Pazar

 

Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet ediliyor: “…..Allah’a yemin ederim ki, ya mâruf ile emr eder, münkerden nehy edersiniz; eğer böyle yapmazsanız Allah size bir azab gönderir. O azab geldikten sonra (onun üzerinizden kalkması için) Allah’a dua edersiniz, lakin duanız kabul edilmez.” (Ebû Dâvud Melâhim II 436.) Diğer bir hadîste şöyle buyurulmaktadır:

“Kıyamet günü bir adam Cehennem’e atılır; karnının bağırsakları dışarı çıkar, değirmen döndüren eşeğin dolanıp durduğu gibi, bağırsakları dolanır. Cehennem ehli onun başına toplanırlar: “Ey Falanca! Sana ne oldu da bu hale geldin?.. Yoksa sen mâruf ile emr etmez ve münkerden nehy etmez miydin?” diye sorarlar. O şu cevabı verir: “Ben mâruf ile emr ederdim ama kendim yapmazdım, münkerden nehy ederdim ama kendim işlerdim…” (Sahih-i Müslim, Zühd.)

Bu iki hadîs İslâm dininde mâruf ile emrin ve münkerden nehyin, yâni dinimizin yapılmasını istediği iyi şeylerin yapılması için çalışmanın, dinimizin kötü gördüğü ve yapılmasını istemediği şeylerin de önlenip engellenmesinin ne kadar önemli bir farz olduğunu göstermektedir. Bu konuda Kur’ân-ı Kerîm’de nice âyet bulunmaktadır.

Bugünkü İslâm toplumunda bu farz yerine getiriliyor mu? Maalesef getirilmiyor. Bu yüzden de başımıza ceza, azab gelmiştir. İçimizde iyi olanlar dua ediyor ama azab ve ceza kalkmıyor…

Nice kötülüğü ve münkeri fiilen önleyecek imkanımız artık kalmamıştır. Ancak, bunları kötülemek için propaganda yapabiliriz; söz ve yazı ile önlemeye çalışabiliriz. İşte bunu da yapmıyoruz.

İslâm dininde ve Şeriatinde namaz bir mâruftur. Kur’ân’la, Sünnet’le, icmâ-i ümmetle sabittir. Bu konuda Müslümanlara propaganda yapıyor muyuz? Her yıl, namaz konusunda milyonlarca güzel, tesirli, yüreklere işleyici broşür çıkartarak gençliği ve her sınıf halkı bu ibadete çağırıyor muyuz?

Cami hoparlörleri, cami kaloriferleri, cami halıları, cami helâları, cami meşrutaları (imam lojmanı), cami yaldızları için para topluyoruz, bir yığın harcama yapıyoruz da namaz için çalışmıyoruz.

İnsanları imana çağırmak için çalışıyor muyuz?

Her sene Ramazan ayında halka dağıtılmak üzere güzel broşürler yayınlıyor muyuz?

Müslümanları şuurlandıracak neşriyat yapıyor muyuz?

Bu ülkede her yıl birtakım büyük dinî cemaatler yekûn olarak milyarlarca dolar İslâmî hizmet parası topluyor. Acaba bu paraların bir miktarı ile emr-i mâruf ve nehy-i münker yapılıyor mu? Maalesef hayır.

Birtakım din baronları kendilerini öven yayınlar yaptırıyor, bunlara büyük paralar harcıyor ama Allah’ın kesin emri olan emr-i mâruf ve nehy-i münker farzı için masraf yapmıyorlar.

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır diye bir söz vardır. Müslüman kesimin sorumluları halkımızı ve gençliği uyarmak, bilgilendirmek, onlara nasihat etmek maksadıyla güzel üsluplu kitapçıklar hazırlatıp dağıtsalar elbette faydası olacaktır. Çalışmak çabalamak bizden, tesirini yaratmak Hak Teâlâ’dan…

Milyonlarca halk ve gençlik öğüt bekliyor, uyarı bekliyor. Kuraklıktan çatlamış, şerha şerha olmuş topraklar gibi gönüller nasihat rahmeti bekliyor. Paralı, imkanlı, çokbilmiş, kodaman, sorumlu Müslümanların böyle taraklarda bezleri yok. Efendi Hazretleri uçuyormuş, günde yüz keramet gösteriyormuş… Biz iki ayağı yerde olan, ümmetinin içinde yaşayan âhirzaman Peygamberi’nin yolundan gidiyoruz. Evliyanın kerameti haktır ama bu ümmete lazım olan keramet değil, Müslümanlara örnek olacak, çile çekecek, emr-i mâruf ve nehy-i münker yapacak din büyükleridir.

Peygamberimiz “Allah’ın, bir kulunu senin vasıtanla hidayete kavuşturması, senin için üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan daha hayırlı ve kıymetlidir” buyurmuştur.Birkaç zengin Müslüman bir araya gelseler ve vasıflı, kudretli, ihlâslı, firasetli, icazetli büyük bir hocaya dinî nasihat broşürleri yazdırsalar, bunları güzel şekilde bastırıp dağıtsalar ne güzel bir manevî ticaret yapmış olurlar.

Broşür yazdırılacak hocadaki şartlara ve sıfatlara dikkat buyurunuz. “Broşür hazırlarım ama şu kadar telif ücreti isterim…” Böyle hoca olmaz olsun! Din hizmetleri için para alınmaz, para istenmez, bunlar ticarete alet edilmez. Sadece müftülük, imamlık, müezzinlik, vâizlik, Kur’ân öğretmenliği gibi dinî hizmetler için müteehhirîn uleması ücret veya maaş ödenmesine ruhsat ve fetva vermişlerdir.

Allah kendisine ilim nasip etmiş ve o, İslâm’a ve Ümmet’e hizmet etmek için yazılacak küçük bir broşür için para istiyor. Böyle hocanın boynu altında kalsın! Bizi böyle hoca taslakları bu hale getirmiştir!

Yahova Şahitleri yılda yekûn olarak milyarlarca kitap ve broşür yayınlayıp dağıtıyor. Kaç lisanda? Yüz kadar lisanda. Bizim en bilgilimize dünyadaki belli başlı lisanları say deseniz, ezberinden yüz lisan sayamaz. Onlar teşkilât kurmuşlar ve yüz lisanda yayın yapıyorlar… Utanıp ibret almalıyız.

İnsanları imana çağırmak… İnsanlara Allah’ı tanıtmak…İnsanları Hazret-i Muhammed aleyhisselâtu vesselâmın getirdiği Hak dine davet etmek… İnsanları müjdelemek, uyarmak, korkutmak… İnsanlara “nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?” sorularını sordurtmak… Bunlar da emr-i mâruf ve nehy-i münker cümlesindendir.

Yüce İslâm dininde Baronluk edebiyatı, Baronluk övgüsü yoktur. Baronları yüceltmek için yapılan masraflar, propagandalar haramdır. Bütün övgüler, hamdler Yüce Allah’a mahsustur.Hamdden sonra Peygambere salat ve selâm getirmekle emr olunmuşuz. Gerçek İslâm büyüklerine de hayır dua eder, rahmet dileriz… Filan Hazret çok büyükmüş… Feşmekan Baron çok uçuyormuş… Bizim mukaddes dinimizde böyle edebiyatlara yer olamaz. Gerçek büyükler mütevâzıdır, övgüye ihtiyaçları yoktur, böyle bir şeyden hoşlanmazlar, yapanları da sustururlar. Câhiller Hazretlerini putlaştırır, onları “erbab” haline getirir. 12 Mayıs 2003