Kendine, ailene, çoluk çocuğuna bir ev alırken, o evi mal olarak değil yuva olarak görmelisin.

2. Komşularına bakmadan ev alma. Komşuların iyi değilse evin de iyi olmayacaktır.

3. Sana yetecek, mesken ihtiyacını karşılayacak bir evle yetin. Gerekenden daha büyük bir ev israftır, israf ise haramdır. Haram yemek ebedî saadetine zarar verir.

4. Her insan evinden, evinin döşemesinden, mobilyalarından, giysilerinden, yediğinden içtiğinden ve daha birçok şeyden hesaba çekilecektir.

5. Lüks, aşırı tezyinat gurur ve kibre yol açar. Gurur ve kibir, helak edici günahlardandır.

6. Sefer tası gibi üst üste daireler, İslam’ın ev-mesken felsefesine uymaz. Müslümanın evi bağımsız olmalı ve bir bahçesi bulunmalıdır.

7. İslam dini bazı evlere rahmet ve koruyucu meleklerin girmeyeceğini bildiriyor. Melekleri evlerden kaçıran şeyler nelerdir, bunları öğren.

8. Müslüman evinin zeminini en pahalı granitler, en pahalı parke ile döşetmez. Bu konuda orta yolda mütevazı olmakta hayır vardır.

9. Bugünkü lüks, aşırı tüketim, aşırı konfor medeniyeti insanın fıtratına ve İslam’a zıttır.

10. Hadis-i şerif meali: Her sabah bir melek o gün yapılmaya başlanan binalar için, yıkılmak, harap olmak için yapılın… Doğmakta olan her çocuklar için de yine münadi bir melek ölmek üzere doğun der…

11. Lüks, müzeyyen, şatafatlı, ihtişamlı, debdebeli, şaşaalı evleri, yazlıkları, otomobilleri, mobilyalarıyla övünenler akıllı Müslüman değil, beyinsizdir, gafildir.

12. Müslüman’ı akıllı, vasıflı, üstün dereceli yapan onun ilmi, irfanı, ibadeti, hayır ve hasenatı, ahlâk ve fazileti, hikmeti ve insanlara yararlı oluşudur.

13. “Benim evimin granitleri Brezilya granitidir, yerlerdeki parkeler akaju ağacındandır, benim paltom İtalya’da dikilmiştir” gibi övünmeler yapan kimselere acımak ve kızmak gerekir. Onları kim uyaracak?

14. Dinî vazifelerini yerine getirmeyen, ahiret için çalışmayan, çocuklarını dindar yetiştirmeyen bazı kadınların evlerini deliler gibi temizlemeleri, cilalamaları, süsleyip püslemeleri akıl kârı bir iş değildir. Temizliğin de bir hududu vardır.

15. Resulullah Efendimiz: “Evlerinizde (nafile) namaz kılınız ki, kabirlere benzemesinler” buyurmuştur. Farz namazlarını camilerde cemaatle kılmak dışında, evlerde de sünnet ve nafile namaz kılınmalıdır.

16. Bir İslam evinin en büyük süsü, orada Kur’an okunması, faydalı dinî kitaplar mütalaa edilmesi, gıybet gibi lisan afetlerine bulaşmamak şartıyla dinî sohbetler yapılmasıdır.

17. Dindar, iyi Müslüman, iyi insan olarak yetiştirilen çocuklar da evin değerli ziynetleridir.

18. Müslümanın evinde zaman zaman gösterişe kaçmamak şartıyla misafir ağırlanmalı, yemek yedirilmeli, ikramlarda bulunulmalıdır.

19. Resulullah Efendimiz fakirlerin çağırılmadığı ziyafetleri kötülemiştir. Zengin ve orta misafirlerin yanında en az bir fakir de bulundurulmalıdır.

20. Müslüman komşularının meleği olmakla yükümlüdür, kurdu değil.

21. Sekiz katlı apartmanın dördüncü katında oturuyor, pazar günü balkondaki barbeküde ateş yakıp ızgara yaptı, üst katlara duman ve kebap kokuları gitti. Bu komşusuna eziyettir, ahlâk ve terbiye dışı bir harekettir. Müslüman böyle yapmaz.

22. Apartmanın bir dairesinde yalnız yaşayan hayli yaşlı bir hanım var. Kapıda, merdivenlerde görüldükçe selamlaşılıyor. Kadıncağız birkaç haftadır görünmüyor, acaba tatile mi çıktı? Sonra üzücü haber… Kadın, kalp krizinden ölmüş, dört hafta cesedi yerde kalmış, bozulmuş ve dışarıya taşan kokudan anlaşılmış. Yahu böyle komşuluk olur mu? Böyle Müslümanlık olur mu? Böyle insanlık olur mu?

23. Mümkünse evinizde komşularınızı rahatsız etmemek ve izin almak şartıyla kedi besleyiniz, biraz zahmetlidir ama berekete sebep olur.

24. Evlerimizde bakımı kolay (mesela kaktüsler gibi) bitkilerimiz bulunsun. Yeşil bitkiler devamlı zikir halindedir, berekete ve rahmete vesile olur.

25. Her Müslüman evinde, o Müslüman fakirse matbaa baskısı, hali vakti yerindeyse orijinal yazılı ve orijinal tezhipli bir hilye-i şerif levhası bulunmalıdır.

26. Üstü üste dairelerde oturmak esaretine mahkum aileler balkonlarında, pencere kenarlarında (kimseye zarar vermemek ve aşağıya düşmelerini önlemek şartıyla) çiçek, küçük ağaç, nane gibi faydalı bitkiler bulundurmalıdır. Fakirhanemde pencere kenarında üzerinde meyveleri bulunan bir mandalina ağacım var, siz de edinebilirsiniz. Bunlar zikr eder, bu zikir size rahmet, bereket, meymenet getirir. Lakin çiçek bitki bakmanın şartları vardır. Sulamayı unutmayacaksınız. Bakımsızlıktan kururlarsa günaha girersiniz.

(Not: Yukarıda Müslüman bir okur-yazar olarak bazı gerçekleri(mi) yazmış bulunuyorum. Bunlar birilerine ters gelebilir. Tenkit etmek istiyorlarsa, yapacakları şey medenî insanlar gibi edep, terbiye, görgü sınırları içinde gerekçeli cevaplar vermeleridir. Bazı agresif din düşmanları saldırıcı ve hakaretâmiz bir üslup kullanıyor, aaa herife bak, neler de diyor, onun fikirleri Kemalizme karşıdır gibi laflar eblehçe ediyorlar. Niçin sakince, adam gibi, seviyeli bir şekilde tartışmıyorlar?..)

**

(Müslüman anne babalara önemli uyarı: Yavrularınıza İngilizceden önce edebî, yazılı, zengin Türkçeyi öğrettiriniz. Yazılı, zengin, edebî Türkçeyi bilmeden aslı münevver-aydın olunamaz. Türkçeyi iyi bilmeyen kimse zaten doğru dürüst İngilizce öğrenemez. Otel resepsiyon memurluğu veya lokanta garsonluğu İngilizcesi kültür İngilizcesi değildir… Son baharda MEB ve Hayrat Vakfının bedava Osmanlıca kurslarına göndererek çocuklarınıza bin yıllık millî alfabemizle okuma yazma öğrettiriniz. Bu bir tercih değil, vazifedir. Cahillerin ve gafillerin Osmanlıcaya lüzum yoktur, işin başı İngilizcedir propagandalarına aldanmayınız. Yavrularınızı cahil bırakmayınız.) 17.08.2014