En Örnek Türk: Ahmed Yesevî Hazretleri
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 04 Şubat 2019
Çarşamba
Yüzüme söylemiyorlar ama, bazı milliyetçi ve Türkçü dostlarımız ve kardeşlerimiz bendenizi, onların ideolojilerini benimsemediğim ve paylaşmadığım için, “Millî boyuttan mahrum olmakla” vasıflandırıyorlar.
Bu fakir, Müslümanım ama İslâmcı değilim; Türküm ama Türkçü değilim.
Nasyonalizm ideoloji olarak, 19’uncu asırda zuhur etmiştir. Türk olmak başka, Türkçü olmak başkadır. “Mademki bir Türksün, Türkçü olmaya mecbursun” iddiası yersiz ve temelsizdir.
Yakın tarihimizde pek ünlü bir Türkçü vardır, Tekin Alp takma adıyla milliyetçilik ve Türkçülük kitapları yazmış; “Kahrolsun Şeriat!” diye İslâm’a saldırmıştır. Asıl adı Moiz Kohen’dir. Böyle bir kişinin Türkçülüğü ve milliyetçiliği gibi bir ideolojiye bağlı olmaktan Allah’a sığınırım.
Benim nazarımda en büyük, en örnek, mükemmel Türk, Ahmed Yesevî (kaddesallahu sırrahu’l-aziz) hazretleridir. Birtakım Türkçülere ve milliyetçilere (hepsini kasdetmiyorum, hedef almıyorum) Moiz Kohen Tekin Alp’in eteğini bırakıp Hazret-i Ahmed Yesevî hazretlerinin eteğine yapışmalarını tavsiye ediyorum.
Bir takım İslâmcılara kızarken çok dikkatli hareket etmelidir; İslâm başka şeydir, İslâmcılık başka şey. Bazı Türkçü, milliyetçi dostlarımızın, dindar olmasalar bile Türklerin % 99’unun dini olan yüce İslâm dinine son derece saygılı olmaları gerekir.
İslâmcıların, arivist ve aktivist Müslümanların yaptıkları yanlışlıklar, hatâlar, yamukluklar İslâm’ı bağlamaz. Son zamanlarda “İslâmî Terör” lafı çok kullanılır oldu. İslâmî terör yoktur, bir Müslüman hırsızlık yaparsa, nasıl -hâşâ- “İslâmî hırsızlık” denilemezse, İslâmî terör de denilemez.
Yakın tarihimizde birtakım milliyetçiler, Türkçüler yanlış işler yapmışlardır. Bu yanlışlıklardan dolayı Türklüğü suçlamak, karalamak mümkün müdür?
İslâmcılara ve Türkçülere, haddim olmayarak bir tavsiyede bulunmak istiyorum: Hep birlikte Ahmed Yesevî Hazretlerine intisap etsinler… Ayrılık, gayrılık, çekişme, karşılıklı ithamlar biter.
Hiçbirimiz o büyük zat kadar Türk olamayız.
Yine hiçbirimiz o Allah dostu kadar dindar ve olgun bir Müslüman olamayız.
Ahmed Yesevî Hazretleri bilgeliğin, insanlığın, gerçek medeniyetin, insanlığa kurtuluş ve selamet getirecek yüce değerlerin sembolüdür.
Moiz Kohen Tekin Alp gibi, “kahrolsun Şeriat” diyen, İslâmiyet’e cephe alan bir inkârcının dümen suyundan gidenler ne Türk milliyetçisi olabilir, ne de Türkçü.
Son yüz yirmi beş yıl içinde bir takım yerli ve yabancı Yahudiler Türk milliyetçiliği, Türkçülük konusunda öncülük yapmışlardır. Bu gayretin, bu himmetin sebebi nedir acaba? Türklerin kara gözlerine aşık oldukları için mi, yoksa bir takım hesaplar, kitaplar, emeller için mi?
Türkiye’yi, Türkiyelileri sevmek onların iyiliğini, yücelmesini, selamette olmasını istemek; bu ülkenin, bu halkın tuzunu, ekmeğini yiyen herkesin boynuna borçtur.
Çocukluğumda ülkeye fakirlik hakimdi. Bundan altmış sene önce en ucuz yemek zeytin ekmekti. Gözlerimle görmüşümdür, çilekeş fakirler, bir lokma ekmekle bir zeytini yiyemezlerdi; ağzına bir ekmek parçası atar, bir zeytinin yarısını ısırır, geri kalan yarıyı daha sonraki lokmaya saklardı… Bu memleketin seçkinleri, yüksek mevki ve makamlara çıkmış olanları, bir eli yağda bir eli balda keyif sürenleri, ünlüleri, şanlıları, tantanalıları; onların hepsi bu milletin, bu vatanın nimetleriyle beslenerek bulundukları yerlere çıkmışlardır. Hepsinin üzerinde Türkiye’nin tuz ve ekmek hakkı vardır. Bu memleketi, bu devleti, bu milleti soyanlar, hortumlama yapanlar, ihalelere fesat karıştıranlar, bankaların diplerini delenler, hayalî ihracat yapanlar; hırsızlar, soyguncular, talancılar, üç kağıtçılar hepsi, ister sağcı, ister solcu, ister İslâmcı, ister Türkçü, ister Kemalist, ister Marksist, ister dinci, ister laik olsunlar hepsi vatan hainidir.
Ülkeni, halkını, devletini seviyorsan soygun ve talan yapmayacaksın. Ucuz vatanseverlik edebiyatlarına karnımız toktur. Din sömürüsü yapan, kutsal İslâm dinini alet ederek şahsî ikbal ve servet elde eden arivistler, haramzâdeler, eşkıya ne kadar mel’un ve menfur ise; Türkçü ve milliyetçi geçinerek yolsuzluk ve yamukluk yapanlar da o derecede mel’undur ve menfurdur.
Dindarlık bir dereceye kadar nasip meselesidir, Allah vergisidir. Herkes dindar olamaz, ancak her medenî insan milletinin, ülkesinin hâkim dini olan yüce İslâm dinine karşı saygılı olmaya mecburdur.
Hiçbir Türkçü ve milliyetçi, İslâm dininin ve dindar Müslümanların azılı düşmanı olan münkirlerle işbirliği yapamaz. Yaparsa bindiği dalı kesmiş olur.
Türk kavmi, İslâm dinine intisap ile büyük şeref bulmuştur, Türk kavmi İslâmiyet’e büyük hizmetler etmiştir. Türk’e İstanbul’u fethettiren, Viyana’yı iki defa kuşattıran, Akdeniz’i bir Türk gölü haline getirten, üç kıt’ada, bugün hayallerimizin bile ulaşamadığı büyük bir cihan nizamı kurdurtan, hudutları içinde, geniş bir çeşitliliğin, kimliklerini koruyarak, hürriyet ve güvenlik içinde yaşadıkları bir “MilletlerTopluluğu” tesis ettiren güç İslâm’dır.
İyi ve vasıflı bir Türk yalan söylemez, emânete hıyanet etmez, haram yemez, adaletten ve insaftan ayrılmaz, başkalarının şerefine, ırzına tecavüz etmez.
Türkler, Müslüman olmadan önce de, yüksek bir ahlâka sahip, dürüst bir toplumdu. İslâm’ı kabul ettikten sonra, eski güzel hasletleri bir kat daha parlaklık kazanmıştır.
Çapulcu, yağmacı, fitne fesat çıkartan, talan yapan, asayişi ihlal eden bedevîler Türklüğü temsil etmezler.
Aynı kötülükleri yapan İslâmcıların İslâm’ı temsil etmedikleri gibi… 11 Aralık 2003