Ehl-i Sünnet Haktır Doğrudur
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Aralık 2018
En yıkıcı, en korkunç, en sarsıcı, en yere serici fitne Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlarının bölünmesi, parçalanması, birbirinden kopması, hizipleşmesi ve ilmihallerini öğrenmemeleridir.
İslam olumlu çeşitlilikleri, farklılıkları, meşrebleri kabul eder ama yıkıcı tefrikayı kabul etmez.
(1) Ehl-i Sünnet itikatta, usûlde, esasta, temelde birdir. İtikad meselelerinde Ümmetin iki büyük imamı vardır,
Birliğimizi korumak istiyorsak itikatta bu iki imama bağlı olmalıyız, bağlı kalmalıyız. Reformcuların, yenilikçilerin, değişimcilerin, Necdîlerin, Rafizîlerin, Fazlurrahmancıların, Afganîcilerin ve diğer tüm bid’at ehlinin inanç sistemlerinde bozukluklar vardır. Bunlardan uzak durmalıyız.
(2) Ehl-i Sünnet İslamlığı’na yapılan tenkitlerin ve saldırıların hiçbiri haklı ve doğru değildir. Hepsi
haksızdır, yersizdir.
(3) Ehl-i Sünnet’in dört hak mezhebi vardır. Bunlardaki çeşitlilik teferruattadır. Bu dört mezhebin dördü de haktır. Ayrıntılara ait çeşitlilikler Ümmet için geniş bir rahmettir. İslam’ı, Kur’an’ı, Sünnet’i, Şeriat’ı hayata uygulamak isteyen her Sünnî bu dört mezhepten birini bütünüyle uygulamalıdır.
(4) Mezhepsizlik bozuk bir yoldur, yıkıcı bir bid’attir.
(5) Zaruret olmadıkça mezheplerin hükümleri ve kolaylıkları birbirine karıştırılarak uygulanamaz.
(6)
bunların oyunlarına gelmemeliyiz.
(7)
Resulullah Efendimizin
vekili, varisi, halifesi durumundaki icazetli ve ehliyetli gerçek ulemaya, icazetli gerçek fukahaya, icazetli gerçek şeyhlere ve mürşid-i kâmillere itaat edilmelidir.
(8)
ulemanın, fukahanın, meşayihin, kamil mürşidlerin de üzerinde ehliyetli, liyakatli, dirayetli, kiyasetli bir
Zamanındaki İmama biat etmeden ölen kimsenin cahiliyet ölümüyle öleceğini Resulullah (Salat ve selam olsun ona) haber vermiştir.
(9) Kafirler, münafıklar, fesatçılar din konularını ayağa düşürmüşler, yeterli din eğitimi ve kültürü almamış Müslümanların dinî konuları mıncıklamasına yol açmışlardır. Bu anarşiden kurtulmamız şarttır.
ve cahilce ve aptalca tartışmalardan uzak durmalıyız.
(10) İslam’ın ve imanın temel şartlarından biri
Bu inancı inkâr edenler sapıktır.
(11)
İslam’ın dünya ile ilgili hükümlerini devre dışı bırakmak isteyenler sapıktır.
Fazlurrahman’ın tarihsellik ve tatiliye mezhebi ve doktrini sapıklıktır, batıldır.
(12) Ramazandaki Teravih=Gece namazı haktır, doğrudur.
(13) Cuma namazının sünnetleri,
cumadan sonra
kılmak haktır, doğrudur.
(14)
İslam Feminizmi olmaz.
(15) M. Kemal’in ölümünden sonra oluşturulmuş
İslam ile kesinlikle bağdaşmaz ve uyuşmaz.
(16) Sünnetin inkârı, Sünnet düşmanlığı küfre kadar giden bir sapıklıktır.
(17) Ehl-i Sünnetin temel hükümlerinden biri günlük farz namazların erkekler tarafından cemaat ile kılınmasıdır. Cemaat hanımlara farz değildir, onların evlerinde kılmaları efdaldir.
(18)
Mevrid-i nasta ictihad olmaz. Faizin azı helaldir fetvaları ve ruhsatları sapıklıktır.
(19)
Zinaya helaldir diyen kâfir olur.
(20) Şeriat’a, İslam’ın zahir hükümlerine aykırı olmayan bütün tasavvuf tarikatları haktır.
(21) Ehl-i Sünnet Müslümanlarına müşrik ve kafir diyenlerin kendileri kafir olur.
(22) Kadınların tesettürü Kur’an’la, Sünnet’le ve icma-i ümmetle sabit bir farz-ı `ayndır.
Çoğunlukta olan 1. Yüzde 75 Sünniler… 2. Yüzde 10 Nusayri-Alevi azınlığı… 3. Dürzîler… 4. Yüzde 10 civarında Hristiyanlar…
İnsan haklarına aykırı büyük baskılar ve zulümler yaptılar.
İsyancılar homojen değildi, çeşitli unsurlara ve gruplara ayrılmıştı.
Çoğunluk Sünnî diyerek mezhepçilik yapıldığını iddia etmek boş laftan, safsatadan ibarettir.
İran olmasa orada bu kadar kan dökülmeyecekti. Tunus’ta Arap Baharı başlayınca diktatör Zeynelâbidin uçağa bindi, çekip gitti. Direnmiş olsaydı orada da çok kan akacaktı.
Hâlbuki onun kabul edecek bir ülke bulunabilir, ülkesinden defolup orada yaşayabilirdi.
Bunun kolay olacağını sanmak büyük bir aldanış olmuştur. Silkeliyorsun silkeliyorsun ama diktatörü düşüremiyorsun. Suriye’deki dinler, mezhepler, unsurlar hep birer realitedir… Suriye halkı demek doğrudur ama Suriye halkları demek daha doğrudur.
Dünyada kaç büyük satranç ustası vardır?.. Bilemediniz beş on kişi. Böyle satranççılar milyarda bir çıkar.
Tarihi, kültürel, siyasi, dini, etnik kontekst buna müsait değildir. Suriye’nin
yapısı göz önüne alınmadan, hesaba katılmadan başarılı olunamaz.
Çoğulcu bir demokrasi vardı. Sünni âlim
başbakandı.
Sünniler, Nusayriler, Ermeniler, Maruniler, Dürziler iyi kötü geçinip gidiyorlardı.
Faşist rejim kendi halkını uçaklarla bombaladı… Şimdi de böyle yapmıyor mu?..
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra galip devletler çok kötü barış anlaşmaları yaptılar, çok yanlış sınırlar çizdiler. Suriye sınırları da böyle çizilmiştir.
İki ayrı devlet olsun ama sanki bir devletmiş gibi birlikte hareket edilsin, alabildiğine ticaret yapılsın… Alabildiğine turizm, alabildiğine öğrenci ve kültür mübadelesi… Böyle bir şey hem Suriye’nin hem Türkiye’nin lehine olur, lakin bunu ABD istemez, AB istemez, İsrail ve Siyonistler istemez… Onlar istemiyor diye böyle güzel şeyler olmasın mı?..
Daha önce yazmıştım tekrar edeyim: Bu isteklerim sadece Müslüman komşularımız için değildir,
Biz Müslüman kalalım, onlar Hıristiyan kalsınlar ama iyi komşuluk olsun, ticaret olsun, turizm olsun, kültür mübadelesi olsun.
Türkiye’nin çok vahim bir eksikliği: ABD’de, Fransa’da, başka medeni ülkelerde
var.
Mesela Fransa’da
?
Bizde maalesef bu yoktur.
Suriye krizi ele alınınca, yakın tarihte Suriye Sünnilerinin ölümcül bir gaflete düştüklerini zikretmeden geçmek büyük bir eksiklik olur. Suriye Sünnileri yüzde yetmiş beş çoğunluk oldukları halde nasıl bugünkü feci duruma düştüler ve ezildiler?
Bunun birinci sebebi, durum müsait iken
Onların bu ihmal ve gafletinden yararlanan Nusayriler ise çocuklarını subay yetiştirdiler, orduda kadrolaştılar ve bir darbe ile iktidarı ele geçirdiler. Türkiye Sünnileri de aynı hataya düşmüştür… Suriye halkının yüzde yetmiş beşi Sünni, yüzde onu Nusayri mi?.. Ordudaki subay oranı da böyle olmalıdır.
Türkiye’nin Suriye’deki haklı isyan hareketini desteklemesi doğrudur ve mezhepçilik yapmak değildir… Lakin Türkiye Suriye satrancında hatalar yapmıştır.. 08 Mart 2013