Ekselans Hazretlerine Telgraf
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 07 Aralık 2018
Önümüzdeki bahar aylarında, başta İstanbul olmak üzere yurt çapında sokak hareketleri, Gezi kalkışmaları, sivil darbe teşebbüsleri başlatılacaktır. Öncelikle bir kısım lise gençlerini ve üniversitelileri kullanacaklardır.
Eylülde Diyarbakırda ve bazı yerlerde yaptıkları ve yaptırdıkları gibi işyerleri tahrip edilecek, yağmacılık olayları sergilenecek,
Memleketi büyük bir güvensizlik ve hercümerç ortamına iteceklerdir.
Bunlar (J) günü gelince sokağa dökülecektir.
Hükümet bunlara karşı etkili tedbirler almazsa çok kötü duruma düşebilir.
Sokaklara dökülen gençlerin başını, bilahare vurulup ölen,
Bu seferki darbe çok şiddetli olacaktır. Halk bizi tutuyor, bize bir şey olmaz düşüncesi vahim bir kuruntudan ibarettir.
de böyle demişti…
Bu telgrafı göndermek cesaretinde bulunduğum için bağışlanmamı istirham ederim. Hürmetlerimle.
Yoksulluk sınırı dört bin lirayı aşmışmış…
Tevazu ve kanaat içinde yaşayan, israf etmeyen Müslümanlar dört bin lirayı yiye yiye bitiremez. Biftek, pirzola, kalkan balığı, çizburger yiyene, zıkkım içene bu para elbette yetmez.
Peynir, zeytin, domates, kaynamış yumurta, kepekli ekmek, simit…
yeşil mercimek, bulgur pilavı, erik hoşafı.
Bayat ekmeklerden tirit. Müslüman, bayat ekmekleri kesinlikle çöpe atmaz.
Müslümanın mütevazı fakat sağlam bir otomobili olabilir ama o asla araba delisi, sevdalısı, bağlısı değildir.
Müslüman, yüz liraya alacağı
bir cekete 500 lira, hattâ bin lira verirse elbette parası yetmez.
Pazar sabahı adam başına 65 liralık lüks kahvaltıhaneye dört kişi giden Müslüman aile elbette iki yakasını bir araya getiremez.
Resulullah Efendimiz
buyurmuşlardır.
Ama bir mahzuru vardır.
İki sene mi, üç sene mi oluyor
Lüks dükkanlarda binlerce liraya satılıyormuş.
En şık, en iyi, en sağlam ayakkabıya yüz liradan fazla para vermem.
Kadırgada
, Kumkapıda
yanındaki
lokantasına, Dolapdere Yenişehirde
Kasımpaşada
veya
lokantalarına, Yenikapı Mevlevihanesi arkasındaki
giderim,
Elhamdülillah pahalı giyinmek, pahalı yiyip içmek, lüks lokantalarda boy göstermek, lüks otomobillerle hava atmak gibi âdetlerim yoktur.
Domatesi soyarak yerim… Kepekli ekmeğimi kızartırım…
Çaylarım nefistir…
Artık yaşlandım ama kitaba para veririm…
…
Hadîs-i şerifte
buyuruluyor.
Mütevazı ve kanaatkâr olanın parası, geliri bereketli olur. İsraf edenin, lüks hastalığına yakalanmış olanın iki yakası bir araya gelmez.
Biz, annesi
yiyen yetim bir Peygamberin ümmetiyiz. Bize lüks, israf, beyinsizlik, şatafat, gösteriş, hava atmak yakışmaz.
06.01.2015