Ehlileştirme ve Solucanlaştırma
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
Çarşamba
Bütün İslam dünyasını ve bu arada en başta
Bu iş için planlar, programlar, stratejiler hazırlanmakta ve uygulanmaktadır.
Ehlileştirme ve solucanlaştırma hareketi Müslümanların içindeki birtakım adamlara ve gruplara havale edilecektir. Amerika, gazetelere ilan vererek İslam ülkelerinin dillerini iyi bilen
aramıştır.
Türkiye’de şu anda Müslümanların, islamî cemaatlerin, İslamcılık hareketinin içinde sürüyle
bulunmaktadır. Bu kadro daha güçlendirilecek, sayıca çoğaltılacaktır.
1. Müslümanları daha fazla parçalayacaklar, daha fazla sekt, cemaat, grup, hizip, fırka çıkartacaklardır.
2. Bunları, mümkün olduğu kadar birbirleriyle zıtlaştıracaklar, çekiştirecekler, mü’mini mü’mine düşman edeceklerdir.
3. Klasik ve geleneksel İslam’ın yerine ehlileştirilmiş, reforme edilmiş, Haçlıların ve dinsizlerin işlerine gelmeyen tarafları ve hükümleri çıkartılmış bir İslam türetmek için var güçleriyle zaten çalışmaktadırlar. Bunun için bazı teolojyenleri kullanmaktadırlar. Bunların bazısı doların milyonlarıyla zengin edilmiştir. Herif kendi dinini bedavaya sarsmak ve yıkmak istemez.
4. Osmanlıların, Türklerin ehlileştirilmesi hareketi Tanzimat’tan beri devam etmektedir. Lozan’ın gizli protokoluyla buna hız kazandırılmıştı. Adnan Menderes Lozan protokollarına aykırı siyaseti yüzünden idam edilmiştir.
5. İslamî hareket içinde, şahsî emel ve ihtiraslarını tatmin için, para ve menfaat karşılığında Haçlılara ve dinsizlere hizmet edecek adamlar vardır ve bunlar nice yıllardan beri Müslümanların enerjilerini, zamanlarını, ümitlerini, imkanlarını, ellerine geçen fırsatları heba etmek için sinsice çalışmaktadır. İleride tarih, bazı İslamcı kodamanların din düşmanlarıyla ittifak yapmış olduklarını yazacaktır.
6. Siyasal İslam’ı bir emniyet sübabı olarak kullanmak istiyorlar. Dindar kesimin birkaç siyasî parçaya ayrılmasını ve hepsinin seçimlerde barajın altına düşmesini planlıyorlar. İçlerinden biri barajı aşsa bile dördüncü veya beşinci parti olarak marjinalleşecektir.
7. İslamî hareketin genelde bir köylü, kırsal kesim, gecekondu, taşra, varoş hareketi olarak kalmasını ve gelişse bile bu şekilde gelişmesini planlıyorlar.
8. Tunus gibi ülkelerde başörtüsü konusundaki baskılar ve zorlamalar daha da arttırılacaktır. Yaşlı, tabana mensup kadınların örtünmelerine izin verilecek; yukarı tabakanın, okumuşların örtünmeleri engellenecektir.
9. Yine Tunus gibi ülkelerde günlük beş vakit namaz kılınması konusunda da daha sıkı tedbirler alınacaktır. Yaşlı, hayattan kopmuş, bir kenara çekilmiş ihtiyarların namaz kılmalarına, camiye gitmelerine ses çıkartılmayacak; lakin üniversite gençliğinin, memurların, okumuşların dindar olmalarına, namaz kılmalarına izin ve imkan verilmeyecektir.
10. Birçok İslam ülkesinde crypto Yahudiler, yâni Müslüman göründüğü, Müslüman adı taşıdığı halde asıl kimlik itibarıyla Yahudi ve Musevî olanlar vardır. İslam ülkelerinin dizginleri bunlara verilecektir.
11. İslam ülkelerindeki kokuşma teşvik edilecektir.
12. İslam kimliğinin yozlaşması, erozyona uğraması için açıkça veya sinsice her yola başvurulacaktır.
Müslümanların, ehlileştirilme ve solucanlaştırılması hareketine karşı direnme hakları vardır. Din, inanç, inandığı gibi yaşamak, kendi millî kimliğine sahip olmak insanların en temel hakkıdır ve evrensel bir değerdir.
Sokaktaki bir vatandaşı yakalasalar, hastahane gibi bir yere götürseler ve
deseler, bu şey ne kadar büyük bir saçmalık, haksızlık, zulüm ise, bir Müslümanı dinî, kültürel ve sosyolojik bakımdan Müslüman kimliğinden uzaklaştırmak isteği de o derecede saçma, zâlimâne ve haksızdır.
Samimî, akıllı, ihlaslı, firasetli müslümanlar ehlileştirme ve solucanlaştırma hareketine karşı ne yapabilir, nasıl karşı koyabilirler?
A. Din hükümleri, islamî bilgiler ve öğretiler hususunda Kur’an’a, Sünnete, icmâ-i ümmete, kıyas-ı fukahaya dayanan klasik, sünnî, geleneksel, ilmihal Müslümanlığına sımsıkı bağlı kalınmalı; dinî konularda tartışma yapılmamalı, ortaya şahsî ve indî fikir ve görüşler atılmamalıdır.
B. Dini, bin dört yüz yıldan beri devam ettiği şekilde kabul etmeli; Peygamberin, Ashabın, Tâbiînin, Selef-i Sâlihînin, eimme-i müctehidînin, büyük fakihlerin, büyük mürşidlerin, ulemanın, sülehanın, hakikî meşayihin yolundan sapılmamalıdır.
C. Materyalistler, pozitivistler, reformcular, zındıklar dinimizi yıkmak için harıl harıl çalışmaktadır. Onların hiçbir fikrine, görüşüne, teklifine, çare ve çözümüne açık olmamak gerekir.
Ç. Din konusunda kafa karıştırıcı hiçbir kitap ve yayın okunmamalıdır.
D. Ehil olmayan kimseler tarafından yapılmış heva ve re’y ile hazırlanmış Kur’an mealleri, tercümeleri, tefsirleri alınıp okunmamalıdır.
E. Dinsizlerin, bölüp parçalayarak hükmetme tuzaklarına düşmemek için hizipleşmeleri, fırkalaşmaları, çekişme ve tepişmeleri, kendi cemaatini İslam ile özdeşleştirme sapıklığını, din baronlarını tanrılaştırma, birtakım Hazretleri erbab edinme yamukluklarını kesinlikle bırakmak gerekir. Aksi takdirde şeytanın ve dinsizlerin oyuncağı ve maskarası olmaktan kurtulmak mümkün değildir.
F. Din sömürüsü, din yoluyla maddî menfaat temin etmek, şahsî nüfuz kazanmak gibi çirkinliklerle mücadele edilmelidir.
G. İslamî hizmet ve faaliyetler şerefli, namuslu, ilimli, irfanlı, firasetli, hikmetli, akıllı, ruh asaletine sahip, kirlenmemiş, her türlü şâibeden uzak, mal ve serveti helal, mürüvvetli, faziletli yüksek ve ehil Müslüman kadrolara verilmelidir. Aksi takdirde hezimet, zillet ve rüsvaylıktan kurtulmak mümkün olmaz. 29 Kasım 2001