Ester Kira

CumartesiOsmanlı devletinde ve Türkiye Cumhuriyetinde Yahudilerin tesiri, bilinenden çok fazla olmuştur. Bu konuda yurt içinde ve dünyada hayli malzeme, döküman, bilgi bulunmaktadır ama bunların yüzde doksan beşi ortaya çıkartılmış, tasnif ve tertip edilmiş, kitaplar ve araştırmalar haline getirilmiş değildir. Sabatay Sevi ile ilgili dört dörtlük bir araştırma yazmış olan Profesör Scolem gibi güçlü araştırıcılarımız olmadığı için bu konuda ciddî ve doyurucu kitaplar yazılamadı.

Osmanlı devlet-i aliyyesinin en parlak devrinde yaşamış ve feci bir şekilde can vermiş Ester Kira adında bir Yahudi kadın vardır. Ondan bizim tarihçilerimiz de bir nebze bahsetmektedir. Ester asıl ismidir, Kira ise hanım, hanımefendi mânâsına geliyor; bugünkü söyleyişle “Sayın Bayan Ester” veya “Madam Ester” demek oluyor.

Ester Kira dört padişah zamanında yaşamıştır. Kanunî Sultan Süleyman, İkinci Selim, Üçüncü Murad, Dördüncü Mehmed. Bohçacılık yaparak küçük ticaretle işe başlamış, zamanla imparatorluğun malî işlerini pençesi altına almıştır. Sultan Üçüncü Murad Han’ın annesi, Valide Nur Banu Sultan Yahudi dönmesi idi. Ester Kira Nur Banu Sultan zamanında Saray-devlet işlerine karışmaya başlamıştır.

Dördüncü Mehmed zamanında devlet maliyesi ile ilgili birtakım sıkıntılar ve şikayetler dolayısı ile İstanbul’da bir isyan patlak vermiş, Ester Kira ve bir oğlu parçalanarak öldürülmüştür. Diğer bir oğlu ise, âsiler üzerine doğru yürürken yüksek sesle Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olmuş ve canını kurtarmıştır.

Ester Kira sadece maliye-para işleri ile uğraşmıyor, diplomatik sahada da işler çeviriyordu. Eminim ki, Avrupa devletlerinin o devre ait arşivlerinde onunla ilgili önemli ve meraklı belgeler ve bilgiler bulunmaktadır. Yeter ki, güçlü ve vasıflı araştırıcılar kolları sıvasınlar ve araştırmaya başlasınlar.

Tek parti zihniyeti ve ideolojik baskılar yüzünden yakın tarihimizde doğru dürüst tarihî araştırma yapılmamıştır. Son seksen yılın en önemli şahsiyeti olan Mustafa Kemal bile hâlâ bir meçhuldür. Öleli altmış dört yıl oldu ve vasiyetnâmesi henüz açıklanmadı. Atatürk’ün vasiyetnâmesi niçin açıklanmıyor?
Açıklamaktan niçin çekiniyor ve korkuyorlar? Niçin bazı gerçekleri gizlemek ihtiyacını duyuyorlar?.. Bu sorulara hangi sorumlular, hangi makamlar cevap verecektir?

Bizde tarihe, lisana, kültüre, sanata, millî kimliğe yapılanlar Hitler Almanya’sında, Stalin Rusya’sında bile aynı şiddette yapılmamıştır. Halide Edib Adıvar, “Türkiye’de Şark,Garp, Amerikan Tesirleri” adlı kitabında bu hükmü veriyor.

Kütüphaneleri, kitapçıları dolaşınız, araştırınız, son Halife Abdülmecid bin Abdülaziz Han hakkında tek ciddi ve büyük kitap bile bulamazsınız. Niçin yazılmamış, niçin yazılmıyor, yazmak isteyenler niçin korkuyor? Yılmaz Öztuna, Musikî Ansiklopedisi’nde Halife Abdülmecid Efendi’nin, on küsur defterlik hatıralarından bahsediyor. Bu hatıralar niçin basılmamıştır? Fransa’da Napolyon hakkında on bine yakın kitap ve araştırma yayınlanmış. Bizde ise son Padişah Sultan Mehmed Vahidüddin Han hakkında, Murat Bardakçı beyin kaleme almış olduğu Şahbaba adlı kitaptan başka doyurucu eser yoktur.

Yakın tarihimizi bilmiyoruz. Yazılması mutlaka gereken hatıraların yüzde doksan dokuzu bile yazılmamıştır. Korkudan yazılmamıştır, ihmalden yazılmamıştır, imkansızlıktan yazılmamıştır.

Elli sene kadar önce kültürlü bir yayıncı, gerçek bir aydın ve iyi bir politikacı olan merhum Tahsin Demiray
“Canlı Tarihler” genel başlığı altında birtakım önemli şahsiyetlerin hatıralarını altı cilt halinde yayınlamıştı. Altı cilt ne kadar az. Bin cilt olmalıydı, hiç olmazsa yüz cilt…

Yakın tarihimizi iyi bilenler, tarihi bizzat yaşamış olanlar aramızdan ayrıldı, başka bir âleme gitti. Bilgilerini, sırlarını, gerçekleri de beraber götürdüler.

Münevver Ayaşlı hanımefendi bir gün Refet Paşa’ya sormuş:

-Paşam hatıralarınızı niçin yazmıyorsunuz?

Paşa acı bir tebessümle şu cevabı vermiş:

-Türk’ün bir millî mücadelesi var, onu da bana yıktırtmayınız…

Yakın tarihimizin en önemli konularından biri Sabataycıların oynadıkları roller, yaptıkları işlerdir. Bunlar yazılmış mıdır? Yazılmamıştır. Şu anda Sabataycılıkla ilgili tedkiklerin A harfinde bile değiliz.

Maziyi ve tarihi bilmeyen milletler hali de bilmezler, istikbale (geleceğe) karşı hazırlıklı olamazlar.

Ucuz ve kolay bir antisemitizm yapmanın hiçbir faydası yoktur. Sövüp saymadan, çatmadan, karalamadan gerçekleri araştırmak, ortaya çıkartmak gerekir.

Atatürk 1935’te Mason localarını niçin kapattırdı? İsmet Paşa (nâm-ı diğer Millî Şef) 1945’te, Atatürk’ün kapattırdığı bu locaları niçin tekrar açtırdı, yasal hale getirdi? Bu konuda bir tane bile ilmî ve seviyeli araştırma kitabı yoktur. İsmet Paşa hakkında “Atatürk’ün en yakın arkadaşı ve ondan sonra onun dâvâsını ve inkılaplarını yürüten büyük ikinci adam” deniliyor. Öyle mi?

1950’den sonra başbakan olan, bu mevkide on sene kaldıktan sonra 27 Mayıs 1960 darbesiyle alaşağı edilen ve İmralı’da feci şekilde öldürülen Adnan beyin iki soyadı vardır. Önceki soyadı Ertekin’dir, Menderes aile ismini daha sonra almıştır. Adnan beyin kökeni nedir? Bunu bilen kaç kişi bulunmaktadır?

Adnan Menderes’in ve Fatin Rüştü Zorlu’nun hanımları meşhur Dönme Dr. Nazım beyin sülalesindendi. Atatürk zamanında Dr. Nazım niçin idam ettirilmiştir?

Bilgi nurdur, bilgisizlik ise karanlık. Bu millet artık yazılı-edebî Türkçeyi bile doğru dürüst bilmiyor. Üçyüz kelimelik günlük konuşma ve iletişim Türkçesiyle ne ilim olur, ne edebiyat, ne tarih, ne de tefekkür. Atatürk’ün meşhur Nutuk kitabının ilk baskısını bugünün Türkiyelilerine veriniz hiç bir şey anlayamayacaklardır. Çünkü Nutuk’un ilk baskısı Osmanlı (İslâm) yazısıyladır ve lisanı zengin ve gelişmiş Türkçedir.

Bugünün sade, arı, canına okunmuş Türkçesi, beni mâzur görün ama bir zekâ özürlüler dilidir.

Onunla konuşabilir, alış-veriş yapabilir, iletişim kurabilirsiniz ama onunla güçlü bir edebiyat, derin tarih, yüksek düşünce, vasıflı kültür yapamazsınız. Olmaz, kendinizi hiç zorlamayın.

Ziya Gökalp mi onun hocasıdır, o mu Ziya beyin hocasıdır, kesin hüküm veremiyorum, şu Tekin Alp takma adlı Moiz Kohen, kitaplarından birine

“Kahrolsun Şeriat!”

başlığı ile kocaman bir fasıl koymuştu.

Şu anda bu Moiz Kohen Tekin Alp’in peşinden giden ve “Kahrolsun Şeriat!” diyenlerin hangileri Sabataycıdır, hangileri Yahudidir, bunu bile bilmiyoruz. Peki zamanımızda bu çağın bir

Ester Kira’

sı var mıdır? Varsa o sayın bayan kimdir?
31 Mart 2002