* En yıkıcı bid’at ve sapıklık İslâm’da reform yapılmasını istemek, dinde değişim ve yenilik taraftarı olmaktır.

* Bütün İslâmcılık cereyanları bid’attir.

* Müslümanlar, bütün güçleriyle İslâmı doğru ve aslına uygun olarak öğrenmeli, anlamalı, hayata uygulamalıdır.

* Akıl dinin kaynağı değildir ama Müslümanlar, akıllarını geliştirmek ve (yeterli miktarda) yüksek kültürlü olmak zorundadır.

* Ümmet birliğinin, Ümmet hiyerarşisinin, Ümmet teşkilatının, kendisine biat ve itaat edilen râşid ve muktedir Halifenin olmadığı bir ortamda Müslümanların büyük kısmı şaşırmaya mahkumdur.

* İcazetli ulema ve fuqaha yetiştiren gerçek İslâm medreseleri yoksa; Müslümanlar aydınlatılamaz, uyarılamaz, bilgilendirilemez ve Ümmet çöker.

* Müslümanların medreseleri, gayr-i Müslimlerin mekteplerinden üstün olmalıdır.

* Müslümanlar çocuklarını, Kur’âna Sünnete Şeriata İslâm hikmetine göre eğitim veren İslâm mekteplerinde okutup yetiştirmedikçe beklenen yükseliş, kurtuluş ve hürleşme olmaz.

* İslâm mektepleri, kafirlerin mekteplerinden üstün olmalıdır.

* Bu mekteplerde bütün Müslüman öğrenciler, beş vakit namazı okul camiinde cemaatle kılmalıdır.

* İslâm mekteplerinde bilginin ve kültürün yanında, ahlâk ve karakter terbiyesi de verilmelidir.

* Bilgi, ahlâk boyutlarının yanında, üçüncü bir boyut olarak sanat, estetik, güzellik boyutu kazandırılmalıdır.

* İslâm dünyası aktivist cereyanlarla kurtulamaz.

* Kurtuluş sıradan kahramanlarla, sıradan mücahidlerle olmaz, büyük kahraman(lar), büyük mücahid(ler) bulunması gerekir.

* Kötü bir düzen için,

“eskisine göre daha iyi”

diyen bir Müslüman akıllı ve şuurlu değildir.

* Kötü düzen ve sistemlerin haram rantlarını ganimet olarak toplayanlar mücahid değildir, çapulcudur, haşarattır.

* Müslüman halkın paralarını ve mallarını din adına zimmetlerine geçirenler haindir, münafıktır.

* Zamanımız Müslümanlarının hali, Suriye meselesindeki tutumlarından anlaşılır.

* Ümmet birliği ve Hilafet elden gidince Müslümanlar yığın ve sürü haline düşer.

* Tefrika (bölünme, parçalanma, didişme, çekişme) azab getirir, ittihad rahmete ve ilahî yardıma sebep olur.

* Para ve mal kölesi ve delisi olanlar hizmet edemez.

* Nefs-i emmâre kölesi olanlar hizmet edemez.

* Riyaset, ün, alkış peşinde koşanlar hizmet edemez.

* Beş vakit namazı yitiren bînamaz bir İslâm toplumu kurtulamaz.

* Emr-i mâruf ve nehy-i münker farzını terk eden bir İslâm toplumunun üzerine azab iner.

* Elde imkân olmasına rağmen nehy-i münker yapmamak büyük bir günahtır.

* Azgın bir toplumun üzerine azab ve musibet gelince, sadece kötülerin üzerine değil, genel gelir, kurunun yanında yaş da yanar.

* Müslümanlar birbirlerini sevmezler, birbirleriyle çekişip tepişirlerse; güçleri, devletleri, kuvvetleri elden gider.

* Din hükümlerinin bir kısmını kabul etmek, işine gelmeyenleri reddetmek büyük sapıklıktır.

* Haram yemenin yaygın olduğu bir İslâm toplumu çökmeye mahkumdur.

* Faizciler Allah ve Resulüne savaş açmışlardır. Bu savaşı kazanamayacak ve sonunda rezil ve rüsvay olacaklardır.

* Kendisinde Ümmet şuuru (bilinci) olmayan, sadece cemaat ve tarikat asabiyeti olan Müslüman kötü bir Müslümandır.

* ZekatınıKur’âna, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde, verilmesi gereken gerçek şahıslara temlik suretiyle vermeyen kimse büyük günah işlemiş ve isyankâr olur.

* Âhireti unutmak, âhiret için hazırlanmamak, büyük yolculuk için azık toplamamak, ölümü unutmak büyük gaflettir, büyük zarar ve ziyana sebep olur.

* Ehl-i Sünnet ve Cemaat Fırka-ı Nâciyedir.

* Bir insana yapılabilecek en büyük hizmet onu Allah’a, Peygambere (Salat ve selam olsun ona), Kur’âna, İslâma, Şeriata, Tarikat-ı Muhammediyeye, Sirat-ı Müstaqime (Doğru Yola) çağırmaktır. 12 Nisan 2017