Ermeni Yetimlerinin İntikamı
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 21 Aralık 2018
Salı
Bir buçuk asırlık
Bazılarını sayayım:
1. Serasker
nın ve çetesinin Sultan Abdülaziz’i devirip şehid etmesi.
‘ın saltanat ve Hilafet tahtına çıkması. Kısa zamanda
. Devlet buhranlar içindeyken
Feci şekilde yenilmemiz.
2. Sultan Abdülhamid’in,
tahttan indirilip hakaret içinde Selanik’e sürülmesi.
3.
Milyonlarca Balkan Müslümanın perişan olması.
Birinci dünya savaşına girme çılgınlığı, savaşı kaybedişimiz, imparatorluğun can çekişmesi.
4.
5.
6.
Kürt isyanları.
Kan, gözyaşı, sefalet, zulüm, baskı.
7.
yapılan o korkunç ve gülünç hamleler.
8. Millî kimliğimize,
9. Türkiye’nin bir
haline gelmesi.
10.
. Adnan Menderes’in Kriptolar tarafından
. Darbe sonrası zulümler, şenaatler.
11.
ve zulümleri.
12.
ve zulümleri.
13.
14.
düzlenmesi, halkının çil yavrusu gibi dağıtılması.
15.
ve buna benzer korkunç ve iğrenç zulümler.
16.
17.
ve ona bağlı zulümler, rezaletler, baskılar.
18. Türkiyeyi pençesi içine almış
19.
20. Tek ümit olan
21.
22.
ve
23.
medya vasıtasıyla ahlaksızlığın, müstehcenliğin korkunç boyutlara ulaşması.
24.
sosyal ve millî barış ve mutabakatın berhava edilmesi.
25. Halkın,
26.
hale getirilmesi.
27.
10 yaşındaki küçük çocukların bile beyaz zehre alıştırılması.
28.
devletin resmî (TC) antetli vesikalarıyla polis himayesinde fahişelik yaptırılması bundan KDV ve gelir vergisi alınıp bütçeye konulması.
29. Türkiyenin ziraatinin, hayvancılığının, balıkçılığının, el sanatlarının çökertilmesi.
30.
Bu yetmiyormuş gibi
Bu saydıklarım yetmez mi? Bunların her biri büyük birer facia değil midir?
Türkiye bu faciaların yükünü çekebilir mi?
“Sultan Abdülaziz öleli/öldürüleli şu kadar sene geçti, o hadisenin bugün ile ne ilgisi olabilir?” diyenlere şu cevabı veririm:
Evet aradan hayli zaman geçti ama
Siz ah nedir bilir misiniz?
O yetimlerin bir kısmını Kazım Karabekir Paşa koruyup okuttu, yetiştirdi.
Münevver Ayaşlı Dersaadet kitabında
bahs eder.
Yoksa, bir kısmı yakınlarının intikamını almaya yemin mi etmişti?
Sanırım Türkiye bunca âhın, bunca facianın, bunca hıyanetin, bunca korkunç vak’anın yükünü kaldıramayacak.
Zengin olmak, makam mevki sahibi olmak konusunda mı? Kesinlikle değil. Hizmet sahasında harcanmışım…
“Kendini ne sanıyorsun? Sen ne kadar hizmet yapabilirsin ki… Ateş olsan düştüğün yeri yakabilirsin…” Kendimi dev aynasında görmem… Kapasitem ne kadarsa o kadar hizmet edebilirim. Hizmet sahasında, düştüğüm yeri yakmaktan öte bir şey düşünmem.
Ne yapabileceksem, ne kadar mütevâzı olursa olsun onu yapamadığım için üzüntülüyüm.
Küçük hizmetlerim için az veya çok ücret istemediğim, almadığım halde bendenize yeterli hizmet imkânı ve fırsatı verilmedi.
(Hiç tatil yapmadan) günlük yazılar kaleme alıyorum. Necmeddin beyefendiye, bana bu imkânı verdiği için teşekkür borçluyum.
Basın yayın, kültür, sanat, hayırlı ve faydalı işler sahasında birtakım başka hizmetler yapabilirdim.
Çok küçük, çok az çok mütevâzı da olsa keşke böyle fahrî hizmetler yapabilmiş olsaydım, belki biraz mânevî ve uhrevî ecir kazanabilirdim.
Herkesi suçlamak istemem ama islâmî kesimde genellikle sekter zihniyet yaygın.
Hizmet edebilmeniz için öncelikle kan grubunuzun tutması şartı var. (Y) veya (Z) grubu bünyesi içinde hizmet edebilmek için onların rengine boyanmış olmanız gerekir. Renk tutmazsa dışlanırsınız.
Kadirî meşrebli bir Müslüman niçin Nakşî meşreblilerin hizmet teşkilatı içinde yer alamasın? Hepsi Müslüman değil mi?
Ne kadar yanlış ve dar bir şart. Bendeniz,
Şu veya bu cemaat ve tarikat, başındaki zatın Sahib-i Zaman, Büyükler Büyüğü, Hazretü’l-Hazerat, Muhteremlerin en Muhteremi, Gavs ve Kutub olduğuna inanıyor ve kendileriyle birlikte hizmet edecek kimselerden bu inancı paylaşmasını istiyor. Yanlış yanlış yanlış…
Bendeniz bir Müslüman olarak ancak şu değerlere hizmet ederim
Cemaatler, tarikatlar, İslâmî hizip ve fırkalar, gruplar, klikler amaç değil, yukarıda sıraladığım
araçtır.
Yaratanın rızası için yapılan ana ve has İslâmî hizmetler dolayısıyla para ve ücret alınmaz. Hizmet eden kimseye, lüzum ve ihtiyaç varsa geçimine yetecek kadar maaş ve ücret ödenebilir. Bunu da almaması en iyisidir.
Hizmet her hâl ü kârda zenginleşmeye, servet sahibi olmaya, vurguna âlet edilemez.
Bu hususta yakın tarihteki en güzel örnek
Ücretsiz ve maaşsız hizmet etmiştir.
Bizdeki hizmet tablosu şudur:
Genellikle
Şöyle bir hizmet kurumu veya oluşumu yoktur:
Az veya çok hizmet edebilmek için niçin ruhumu satmalı veya kiralamalıymışım…
Şu veya bu zatın
olduğuna iman etmeye mecbur muyum?
Bu devirde yüzlerce gavs ve kutub var.
Bendeniz Millî Gazete’de yazarak bir nebzecik hizmet edebiliyorum. Kendilerine hizmet imkânı ve fırsatı hiç verilmeyen değerler de var. Atılmışlar bir kenara, âtıl bırakılmışlar.
Biraz kin, biraz alay ile
diyenler çıkacaktır. Eyvallah eyvallah!.. 26 Mayıs 2010