılır ama
Belediyenin suyu paralı olsun, lakin onun yanında
İstanbul’daki vakıf çeşmelerinin kurutulmuş olması büyük bir zulümdür.
Bir köyün suyunu bir firmaya verip sattırmak o da zulümdür. Bir kimse kendi arazisindeki suyu satabilir ama kamunun, halkın malı olan
**
Lâik belediyeler olduğu gibi Müslüman belediyeler de olabilir. Müslüman belediyeler demek, öteki belediyeler kâfirdir manasına gelmez. Müslümanlıktan maksat dindar olmak, din hürriyetine saygı göstermek, dinî norm ve değerlere kıymet vermek ve onları uygulamaktır.
Müslüman belediyeler iki sınıfa ayrılır:
**
Şifahî kültürlü, bedevî, `ârabî kimselere gerçekleri anlatmak, öğretmek mümkün değildir. Siyasî, sosyal, kültürel, sanatla ilgili, dinî gerçekleri öğrenebilmek, anlamak, kavramak için
**
ve dünyanın üçüncü zengin sanayi ülkesi oldu.
Niçin?.. Bunun birinci sebebi
Siyasî, sosyal, kültürel ve kimlikle ilgili kopukluklar, büyük ârızalar, vahim kazalar bir devleti, bir halkı, bir ülkeyi yere serer.
**
Japonlar, onunla daha kolay okunduğu ve yazıldığı için millî alfabelerini değiştirip, yerine Latin alfabesini kabul etmiş, Japon yazısıyla eğitimi, gazete ve kitap yayını yasak etmiş olsalardı, Uzakdoğu’nun Türkiyesi olurlardı.
**
Güney Kore Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanları, valileri, devlet büyükleri
da,
Bu soruyu sormayı akıl edemeyen Türkiyelilere doğrusu acımak gerekir.
**
Gelecekte, medenî Müslümanlar tarafından kurulacak ve İngiltere’deki
eğitim hem Osmanlıca, hem Latin Türkçesiyle yapılacaktır.
**
Şeriatı hakkıyla anlamak ve hayata uygulayabilmek için medenî, yazılı, vasıflı Müslümanlardan oluşan güçlü kadrolar bulunması gerekir.
**
Haram veya şüpheli paralarla zenginleşmiş, semirmiş türedilerle İslâm nizamı kurulamaz. Onların nizamı İslâmın karikatürü olur.
**
Din sömürüsü yapan arivist Müslümanlar, İslâmın önündeki en korkunç engeldir.
**
Kıymetli, doğru, iyi, faydalı kitaplar okumakla kişi ilim sahibi, kültürlü insan olamaz. İlimlerin ehil hocalar ve üstadlar tarafından okutulması, öğretilmesi, eğitim bittikten sonra ciddî imtihanlar yapılması, ondan sonra diploma, icazet veya sertifika verilmesi gerekir.
**
Yüksek tahsil yapmaya ehliyeti, liyakati, istidadı, kabiliyeti bulunmayan, zekası ve ahlâkı yeterli olmayan bütün gençlerini okutan bir toplum yıkılmaya mahkumdur. 16.07.2014