Ermeni Meselesinde Sorumluluklarımız
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
Cumartesi
ERMENİ meselesinde, Ermeni tarafı çok iyi çalışıyor. Önce bir örnek vereyim: Bundan yirmi sene kadar önce Beyazıt’ta Enderun kitabevinde, Kahire’de Ermenice basılmış bin sayfalık hacimli bir kitap görmüştüm. Tokat Ermenilerini anlatıyordu bu eser. İçinde fotoğraflar, belgeler bulunuyordu. İşte onlar kendi tezleri, tarihleri, kültürleri, sanatları hakkında uzun ve zahmetli çalışmaların mahsulü binlerce, on binlerce kitap, araştırma makalesi kaleme almışlardır. Dünya üzerindeki toplam Ermeni nüfusu fazla değildir ama içlerinde yeterli sayıda tarihçi, edebiyatçı, fikir adamı, araştırıcı mevcuttur. Bu yüzden onlar Ermeni meselesinin kendilerine ait yüzünü dünyaya çok güçlü bir şekilde aksettirmişlerdir.
Madalyonun arka yüzü Türklere aittir. Biz, Ermeni konusunda en haklı olduğumuz hususlarda bile gerekli araştırmaları, yayınları yapamamışızdır. Birinci dünya savaşında Doğu bölgemizde, Van’da, Osmanlı vatandaşı olan Ermeniler Türkiye’yi nasıl sırtından vurmuşlar, düşman kuvvetleriyle işbirliği yapmışlar, Müslüman çoğunluğu nasıl öldürmüşler, kovmuşlar?.. Bu konuda Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca mükemmel kitaplarımız, broşürlerimiz hâlâ mevcut değildir.
Ermeni meselesinde Türk tezini açıklayacak bu gibi yayınları kim yapacaktır? Elbette ki bu iş öncelikle Türk devletine, Türkiye’deki siyasî iktidara düşer. Bu güne kadar gelen hükümetler, şimdiye kadar bu hizmeti yapmadıkları için tarih, millet, vicdan önünde sorumlu ve suçludur.
Ülkemizde böyle tarihî, ilmî eserler hazırlayacak otoriteler, ekipler yok mudur? Az olmakla birlikte vardır. Ancak onlara imkân temin etmek gerekir.
Diyelim ki, Ermeni meselesi konusunda ilmî çalışmalar yapılacak, çeşitli dillerde kitaplar bastırılacaktır ve bu iş için trilyonlarca liralık bir fon bulunmuştur. Bu gibi işler, hizmetler ciddiyetle, ahâkla, yüksek karakterle, ehliyetle, liyakatle yapılabilir. Bizde namussuz ve şerefsiz çeteler, bir yerde para oldu mu üşüşür ve onu yemek için seferber olur.
Üniversiteler bir ülkenin beyinleri mesâbesindedir. Bugünkü YÖK’lü üniversitelerle Ermeni meselesi mevzuunda çağ seviyesinde, ciddî, ilmî, Türk tezinin doğruluğunu ve üstünlüğünü kabul ettirecek güçlü tedkikler yapılabilir mi? Ben hiç sanmıyorum.
Şu hususu da belirtmem gerekir ki, Türkiye’nin Ermeni meselesi konusundaki resmî tezini bütünüyle kabul etmiyorum. Tarihçi Ahmet Refik beyin “İki Komite İki Kıtal” adlı kitabını yayınlattım (Bedir Yayınevi. Tel: 0212 / 519 36 18), bu eser, Ermeni meselesinin iki yüzünü, hem Türk, hem de Ermeni tarafını bizzat görmüş bir tarihçimizin objektif ve bîtaraf hükümlerini ihtiva etmektedir. Benim tezim, hem Ermenilerin, hem de Türklerin kabahatli olduğudur. Ancak, ondokuzuncu asrın son çeyreğinde ve yirminci asrın başlarında Ermeniler, misyonerlerin ve emperyalistlerin tahriklerine kapılarak yanlış ata oynamışlar ve kumarı kaybetmişlerdir.
Hiçbir devlet, bir ölüm-kalım savaşı içinde bulunurken, kendi vatandaşı olan bir unsurun düşmanlarla işbirliği yapmasını, düşman ordularını kurtarıcı kuvvetler olarak karşılamasını, çoğunluğu teşkil eden Müslümanlara zulm etmesini, katliam yapmasını kabul edemez.
Türkiye dışındaki Ermeniler, şimdiye kadar Türkiye aleyhinde çeşitli dillerde binlerce kitap yazdılar. Bizim hükümetimiz kararnâmeler çıkartarak bu kitapların Türkiye’ye sokulmasını yasakladı. Bu yasaklama, tehlike ve düşman karşısında başını kuma sokan devekuşu siyaseti değil de nedir? Aleyhimizdeki o kitaplar bütün dünyada okundu.
“Biz Atatürkçüyüz, biz ilericiyiz, biz laikiz, biz çağdaşız” diye cart curt etmekle iş bitmiyor. Türkiye’nin hangi üniversitesinde Ermeni Araştırmaları Enstitüsü veya Kürsüsü vardır? Şimdiye kadar Ermeni Araştırmaları sahasında, dünya çapında kaç uzman yetiştirmişizdir? Çeşitli dillerde kaç ciddî kitap çıkartmışızdır? Maalesef ülkemizi uzun bir müddetten beri hakimiyeti altında tutan resmî ideoloji militanları, Yahudi Türkler yahut Sabataycılar, Farmasonlar, ateistler bu gibi hizmet ve faaliyetleri yapmamışlar yahut yapamamışlardır.
Ermeni tasarısı, Amerika Birleşik Devletlerinin başkanı tarafından, ulusal güvenlik mahzuru olduğu için Kongre’de müzakere edilmekten alıkonuldu. Ankara rejimi rahatladı. Biz rahatlayınca ne yaparız? Yan gelip yatarız. Ta ki, karşıtlarımız yeniden ve daha güçlü olarak saldırıncaya kadar. O zaman tekrar feryad ü figana başlarız. Bu, uzun vâdeli bir intihar değil midir?
Akıllı devletler, akıllı milletler, akıllı iktidarlar başlarına gelen musibetlerden ve düşmanlıklardan ibret alır; bunlara karşı çareler ve çözümler arar; siyasetler ve stratejiler uygular.
İslâmî kesim, Ermeni meselesi konusunda ne gibi hizmetler yapıyor? Bu suale kocaman bir hiç cevabını verebiliriz. Halbuki çok şeyler yapılabilir. Konuyla ilgili ilmî araştırma enstitüleri kurulabilir. Mevcut uzmanlardan yararlanılır, yeni uzmanlar yetiştirilir, arşivlere inilir, çeşitli dillerde kitaplar çıkartılır. Milyarlarca dolarla oynayan din baronları niçin bu gibi hizmetleri yapmazlar?
“Sözde soykırım… Böyle bir soykırım olmadı…” gibi kuru laflarla propaganda savaşını kazanmamıza imkân ve ihtimal yoktur. Karşı taraf birtakım iddialar, ithamlar, suçlamalar ileri sürüyor, bunların çürütülmesi gerekir.
Hem sadece savunma ile iş bitmiyor. Emperyalist devletlerin, misyoner okul ve teşkilatlarının Ermenileri nasıl kışkırttığını, Türk devletini ve İslâm hilafetini nasıl yıktırmak istediklerini belgelerle, sahih bilgilerle ortaya koymak gerekir. Türkiye’deki resmî ideoloji taraftarları Robert Kolej’in bu konudaki faaliyetlerini biliyorlar mı? Biliyorlarsa, bunları açıklamaya cesaretleri var mıdır?
Emperyalistler ve misyonerler Müslümanların İmamet-i Kübra müessesesini yıkmak için çalıştılar. Hilafete onlardan daha fazla düşman olan ateist, Farmason, Sabataist, Jön Türk kafalı adamlar Ermenilerle ve Türk düşmanlarıyla işbirliği yapmıştır. Onlardan gerçeklerin açıklanmasını beklemek boş bir hayaldir.
Sultan Abdülhamid, Ermeni meselesinde Türkiye’nin selâmeti ve bütünlüğünün korunması için çalışıyordu. Şimdi ise bazı güçlü Türkler ona, Ermeniler ve emperyalistlerle birlikte “Kızıl Sultan” diye hakaret ediyor. Ermeni komitalarıyla ağız birliği eden bu adamlardan bu ülkeye, bu millete, bu devlete ne hayır gelir? 22 Ekim 2000