Emperyalistler Libya’da bir İslam Devleti Kurulmasını İstemiyor
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 19 Aralık 2018
SORU: Kaddafi çok kötü ve zalim bir diktatör müdür?
CEVAP: Evet, çok kötü berbat bir zalimdir. Bunda hiç şüphe yoktur.
SORU: ABD’nin ve AB’nin Libya’ya saldırması haklı mıdır, adil midir, meşru sebeplere dayanmakta mıdır?
CEVAP:
SORU:
CEVAP: Birinci sebep:
İkincisi:
Üçüncüsü:
SORU: Böyle bir ikilem karşısında biz Müslümanlar nasıl düşünmeli ve neler yapmalıyız?
CEVAP: (1)
(2)
(3)
Maalesef, Müslümanlar bugünkü durumda Libya için fazla bir şey yapamaz.
SORU: Libya ileride iki ayrı ülke ve devlete ayrılabilir mi?
CEVAP: Böyle bir ihtimal çok kuvvetlidir. Emperyalist kapitalist devletlerin ana prensibi
tir… Libya’nın nüfusu fazla değil ama ülkesi çok büyüktür. BOP (Büyük Ortadoğu projesi)ne göre zaten büyük İslam ülkelerinin parçalanıp ayrı devletler yapılması öngörülmektedir.
SORU: Kaddafi yıkılsa, Libya’da yeni bir (veya iki) devlet kurulsa bunun (bunların) anayasasına “Devletin dini İslam dinidir” diye yazılsa, bunlar İslam devleti olur mu?
CEVAP: Olmaz!..
Bizde de 1923’te Cumhuriyet ilan edildiği zaman anayasada (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu)
“Devletin dini, Din-i İslam’dır” yazıyordu ama gerçekte değildi.
SORU: Diktatörlerini kovan Arap ülkeleri İslam devleti olabilecekler mi?
CEVAP:
Gerekirse şu veya bu sudan sebeplerle savaş ilân ederler,
SORU: İslam dünyasının hali ne olacak?
CEVAP:
Başta suri de olsa bir Halife vardı.
aynı ülkenin şehirleriydi.
(yapay)
. İşte bugünkü manzaraya bakınız…
Bu birliğin üye devletleri/ülkeleri vatandaşları sınırlardan pasaportsuz kimlik kartı ile geçebilmelidir. Avrupa’da böyle de, İslam Federasyonunda niçin böyle olmasın?
SORU: Müslümanlarda bu birliği kuracak niyet, irade, enerji var mıdır?
CEVAP: Maalesef bence yeterli miktarda yoktur.
SORU: Nereye gidiyoruz?
CEVAP: Sadece İslam dünyası değil,
SORU: Bu üçüncü dünya savaşından sonra ne olur?
CEVAP: Beklenen Mehdi’nin riyasetinde yedi (veya kırk) yıllık bir altın devir başlar. Sonra yine bozulma olur ve Kıyamet kopar. (Her şeyin en doğrusunu Allah bilir…)
SORU: Üçüncü dünya savaşı nasıl olur?
CEVAP:
Batı medeniyeti yıkılır, taş üzerinde taş, gövde üzerinde baş kalmaz…
SORU:
CEVAP: Siyonistler bütün Yahudileri ateşe atmıştır.
SORU: Üçüncü dünya savaşının ateşleri içinde kalırsak ne yapmalıyız?
CEVAP: İmanımızı tashih etmeliyiz…
Günahlarımıza tövbe etmeliyiz. Melhame-i Kübra (Ahir zamanda olacağı bildirilmiş Büyük Kanlı Savaş) ve diğer ahir zaman savaşları esnasında insanlar ölülere gıbta edecek, keşke biz de yerin altında olsaydık diyeceklerdir.
SORU: Ahir zamanda
el-CEVAP:
Vaktiyle bozuk dedikleri
Veyl onlara!
SORU: Dostlarınıza bir tavsiyeniz var mı?
CEVAP:
verebildiği kadar sadaka versin…
İyi misin diye soruyorlar. Çok şükür sağlığım iyidir. Şekerim yükselmiş ama bu devirde küçük çocuklar bile şeker hastası olabiliyor. Dizlerimde kireçlenme var. Onu da tabii görmek gerekir. Elhamdülillah elim ayağım tutuyor, gözüm görüyor, kulağım işitiyor. En önemlisi (ne kadar çalışıyorsa) kafam çalışıyor, kitap okuyorum, makale yazıyorum.
Bu anlattıklarımın dışındaki iyilere gelelim:
İyi bir Müslüman mıyım? Bu soruya evet cevabını vermekten haya ederim. Evet Müslümanım, mü’minim ama iyi Müslüman olduğumu söyleyemem.
İyi bir insan mıyım? Ona da evet diyemem. İyi insan olmaya çalışıyorum, başarabiliyor muyum acaba?
İyi bir vatandaş mıyım. Olmaya çalışıyorum. Olabildim mi, olabiliyor muyum, bilmem.
Bir insanın kendisini iyi görmesi, iyi bilmesi, kötülük olarak ona yeter kanaatindeyim.
İyi, kamil insanlar kendilerine iyi demez. Bu, tevazudan ve faziletten ileri gelen bir haslettir.
İyi olmayan kimselerin kendilerine iyi demeleri kendini bilmezlik, küstahlık ve had-na-şinaslıktır.
İyi bir Müslüman farz ibadetleri (kendine pay çıkartmamak şartıyla) açıkça yapar ama nafile ibadetlerini gizler.
Bir adam ki, “Dün gece saat 2,5’ta kalktım, teheccüd kıldım…” gibi laflar ediyor, onda hayır yoktur.
“Efendim ben pazartesileri ve perşembeleri oruç tutarım” diye davul çalan sahte dindarın başına toz toprak dökmek gerekir.
Hiç nafile ibadetler söylenir mi?
Zekat açıktan verilir ama nafile sadakalar gizli verilir. Öyle ki, sağ elinin verdiğini sol el bilmesin.
Bir Müslüman günde bin kere elhamdülillah dese, Allah’ın nimetlerinin şükrünü yine ödeyemez.
Herkes kötüymüş, fasıkmış, facirmiş, bizimkisi salihmiş, muttaki imiş, ebrar taifesindenmiş… Böyle konuşanlarda nifak ve riya kokusu vardır.
Sünnete uymak için sakal bıraktı. Ne güzel… Lakin sakalı kendisini gurur ve kibre sevk ediyorsa o adam yandı.
Başına sarık sardı. Ne güzel… Ama o sarık kendisine gurur ve kibir veriyorsa ziyandadır o kişi.
Kendisi tesettürlü, açıklara fahişe diyor. Vah vah vah…
Sözde dindar anne ve baba sabah namazına kalkmışlar. 19 yaşındaki oğulları uyanmasın diye ayaklarının ucuna basmışlar, hiç gürültü çıkartmamışlar. Neymiş, Özcan’ın iki gün sonra imtihanı varmış, sabah vakti leşler gibi gaflet içinde uyumalıymış. Bu anaya babaya dindar diyenlere şaşarım.
Bu devirde dinsizlik ve densizlik öylesine yaygınlaştı ki, az fasıklar kendileriniz dindar saymaya başladı. Va esefa!
İyi olmayan bir Müslümanın kendisine iyi dememesi de bir erdemdir. 30 Mart 2011