Pazar

 

Evrim teorisini çıkartan Darwin, Karl Marx’ın yakın dostudur ve azılı bir Türk düşmanıdır. Teorisi doğru mudur? Safsatadan ibarettir ve çoktan iflas etmiştir. Yine de okullardaki biyoloji derslerinde, ısrarla, inatla gerçekmiş gibi öğretilmektedir. Niçin? Çünkü evrim teorisi dine, inanca, yaratılış itikadına aykırıdır, ateizme ve materyalizme yol açmaktadır. Bu teori, insanlık tarihinin en büyük sahtekarlığıdır. Gerçekle hiçbir ilgisi yoktur, adı üstünde teoridir ve ilmen çoktan bitmiştir.

Çağımızın iki büyük zehrinin biri Marksist-Leninist ideoloji idi. Sovyetler Birliği dağılıncaya kadar on binlerce okumuş kişi bu ideolojiye kapıldı. Onlar ülkemizdeki rejimi değiştirmek, tek parti diktatörlüğüne dayalı komünist bir sistem kurmak istiyordu. Sovyetler Birliği’ndeki, Çin’deki, Doğu Avrupa ülkelerindeki, Kuzey Kore’deki, Çin Hindi’ndeki kızıl rejimlerin ne kadar kötü, ne kadar gayr-i insanî, ne kadar başarısız olduğunu görmezlikten geliyorlar, var güçleriyle bizde de “ilmî sosyalizm” dedikleri o vahşet, dehşet, korku, adaletsizlik, baskı rejimini tesis etmeye çalışıyorlardı. Deniz Gezmiş’ler, Mahir Çayan’lar kötü düzeni yıkmış olsalardı, yerine eskisinden çok daha kötü ve vahşi bir sistem getireceklerdi. Kızıl Pol Pot Kamboçya’da iktidarı alınca, ülke nüfusunun beşte ikisini cellatça öldürtmüştü. Adam vurmaya kurşun bulamadıkları için kazma ve küreklerle başlarını parçalayarak kendi vatandaşlarını katlediyorlardı. Çin’de o mahut ve menhus “Kültür İhtilali” esnasında beyinleri yıkanmış marksist gençlik çıldırmış gibiydi. Nice öğretmen ve profesörü öğrencileri okul binalarının pencerelerinden atarak öldürmüşlerdi. Allah Türkiye’yi, Türk milletini böyle bir felaketten korudu. Sovyetler Birliği çöktü, marksist ideoloji iflas etti, eski komünistler şimdi sahte demokrat, laik, çağdaş, kemalist geçiniyor.

Şimdi imanımızı, kimliğimizi, okumuş kesimi tehdit eden en büyük zehir evrim teorisi denilen yalandır, inkardır. Bu teorinin okullarda halen gerçekmiş gibi okutulması ne büyük bir talihsizliktir.

Evrim teorisinin gerçekle, ilimle, irfanla, bilgelikle hiçbir ilgisi yoktur. Gerçek dışı bir faraziyeden ibarettir. Afrika’da birkaç yüz bin yıl öncesine ait bir çene kemiği bulunur, bir ressam bu kemiğe bakarak dişi bir maymun resmi yapar, ismini de “Lucie” koyarlar, bu hayalî resim insanın cedlerinden biri olur.

İngiltere’de sahtekarın biri bir maymun kemiğini eğeleyip, üzerine yine eğelenmiş domuz dişleri koyup bunu evrim teorisini ispatlayan büyük bir delil ve buluş olarak ortaya atmıştı. Nice yıl sonra sahtekarlık anlaşıldı ama evrim teorisi dinine inananlar bâtıl inançlarından bir milimetre bile geri çekilmediler.

En büyük galaksilerinden en küçük partiküllerine kadar kainatı Allah yoktan yaratmıştır. İnsan da Allah’ın bir yaratığıdır. Kur’an, Sünnet, selim akıl, hikmet (bilgelik) bu konuda ne diyorsa doğru olan odur. Marksist-Leninist felsefe, evrim teorisi, varoluşun ateist ve materyalist izahları yanlıştır, bâtıldır. Okullarda çocuklara, gençliğe ideolojik safsataların, iflas etmiş teorilerin gerçekmiş gibi okutulması büyük bir zulümdür; gerçeğe karşı işlenmiş bir cinayettir.

Resmî ideolojinin evrim teorisini genç nesillere empoze etmeye hakkı yoktur.

Adnan Hoca’nın başına gelenlerde, evrim teorisi ile uğraşmasının, bu konuda hayli eser yayınlatmasının büyük rolü olmuştur. Evrim teorisini çürüten, ilimle ve gerçekle hiçbir ilgisi olmadığını isbat eden, Darwin’in azılı bir Türk düşmanı olduğunu belgelerle ortaya koyan bu yayınlar devam etmelidir.

Üç Tâife

İslamî hizmet ve faaliyet alanında birkaç çeşit insan vardır. Birinciler Kur’an, Sünnet, Şeriat, ahlak, fazilet, eski geçmiş büyüklerin metodları dairesinde çalışan gerçek ulema, meşâyih (şeyhler), aksiyon adamlarıdır. Bunlar din sömürüsü yapmazlar, paraya ve riyasete tapmazlar, nefs-i emmarelerini put haline getirmezler. Bu zevat elleri öpülecek, baş tacı edilecek mübarek kimselerdir. İkinci taife hizmet ve faaliyet için toplanan paraları zimmetine geçirmez ama nefsaniyet ve metod konusunda yanlışa düşer. Kendilerini kainatın mihveri, mehdi, sahib-i zaman sanan bu adamlar hizmet ve faaliyet için milyarlarca dolar toplar ve bunları hikmete ve islamî prensiplere aykırı şekilde harcar, israf ederler, fantezi ve boş işlere yatırım yaparlar. Bu gibi kişilerin tenkit edilmesi, uyarılması gerekir. Üçüncüler, hizmet edeceğiz, dinî faaliyet yapacağız, Müslümanları kurtaracağız diye büyük paralar toplar ve bu paraların bir kısmını zimmetlerine geçirirler. Bunların dini imanı paradır, nefs-i emmareleri de putlarıdır. Böylelerinin dışlanması, islamî hareketin içinden çıkartılması gerekir.

Resulullah efendimiz (Salat ve selam olsun ona) biz Müslümanlar için en büyük bir örnek ve modeldir. Özel hayatımızda ve toplumda, olduğu gibi hizmet ve faaliyet sahasında da onun ilkelerine, ahlakına, metoduna uymamız gerekir. Peygamberin prensiplerini bırakıp da Nemrud, Firavun, Şeddat, Neron ahlakı ve metodlarıyla hizmet olmaz, ancak hezimet olur. İslamî hizmet ve faaliyet paralarını zimmetlerine geçiren, Karun gibi zengin olan, Ağa Han gibi hayat süren kişilerde hayır ve uğur yoktur.

Peygamber, insanların en üstünü, Âdemoğullarının seyyidi olduğu halde asla kibirlenmemiş, gururlanmamış, nefsanî büyüklüğe kapılmamıştır. Bazen yiyecek bulamayan, günlerce aç kalan o yüce Peygamber zekat para ve malının bir zerresini bile kendi ihtiyacı için kullanmamıştır. Resûl-i Kibriya efendimiz vefat ettiklerinde zırhı Medineli bir Yahudide birkaç ölçek buğday (bir rivayete göre arpa) karşılığında rehin bulunuyordu.

Türkiye Müslümanlarının belini büken, onları bugünkü esarete, zillete, sefalete, hezimete mâruz bırakan en büyük zaaf ve bela din sömürüsüdür. Bu sömürüyü yapan bazı din baronlarını tarih lanetle anacaktır. Para, servet, zenginlik, riyaset, şöhret, halkın alkış ve rağbeti, gurur, kibir, nefsaniyet için çalışan adamlardan Ümmet-i Muhammed’e fayda gelmez.

Saf, cahil, ahmak kişiler bizi bu hale ateistler, masonlar, münafıklar getirdi sanıyor. Hayır bizi bu hale din baronları, din sömürücüleri, dini imanı para olan, benliklerine put gibi tapan herifler getirmiştir.

Kur’an, Sünnet, Şeriat yolundan giderek gerçek hizmetler eden, fütuhata nail olan ülemayı, meşayihi, mücahidîni ne kadar seviyorsam, böylelerinin ellerini öpüyor, kendilerine hayır dualar ediyorsam; din sömürücüsü haşarata ve insî şeytanlara da o kadar öfkeleniyor ve lanet ediyorum. 21 Şubat 2000