Ey Sofular Ey dindarlar!
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 25 Kasım 2018
Türkiye’mizde binlerce yeni camiler yapılıyor,
hızla çoğalıyor, siyasî İslamcılar mangalda kül bırakmıyor, bütün okullarda o biçim içi boş din kültürü dersleri okutuluyor,
ama irtidat (dinden dönüş, çıkış), fısk, fücur, nifak, şikak, hayâsızlık, fitne, fesat, ahlaksızlık, azgınlık, müstehcen yayınlar korkunç bir patlama arz ediyor.
Dinin direği olan
Zekat dosdoğru veriliyor mu, bilen yok.
İtikat konusunda dehşet verici bozukluklar, bid’atlar var.
Açıklık saçıklık… Şer’î tesettürün yerini şeytanî süslümanî tesettür aldı.
Riba… Bina… Zina… Büyük günahların açıkça, açıkta, küstahça işlenmesi…
Cuma ezanı okununca ticarete, alış verişe ara verilmemesi, dükkanların işyerlerinin büroların kapanmaması.
Ey Müslümanlığı kimseye bırakmayanlar!…
Gerektiği kadar emr-i mâruf ve nehy-i münker yapıyor musunuz?
Halkı uyarıyor musunuz?… Aydınlatıyor musunuz? Bilgilendiriyor musunuz?
Gaflet içinde ateşe koşan pervaneleri korumaya çalışıyor musunuz?
Emr-i mâruf ve nehy-i münker yaparak kendinizi de ateşten koruyor musunuz?
Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmayan Müslüman bir topluluğun büyük vebál altında kalıp helâk olacağını, azaba çarpılacağını bilmiyor musunuz?
İttihad-ı İslam, Ümmet birliği, her Müslümanın biat ve itaat etmesi gereken İmam-ı Kebir konusunda neler yapıyorsunuz?
Başta islamî, imanî, Kur’anî hizmetler olmak üzere her konudaki emanetleri, işleri, memuriyetleri, mevki ve makamları, başkanlıkları, vazifeleri ehliyetli ve emin olan kimselere verdiğimizden emin miyiz?
Ramazan yaklaşıyor, bu bereket ve manevî fetih ayı için ne gibi hazırlıklar yaptık?
Halkı uyarmak, aydınlatmak, bilgilendirmek için ne gibi planlarımız, projelerimiz var.
İrtidat, nifak, fısk, fücur, azgınlık, fitne fesat yangınlarını söndürmek için yeterli ve etkili teşkilatımız ve tedbirlerimiz var mıdır?
Resulullah Efendimiz hazretleri (Salat ve selam olsun ona) sahih hadisinde “Siz birbirinizi sevmedikçe (olgun) Müslüman olamazsınız” buyurmuş. Biz birbirimizi seviyor muyuz?
Rabbimiz, İlahımız, Hâliqimiz bizim tek bir Ümmet çatısı altında birlik ve beraberlik içinde olmamızı emr etmiş; bizi bölünmeye, birbirimizle çekişmeye karşı uyarmıştır. Biz birlik halinde miyiz?
Resulullah efendimiz “Zamanındaki İmam’a (Halifeye) biat etmeden ölen kimse sanki cahiliyet ölümüyle ölmüş olur” buyurmuştur. Bu konuda bizim durumumuz nedir?
İslam toplumu içindeki bilenler, bilmeyenleri uyarıyor ve aydınlatıyor mu?
Yüzde doksan dokuzu olmasa bile yüzde doksanı Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz. Büyük Ayasofya’da hâlâ niçin namaz kılamıyoruz?
Toplumumuz niçin bu kadar kirli?
Türkiye’miz niçin Danimarka, Yeni Zelanda, İsveç, Norveç kadar temiz ve şeffaf değil.
Bizden daha küçük ve imkansız Güney Kore ilimlerde, fenlerde, sanayide, eğitimde, üniversitelerde harikalar meydana getirirken bizim niçin hâlâ yüzde yüz millî ve yerli bir otomobilimiz yok? Kore’nin Samsung’u var, biz onların ürettiklerini kapış kapış satın alıyoruz ama onlar gibi üretemiyoruz.
Sorular sorular sorular… Yakıcı sorular. Bunlara kim cevap verecek? 03.06.2016