En Büyük Beyinsizlik

Salı

Dünya tarihinin kayd ettiği en büyük beyinsizlik sanırım İspanya iç savaşıdır.

1936 ile 1939 arasında İspanyollar ikiye ayrılmış, birbirleriyle boğazlaşmış, bir rivayete göre bir milyon İspanyol ölmüş,

ülke yakılıp yıkılmıştı.

Bütün İspanyollar beyinsiz değildi ama beyinsizlerin tutuşturduğu yangında yaş kuru herkes yanmıştı. 1936’da İspanya’nın karşısındaki en kötü seçenek iç savaş idi. Beyinsizler onu seçtiler.

Başka hangi seçenekler vardı:

Sağcılarla Solcuların, Kralcılarla Cumhuriyetçilerin, Katoliklerle Ateistlerin, Milliyetçilerle Marksistlerin anlaşmaları, uzlaşmaları en iyi, en uygun seçim olurdu. Bunu yapamadılar, çünkü beyinsizlik gözlerini kör etmişti. İki kesim hiç tâviz vermediler ve sonunda oluk oluk kardeş kanı döküldü, halk ve ülke yandı yakıldı.

Bazıları İspanya iç savaşında kızıl Cumhuriyetçileri temiz, onların karşısındaki cepheyi çok kirli gösterir. Bu, kocaman bir yalandır. Francocular, vahşette ve hunharlıkta (kan içicilikte)
Cumhuriyetçilerin çok gerisinde kalmıştır.

Kızıl cumhuriyetçiler tam sekiz bin Katolik papazını öldürmüştür.

Şimdi birileri ülkemizde bir iç savaş çıkartmak için her türlü habaseti, hıyaneti, kötülüğü yapıyor. Korkunç bir beyinsizlik karşısındayız. Türkiye’ye iç barış, sosyal mutabakat lâzımken birileri fitne, fesat, savaş, düşmanlık tam tamları çalıyor. “Vatan, millet, devlet tehlikede… Yangın var!..” diye bağıran bazıları alevlerin üzerine su sıkacaklarına benzin döküyor.

Kürtlerin menfaatine olan açılımı birtakım beyinsiz Kürtler baltalıyor.

Seksen yedi yıllık Cumhuriyet tarihinin en demokrat, en hür, en çoğulcu yıllarını yaşıyoruz ve birtakım beyinsizler bunu baltalıyor. Beyinsizlikler, fitne ve fesatlar, hıyanetler bugünkü derece ve seviyede kalmayacağa benziyor. 1912’de, Balkan harbi arefesinde Osmanlı devletinin durumuna benzer bir haldeyiz.

Geçen sokakta bir tanıdık kolumdan çekti, “Ne dersiniz, sizce bölünecek miyiz?” diye sordu. Adamcağız, kar yağacak mı, don olacak mı gibi soruyordu.

Türkiye bu hallere düştüyse. İç barış ve sosyal mutabakat sarsıldıysa. Kokuşma korkunç boyutlara ulaştıysa.

Ülkemiz Ortadoğu’nun Japonya’sı olamadıysa. Yargı, eğitim, üniversiteler, medya, politika… Korkunç bir borç birikimi. Dehşetli miktarda kirli, kara, necis, haram para ve servet birikimi…

Ehliyetsizlik, nepotizm, arivizm… Bütün bunlar hep beyinsizliktendir.

Beyinsizler yüzünden bir devlet nasıl sarsılır, bir ülke nasıl bocalar, bir halk nasıl perişan olur?..

Öğrenmek isteyen 1936 İspanya’sına veyahut 2009