Dinlerarası Diyalog cereyanı

hak, doğru Tevhid inancına, Kur’ân’a ve Sünnet’e uygun mudur?

Bu konuda da ilmî bir boşluk vardır.

Bu mevzuda Ehl-i Sünnet dünyasının fetva merkezlerinden niçin fetvalar alınıp, bunlar bir kitapçık halinde bastırılıp halka sunulmuyor?

İman, İslâm, Kur’ân, Sünnet, fıkıh, Şeriat hizmetleri için

para harcanabilir ama bunlar kesinlikle para, ücret, maddî menfaat karşılığında yapılmaz. Bu gibi hizmet ve faaliyetleri müellefe-i kulûb yapamaz. Bu hizmetlerde ihlas esas alınmalıdır.

Ehl-i Sünnet Müslümanlarının ileri gelenlerine bir teklifim var:

Ehl-i Sünneti koruma, yayma, öğretme, savunma; bid’atleri red, cerh ve tenkit konusunda:

* Kanunen mümkünse

bir dernek veya bir vakıf

kurulsun,

* Bu kuruluş sadece bir tarikatin, tarikat şubesinin, cemaatin, grubun, kliğin kontrolunda olmasın,

bütün Ehl-i Sünnet’e açık olsun,

* Kesinlikle

ticarete, ücrete, maddî menfaate alet edilmesin,

*

Ehliyetli ulemaya makale, broşür, kitap

yazdırılsın,

*

Arapça’dan tercümeler

yaptırılsın.

*Bunlar için

mâkul telif ve tercüme ücretleri

ödensin,

*Halkı uyandırmak için

Ehl-i Sünnet konusunda milyonlarca broşür, kitap, fetva metni dağıtılsın,

*Bunlar yapılırken

fitne ve fesat çıkmamasına dikkat edilsin,

ihtimam gösterilsin.

Bendeniz böyle bir kuruluşta, hiçbir ücret, maaş ve menfaat istemeksizin çalışabilirim. Başkanlık maşkanlık istediğim sanılmasın, yapabileceğim en küçük ve mütevâzı hizmeti seve seve yaparım.

Tekrar ediyorum:

Bu hizmet ve faaliyetler hizip, fırka, cemaat asabiyetine alet edilmeyecek, bunlardan para kazanılmayacak, Ümmet şuuru ile hareket edilecektir. Peki ücret işi ne olacak?..

Böyle hizmetlerin ücreti yaratıklardan ve kullardan değil Yaratan’dan istenir.

Telefonlarım kapalıdır. Bu konuda görüşmek isteyenler

BEDİR YAYINEVİ, fax: 0212/ 513 06 32’ye yazılı olarak müracaat edebilir.

Kendileri hakkında bilgi vererek…

(İkinci yazı)

Sevindirici gelişmeler

Çok güzel gelişmeler oluyor.

Suriye ile aramızda vize kaldırıldı, artık iki kardeş ülkenin halkı kolaylıkla gidip gelebilecek.

İran ile yakınlaşma oluyor.

Ermenistan konusunda bazı tereddütlerim var, inşaallah o ülke ile


(mevcut sınırları kesin olarak tanımak, kabul etmek şartıyla)

anlaşılır, sınırlar açılır, kolaylıkla gidilip gelinir.

Yunanistan ve Bulgaristan ile münasebetlerimiz iyileştirilmeli;

ticaret, ithalat, ihracat, turizm, kültür alışverişi azamî (en yüksek) seviyesine çıkartılmalıdır.

Başta Mısır olmak üzere bütün İslâm dünyası ile

aramızdaki vizeler
kaldırılmalıdır.

Yahudiler, Kripto Yahudiler, Haçlılar, Siyonistler

böyle yakınlaşmaları istemezlermiş. İstemesinler… Biz Müslümanlar istiyoruz.

İnşaallah ileride hızlı trenler yapılacak

, İstanbul’dan bineceksin, kısa zamanda

Halep, Şam, hattâ Medine, Mekke…

1912’den önce böyle değil miydi?

Üsküplü Osmanlı vatandaşı trene biniyor, İstanbul’a geliyor, oradan tâ Medine’ye, Mekke’ye kadar pasaportsuz seyahat etmiyor muydu?

Avrupalılar birleştiler, Hollanda sınırında yaşayan bir Alman, alış veriş için bitişik ülke marketine gidebiliyor.

Biz Müslümanlar da birleşmeliyiz.

Yakın zamana kadar, aralarında 600 küsur kilometrelik uzun bir sınır olan Türkiye ile Suriye,
sanki Venezuela ile Moğolistan kadar birbirine uzaktı.

Şimdi yakınlaştılar.

Azerbaycan ile de
turistik, kültürel, ticarî
münasebetlerimiz güçlendirilmelidir.

İstanbul ile Romanya arasında

hızlı deniz otobüsleri çalışmalı, gidiş geliş çok kolay ve ucuz olmalıdır.

Kardeş ülkelerin rejimlerine, iç siyasetlerine karışılmamalıdır.

Merhum Özal zamanında Özbekistan’da talihsiz işlere karışıldı ve aramız son derece de gerginleşti.
Bir ara Azerbaycan’da da böyle bir macera planlanmıştı.

Bunlar Türkiye’ye zarar verir.

Unutmayalım:

“Siz nasılsanız öyle idare olunursunuz.”

(Hadîs)

Kardeş ülkelere gezmeye gidecek, ticaret yapacak vatandaşlarımıza yardımcı olmak için birtakım kardeşlik dernekleri kurulmalıdır.

“Türkiye-Suriye kardeşlik derneği”, “Türkiye-Mısır kardeşlik derneği”

gibi. O kardeş ülkelere yabancı turistler gibi gitmek ayıptır.

Akrabalarımıza gider gibi gidip gelmeliyiz.

Oralardaki Müslüman halkın içine girmeli, kaynaşmalıyız.

Gittiğimiz şehirlerdeki ulema ve meşayihi ziyaret edip ellerinden öpmeliyiz.

31/10/200