En Üstün Hukuk Sistemi Şeriat Hukukudur
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Şuurlu Müslüman, Kur’ân’ daki ve Sünnetteki hükümlerden çıkartılmış olan Şeriat hukukunun; en doğru, en üstün, insanlığın yaratılışına ve fıtratına en uygun, en âdil hukuk sistemi olduğuna inanır.
Hem ben Müslüman’ım diyecek, hem de Şeriatı kabul etmeyecek… Ne korkunç, ne yaman çelişki!..
Ancak şu hususa dikkat etmemiz gerekir:
Cahiller, çağın çok gerisinde kalmışlar Şeriat hukukunu hakkıyla anlayamaz, hayata ve günümüze başarıyla tatbik edemez.
Tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de çeşitli İslâmî uygulamalar var. Bunların hepsi Kur’ân’ a ve Sünnete uygun değil.
Cahiller, yarı alimler, tek kanatlılar, modernite dışında kalmış olanlar Şeriatı hayata başarılı şekilde uygulayamaz.
Şeriat hakimi nasıl bir kültüre sahip olmalıdır?
Öncelikle çok güçlü din ve fıkıh bilgisine sahip olacaktır.
Mükemmel Arapça ve çağımızın lingua francası olan İngilizce’ yi iyi bilecektir.
Türkçe, Arapça, İngilizce ciddî araştırmalar, makaleler, kitaplar yazmış olacaktır.
Fuzulî Divanı’nı kolayca okuyup anlayacak ve bu kıraatten haz ve zevk alacak edebî kültüre sahip olacaktır.
Sadece Müslümanların değil, İslâm dışındakilerin bile saygısını ve güvenini kazanmış olacaktır.
İslâm kültürüne, çağ kültürüne, derin hukuk bilgisine sahip olmayan bir kimse Müslüman olabilir ama Şeriat hakimi olamaz.
Şeriat hakimi olacak kişilerin iki doktorası veya yüksek lisansı olması gerekir: Biri İslâmî ilimler ve konularda Arapça; diğeri felsefe, Batı Hukuku gibi konularda İngilizce, Fransızca veya Almanca.
Türkiye’de böyle Şeriat hakimleri yetiştiren üniversiteler var mıdır? Maalesef…
Böyle hakimler zannımca Hindistan’daki bazı İslâm üniversitelerinde yetiştirilebilir, onlara bilahare alternatif eğitim verilir.
Türkiye Müslümanları böyle Şeriat hukukçuları yetiştirmezse felah ve necat bulamaz.
Önemli bir husus: İslâm toplumuna sağlam din eğitimi verilecek ve Şeriat düzenine ve hukukuna hazır hale getirilecektir.
İslâm cami ve diğer İslâmî hizmet binalarıyla yükselmez; vasıflı, güçlü, üstün Müslüman elemanlar yetiştirilerek ve bunlardan kadrolar kurularak yükselir.
Şeriat hakimi öyle büyük ve üstün bir ahlâka ve karaktere sahiptir ki, maaşı ve ücreti için kendisine açık çek verilir ve o, ihtiyacından fazlasını almaz.
Şeriat hakimi lüks ve israflı bir hayat sürmez.
Şeriat hakimi parayı, zenginliği, ihtişamı, debdebeyi, gösterişi sevmez.
Ülkenin ve dünyanın bilgeler listesinde Şeriat hakimleri de yer alır.
Şeriat hakimi gerektiğinde kendi suçlu çocuğuna veya kardeşine bile en ağır cezayı vermekte tereddüt etmez.
Şeriat hakimi cemaat, tarikat, parça, hizip, fırka holiganlığı, militanlığı, fanatizmi sergilemez.
Gerçek Şeriat hakimi Ümmetin yüz akı olur.
Yukarıda anlattıklarım olmayacak, muhal ve mümteni işler değil, mümkün işlerdir. Mümkün, yapılabilir hayırlı hizmetleri yapamayan, yapmayan bir toplum cahil ve zavallıdır.
İSLÂM’DAN, imandan, Kur’ândan, müekked Sünnetten, zaruriyat-ı diniyeden, Şeriattan hiç kimse, ne bir şahıs, ne bir kurum ödün verebilir.
Dinden ödün vermek, dini yıkmak demektir.
İman ve İslâm bir bütündür, bütününe iman edilmeli, bütünüyle kabul edilmelidir.
Bu devirde faizsiz ribasız yaşanmaz sözü küfürdür.
Ben Müslüman’ım ama Şeriatı istemiyorum diyen kimse imanlı Müslüman değil, sosyolojik Müslüman’dır.
Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) Sünnetini inkâr eden yahut hafife alan küfre düşer.
Bir Müslüman günah işleyebilir, günahkar bir Müslüman olabilir ama haramı helal kabul ederse küfre düşer.
İslâm’ın sadece ahiretle ilgili hüküm ve bilgilerini kabul eden, dünya ile ilgili hükümlerini kabul etmeyen kişi dinden çıkar.
Din öncelikle bir dünya nizamıdır.
Kur’ânın muhkematını, Sünnetin mütevatirini, sahihini ve muhkematını inkâr eden, bunların bir kısmına tarihseldir, günümüzde geçerli değildir diyen küfre düşer.
Zekatını veren Müslümanlar lüks, israflı bir hayat sürebilir diyen dinden çıkar, çünkü kesin bir haramı helal ve caiz kabul eden dinden çıkar.
İlmi ve icazeti olmadığı halde Kur’ânı kendi heva ve re’yi ile yorumlayanlar küfre düşer.
Diyanet İşleri Başkanlığı Müslüman halka İslâm’ı bir bütün olarak anlatıyor mu?
İslâm ile resmî ideoloji Kemalizmin bağdaşmayacağını açıkça söylüyor mu?
Diyanete tarihselci Fazlurrahmancılar sızmış mıdır?
Diyanet, İslâm Şeriatı’nı savunuyor mu?
Diyanet Sevad-ı Âzam, Cadde-i Kübra ve İslâm’ın doğru yorumu olan Ehl-i Sünnet’i savunuyor mu?
Diyanet “Allah gerçek bir Janustur” diyen zındığı tenkit ediyor mu?
Diyanet bütün cami mihraplarına ehliyetli, icazetli, muttaqi imamlar tayin ediyor mu?
Diyanet, imandan sonra İslâm’ın ikinci temel emri olan beş vakit namaz konusunda bir seferberlik başlatmış mıdır?
Diyanet beş vakit farz namazların cemaatle kılınması konusunda ne yapmıştır?
Diyanet, bütün mü’minlerin tek bir Ümmet olduğu, olması gerektiği gerçeğini Müslümanlara öğretmiş midir ve bu gerçeğin hayata geçirilmesi için ne yapmıştır?
Heybeliada’daki Ortodoks Ruhban Okulunun açılması faaliyetleri sürerken, Diyanet, İslâm Medreseleri’nin açılması için ne gibi çalışmalar yapmaktadır?
Siyaset, medya, iktisat, ticaret ve diğer bütün sosyal ve kültürel kesimlerde korkunç bir kirlenme ve kokuşma görülürken Diyanet bu konuda ne yapmaktadır?
Müslüman toplumun temeli, ana kurumu olan aile yıkılırken, kadınları şiddetten korumak bahanesiyle aile yapısı altüst edilirken Diyanet ne yapıyor?
Kemalist eğitim okullarındaki besmelesiz, Paşa resimli, Şeriatsız, Ümmetsiz, uyduruk ve aldatmaca Din dersi kitapları konusunda Diyanetin görüşü nedir?
İcazetli ulema, fukaha, ziyalı kimseler; Müslüman halkı uyarmak, aydınlatmak, bilgilendirmek konusunda ne gibi etkili hizmetler yapmaktadır?
Din, Şeriat, Kur’ân ahkamı, Sünnet elden giderken biz nelerle uğraşıyoruz?
Namaz kılma nispeti yüzde ona düşmüş, bizim bir kısmımız dedikodularla, çekişmelerle, parça holiganlıklarıyla, cami ve minare hoparlörleriyle meşgul.
Din Allah’ın en büyük emanetidir.
Yarın Mahkeme-i Kübra’da İslâm’ı, Kur’ânı öğretmek, savunmak için ne yaptın sorusu yöneltilirse sorumlular ne cevap verecek? 26.10.2013