El-Cezire ve Tehelka
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 20 Şubat 2019
Cuma
dünya çapında bir medya efsânesi haline geldi. Türkiye’deki çağdaşlar ve İslâmcılar bundan ibret dersleri almalıdır. Katar küçük, marjinal bir ülkedir. Nasıl oluyor da bu ülkeden yayın yapan bir televizyon kanalı dünya çapında ilgi görüyor, tesirli oluyor.
Batı ülkelerinde gazetecilik, muhabirlik, televizyonculuk yapmış başarılı, zeki güçlü, vasıflı onbeş yirmi kişi ile
kurulmuştur orada.
El-Cezire başta ABD olmak üzere birtakım Batı ülkelerini çok rahatsız ediyor. Yayınlarının Amerika’da seyredilmemesi için tedbirler alınıyor, engeller çıkartılıyor. El-Cezire o kadar güçlü ki, Başkan Bush bile ona beyanat vermeye hazırlanıyor.
, El-Cezire örneğiyle bir kere daha isbat edilmiş oldu. Türkiye Müslümanları niçin böyle güçlü, üstün, vasıflı, tesirli gazetelere, dergilere, televizyonlara sahip değil?
İslâmcı kesimin gazeteleri niçin, medyanın ancak ikinci liginde oynayabiliyor? Müslümanların medya sahasındaki çapsızlığı ve güçsüzlüğü parasızlıktan mı? Kesinlikle değil.
Peki neyimiz eksik ki, biz dünya çapında tesiri olan güçlü gazetelere, dergilere, televizyonlara sahip olamıyoruz?
Sanırım kafa yapımız, zihniyetimiz, kültürümüz yetmiyor. Daha kısa ifade etmek gerekirse beynimiz yetersiz.
Türkiye Müslümanları bir kimlik buhranı içinde çırpınıyor. Biz kimlik değiştirip Batılı olmak istemiyoruz, buna karşıyız. Peki madem Batılı olmak istemiyoruz, Müslüman olabiliyor muyuz? Hakikî, vasıflı, güçlü, üstün, örnek Müslüman… Lâf Müslümanı, slogan Müslümanı olmak kolay.
Modern dünyanın kültürüne, tekniğine, hünerlerine sahip olabildik mi?
Müslümanların niçin Hürriyet, Sabah, Star, Milliyet ayarında gazeteleri yok?
Okul denilince beton bir bina, dershaneler, sıralar, karatahtalar düşünüyoruz. Okulun bir kurum olduğunu, bir eğitim sistemine ve metoduna sahip olması gerektiğini, okul denilince ilk hatıra gelmesi gerekenin vasıflı, güçlü, üstün öğretmen kadrosu olduğunu düşenemiyoruz.
Beton bir gazete idare binası, rotatifler, teknik işleri gerçekleştiren atölyeler… Bunlar bizde var. Lakin karşıtlarımızla, dünya ile yarışacak, onlara meydan okuyacak, onları geçecek kadrolarımız, elemanlarımız yok.
İslâmî kesimin kaç tane gazeteci, yazar, yorumcu, yönetmen olarak ağır topu var?
Ben rekabeti sevmem. Rekabette biraz düşmanlık vardır. Müslümanlar medya konusunda karşıtlarıyla rekabet içinde değil, müsabaka (yarışma) halinde olmalıdır. Müsabakada centilmenlik vardır. Bir spor müsabakasında, mesela güreşte, oyun bittikten sonra yenen ile yenilen dostça el sıkışır.
Marifet, yüreği yanık Mülüman halka, dindar tabana gazete okutmak değildir. Asıl hüner ve marifet gücünü karşıtlarına da kabul ettirmek, ülkedeki herkese güvenle okuyabileceği bir gazete vermektir.
50’li, 60’lı, 70’li yıllarda “Günlük Müslüman gazetesi” çıkartılabilirdi ama 2000’li yıllarda Müslüman gazetesi çıkartmak yanlış olur. Biz Türkiye adında bir ülkede yaşıyoruz. Ortak kimliğimiz “Türkiyelilik”tir. O halde gazetelerimiz, dergilerimiz, televizyonlarımız Türkiye için, Türkiye halkı için, Türkiyeliler için yayınlanmalıdır.
Bugün öyle dinî cemaatler var ki, yazılı olarak sadece başlığı olan, geri tarafı basılmamış beyaz kağıttan ibaret bulunan bir gazete çıkartsalar, “Kardeşler okusun… Hazretimiz herkesin bu gazeteyi desteklemesini istiyor… Abone olun… Her gün birkaç nüsha alın” propagandalarıyla bunu birkaç yüz bin adet satabilirler. Ama buna gazetecilik denir mi?
Büyük, ciddî, canlı, vasıflı, güçlü, üstün gazeteler aynı sıfatlara sahip gazetecilerle çıkartılabilir. Hazrete bağlılığın, Hocaefendiye biat ve itaat etmenin gazetecilik ile bir ilgisi yoktur.
Türkiye Müslümanları dünya çapında güçlü gazeteler, dergiler çıkartmadıkça, yine böyle televizyonlara sahip olmadıkça kurtuluş ve hürleşme ümit etmesinler.
Katar’daki El-Cezire televizyonundan sonra, ikinci bir başarı örneği daha vereceğim. Bu Hindistan’da yayın yapan bir web sitesidir. İsmi (www.tehelka.com)dur. Tehelka akıllara hayret verecek bir başarıya ve tesire sahiptir. Bizde olduğu gibi, bir milyar nüfuslu o dev Asya ülkesinde de dehşetli kokuşma vardır? Tehelka rüşvet alan, ülkeyi soyan bir takım kodamanları, politikacıları suç üstü yakalatıp rezil etmektedir.
Türkiye’nin de Tehelka gibi bir web sitesine ihtiyacı vardır. Bizde basının yazamadığı, televizyonların dile getiremediği yolsuzlukları, rezaletleri, vatan hiyanetlerini yayınlayan internet siteleri vardır ama onlar Tehelka kadar başarılı değildir.
Verdiğim künyeden Tehelka’ya ulaşırsanız ekrana akseden dizaynın, mizanpajın ne kadar güzel ve başarılı olduğunu siz de görecek ve takdir edeceksiniz.
İslâmî kesimdeki bazı kimseler otuz sene önce otladıkları yerde otlamaya devam ediyor. Dünya değişiyor, onlar kendilerini değiştiremiyor.
Ümit bazı gençlerde. Hem genel kültür, hem de uzmanlık sahalarında vasıflı, güçlü ve üstün olmak için canlarını dişlerine taksınlar. Yazabilecek ve konuşacak derecede iyi İngilizce öğrensinler. İslâm karşıtlarıyla yarışmaya girdikleri takdirde onları yenecek ve geçecek seviyeye gelsinler. 13 Ekim 2001