Eyvahlar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Aralık 2018
Karşınızdaki üniversiteli gence
diyorsunuz. Cep telefonunu çıkartıyor ve notunuzu cihaza kaydetmeye çabalıyor… Evyah!..
Şifahî kültürlü…
Lise diplomalı biri size bir mektup yazmış, acizane yerine acizhane yazmış. Evyah eyvah!.. Yalan söyleyen, haram yiyen, yamuk ahlâk ve düşük karakterli biri kendisine bol keseden mücahid unvanını vermiş. Yahu mücahidlik bu kadar düştü mü?
Alaca bulaca, rengarenk,
Üstelik elinde bir dondurma külahı, yalaya yalaya caddede yürüyor. Bir elinde cep telefonu, bir elinde dondurma. Böyle tesettür olur mu?
Bir öğretim görevlisi, Beyazıt’ta Üniversitenin ana kapısının altından geçiyor. Kapının üzerinde
Bizim öğretim üyesi bu Türkçe yazıyı okuyamıyor. Yahu bu ne biçim üniversitedir, bu ne biçim akademisyendir.
Hacı bey lisedeki oğlunun İngilizce öğrenmesi için bir çuval para harcamış ama Osmanlıca öğrenmesi için kılını kıpırdatmıyor. Vah vah… Hafızımız Kur’anın tamamını ezberinden okuyor ama Kur’anın emirlerini yerine getirmiyor, yasaklarından uzak durmuyor.
Büyük şehirde beş bin cami var. Sabah ezanları okunuyor. Camiler açık, ışıl ışıl ama birkaç ihtiyar dışında gelen yok. Halk ve dindar gençliğin büyük kısmı leşler gibi horul horul uyuyor. Böyle İslam şehri olur mu?
Günde tam altı milyon ekmek çöpe atılıp israf ediliyor. Müslümanlar başlarına azap inmesinden korkmuyor mu?
Irz, namus, iffet, hayâ, ahlak, fazilet taraftarları niçin böyle gazeteleri ve yayınları protesto etmiyor.
Kadıköyde
bir duvara büyük bir yazıyla
diye yazmışlar.
İstanbul depremini bekliyor. Bütün uzmanlar deprem olacak diyor. Lakin gereken tedbirler alınmıyor.
Gafletin, umursamazlığın, intiharın böylesi…
Bozuk düzenlerde rüşvet alınır, haram yenir, kara para zengini olunur fetvasını Şeytandan mı almışlar şu rezil herifler? Cuma ezanları okununca Müslümanlar niçin dükkanlarını, işyerlerini kapatmıyor; ticarete, alış verişe ara vermiyor?
da, bizde namaz kılanların yüzde doksanı niçin başı açık namaz kılıyor?
Maddî durumu bozuk
Şu sahte dindarın midesi her gün kilolarca ölü kardeşinin etini yemeyi nasıl kaldırıyor?
Bunca hürriyet varken Müslümanlar niçin birleşip tek bir Ümmet çatısı altında toplanmıyor? Ehl-i İslam niçin ehliyetli ve liyakatli bir İmam’a biat ve itaat etmiyor? İngiltere’de son yıllarda 85 Şeriat mahkemesi açıldı. Bizde niçin yok?
Sapıklar cesur, gözükara ve atılgan da Müslümanlar niçin değil?
Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına ve bilgeliğe aykırı; bunca fitne fesat, nifak şikak, fısk fücur, günah isyan içinde şu adamlar nasıl oluyor da
diyebiliyor?
Öfff… Öfff… Öfff… Gazetelerde internette hiç iç açıcı haber yok… Fitne fesat… Fısk fücur… Nifak şikak…
Gezi parkında, şurada burada polisle çatışmalar ara ara devam ediyor.
Trafik kazaları, cinayetler…
Gazetelerde iğrenç, rezil, utanmazca müstehcen resimler… Fuhşiyat, fuhşiyat, fuhşiyat…
Bazı politikacılar bayram topu gibi gürültülü atışlara devam ediyor. Uyuşturucu satışları berdevam. Dev binalar yükseliyor, onlara paralel zina, zina, zina. Binaların ve zinaların yanında ribalar… Dinsizler ve densizler bir alem; İslamcılar ve Süslümanlar bir alem. Ramazan bitti ya, namazların pabucu da dama atıldı. Sabah namazlarında camiler boş… İstanbul trafiği çekilmez bir bela haline geldi. Deniz dibi tüneli açılınca ferahlama olacakmış. İnanan inansın, ben inanmam…
Birincisi: İstanbul’dan hareket edip Marmara’nın öbür sahiline giden bir deniz otobüsü denizin ortasında istop etmiş, yarım saat beklemiş. Sebep mi?
Yarım saat beklemiş. Yolcular fotoğraf çekmişler, kaptanı tebrik etmişler.
Bu merhametli ve medeni kaptan
beyi ve yarım saat gecikmeyi hoş karşılayan yolcuları tebrik ediyorum…
İşte bin türlü kötülük cinayet, rezalet, ahlaksızlık, vahşet, azgınlık, dinsizlik, densizlik, rezillik ve rüsvaylık içinde beni bir nebze de olsa mutlu eden, huzurlu kılan hızlı deniz otobüsü ve leylekler hadisesini sizlere kısaca arz ettim.
Buna benzer bir hadise de
isimli otelde cereyan etmiş. Başıboş vahşi köpeklerden kaçan bir geyik yavrusuyla bir karaca otelin bahçesine girmişler, otel çalışanları onlara biberonla süt vermiş, her gün sütlerini içip ormana geri gidiyorlarmış. İnşallah vahşi avcılar onları kurşunlamaz.
Acımasızlık her gün biraz daha yaygın hale geliyor. Cinayetler, adam öldürmeler çoğalıyor.
Akıl almaz işler oluyor… Kolluk kuvvetlerine ait bir mekânda kumar oynatılıyormuş… Fesubhanallah!
Suriye göçmenleri parklarda yatıyormuş, yağmurlar başlayınca ne olacak? Burnumuzun ucunda savaş tamtamları çalıyor.
Gidip görmedim ama
Ne güzel.
Türkiye’de sofu Müslümanların yaşadığı bir bölgede böyle bir yasak olsa
yeri göğü birbirine katar.
Birkaç günlüğüne bağ evime gideyim diyorum. Orada televizyon yok, zaten İstanbul’daki evimde de yok, telefon çekmiyor, birkaç gün temiz havada, kötü haber ve dedikodulardan uzakta dinlenirim İnşaallah. 18.09.2013