Pazartesi

Namaz Kur’an Tercümesiyle Kılınamaz!

(1) Bütün İslâm Dünyası Arapça konuşmuyor ama bütün İslâm ülkelerinde Ezan Arapça okunuyor, namazda Arapça Kur’an tilavet ediliyor.

(2) Ezan-ı Muhammedi yani gerçek Ezan Arapça’dır. Kesinlikle değiştirilemez ve herhangi bir başka dille okunamaz.

(3) İlahî kitap Kur’an-ı Kerim Arapça’dır. Tercümeleri ve mealleri onun yerini tutamaz. Namaz, mutlaka ilahî nazm ile yani Arapça Kur’anla kılınacaktır. Herhangi bir tercüme ile kılınan namaz namaz olmaz.

(4) Dinsiz, sosyolojik bir Müslüman veya dindar bir Müslüman Ezan’ın ve namazda Kur’anın başka bir dil ile okunmasını isterse, bu isteği dine aykırı ve geçersiz olur.

(5) Bütün gerçek Müslümanlar Ezanın ve Kur’an’ın Arapça okunmasından memnun ve razıdırlar. Bunun dışında herhangi bir istekleri yoktur.

(6) İslâm dini ilahî din olduğu için onda reform ve değişiklik yapılamaz.

(7) Dinin muhkem yani üzerinde ittifak edilmiş (müttefakun aleyh) hükümleri tartışılamaz.

(8) Avdetilerin Türkçe Ezan ve Kur’an istekleri nafiledir.

(9) Bir referandum yapılsa, farz-ı muhal (olmaz ya) vatandaşlar Türkçe Ezan ve Kur’an isteseler bile bu halkoylaması geçerli olmaz.

(10) Kaldı ki, bugün ülkemizdeki dindar Müslümanların, yani Ezan’a icabet eden ve namaz kılan mü’minlerin 100’de 100’ü Arapça Ezan ve Kur’an taraftarıdır.

(11) Türkçe Ezan ve Kur’an taraftarı bir iki ilahiyatçı kesinlikle din alimi değildir. Onlar yerli oryantalistlerdir. Düşünce ve görüşleri İslâm’ı ve Müslümanları bağlamaz.

(12) Laik devlet Hıristiyanların, Yahudilerin ve başka dinlerin ibadet dillerine karışmadığı gibi Müslümanlarınkine de karışamaz.

(13) Türkçe Ezan ve Kur’an, tartışmalarının ülkenin ilerlemesi veya gerilemesi ile bir ilgisi yoktur. Bunlar fuzulî münakaşalardır.

(14) Enkazından 40 devlet çıkan, üç kıt’ada nice ülkeler feth etmiş olan, büyük ve örnek bir cihan imparatorluğu, bir pax kurmuş olan Osmanlı devletinde Ezan ve Kur’an hep Arapça okunmuştur.

(15) Ezanın ve Kur’an’ın Türkçe okunmasını istemek din ve vicdan hürriyetine aykırıdır.

(16) Bu konuda hiçbir güç Müslümanlara baskı yapamaz, onları tehdit edemez, korkutamaz. Yaparsa suç işlemiş olur.

(17) Ezan ve Kur’an’ın Türkçe okunamayacağı gerçek din alimleri tarafından incelenip karara bağlanmıştır.

(18) Öğrenmek, bilgilenmek maksadıyla Kur’an-ı Kerim’in muteber, güvenilir, sahih tercümeleri, mealleri, tefsirleri (yorumları) okunabilir ve zaten okunmaktadır.

(19) 1950’de Demokrat Parti iktidara geçince, Ezan’ın Türkçe okunmasını şart kılan, Arapça okunmasını yasaklayan kanunu kaldırınca bütün ülkedeki camilerde Ezan Arapça okunmaya başlanmıştır. İlle de Arapça okunacak diye bir mecburiyet getirilmediği halde…

(20) Hiçbir gazetecinin, üniversite profesörünün, bürokratın, düşünürün (veya düşünmezin), hiçbir reformcu ilahiyatçının Ezan’ın ve Kur’an’ın Türkçe okunması konusunda kendi kafasından konuşmaya hakkı yoktur. Bu konuda ancak gerçek din alimleri hüküm verebilir. Onlar da “okunmaz” demişlerdir. Bu konuda icma vardır.

(21) Biz Müslümanlar, ülkemizdeki Sabataycıların İbranice veya Ladino diliyle ibadet etmelerine, ayin yapmalarına nasıl karışmıyorsak, onların da bizim dinimize, Ezan ve Kur’ânımıza karışmaya hakları yoktur.

(22) Temcit pilavı gibi Türkçe Ezan ve Kur’an tartışmasını gündeme getirmek bu ülkenin sosyal barışına, toplumsal uzlaşmasına dinamit koymak demektir.

(23) İslâm dini insan boyutlarına, dünyanın yapısına, yaratılışa, fıtrata en uygun din ve medeniyettir. Ezan bu dinin ve medeniyetin şiarıdır, bayrağıdır, evrenseldir. Asla değiştirilemez.

(24) Kendi millî kültürlerine, kendi kimliklerine, kendi geleneklerine ters düşmeyen, bu konuda kopukluğa ve arızaya yol açmayan Japonya, Güney Kore, Tayvan, Singapur gibi Asya ülkeleri çok ilerlediler, zenginleştiler, dünyaya parmak ısırtacak başarılara imza attılar. Dünyanın en zor yazı sistemine sahip Çin, akıllara durgunluk verecek şekilde ilerliyor. Yazık ki, Türkiye’de birtakım fosilleşmiş beyinler, saatleri 1930’larda durmuş dogmacılar hâlâ Türkçe Ezan ve Türkçe Kur’an tartışmalarından ve baskılarından medet umuyorlar. Onlara soruyoruz: Türkiye’yi bugünkü acınacak hale siz getirmediniz mi? Ülkemiz, beğenmediğiniz Malezya seviyesinde bile değil.

Yeter!.. Artık bu safsatalar bu demagojiler, bu yersiz ve verimsiz tartışmalar son bulsun. Türkiye’nin temellerini çökerttiler, hâlâ Türkçe Ezan diye diretip duruyorlar.

Müslüman, Evrim Teorisine İnanmaz!

Yakın çağın iki büyük sapıklığından biri siyaset ve iktisatta Marksizm, biyolojide Darvinizm veya Evrim Teorisidir. Sovyetler Birliği’nde Marksizm tecrübe edildi ve ne olduğu görüldü. Halen birkaç ülkede uygulanıyor. Mesela Kuzey Kore’de!..

Evrim teorisi, ilim bakımından iflas etmiş bir teoridir. Onu bilimsel bir gerçek gibi göstermek en büyük sahtekarlıktır.

Bir Müslüman, Evrim teorisine inandığı takdirde İslâm dininden çıkmış olur. Yaratan bir Allah yok, yaratılış yok. Canlılar tesadüfen maddeden türemişler, evrimle bugünkü hale gelmişler… Bunlar Yüce İslâm dininin öğretilerine taban tabana zıttır.

Evrimciler diretiyorlar. Diretsinler. Teorilerinin hiçbir, tekrar ediyorum hiçbir gerçek tarafı yoktur.

Darvinizm iflas edeli uzun yıllar geçti. Yerine Neo-Darvinizmi çıkardılar. Onun da bilimsel bir tarafı yoktur.

Bundan iki bin yıl önceki Batlamyos kozmografyası neyse, bugün Evrim teorisi onun gibi bir şeydir.

Anneler babalar, sizlere hitap ediyorum: Çocuklarınıza okullarda bu saçma ve yanlış teorinin gerçekmiş gibi okutulmasına, gösterilmesine tepki gösteriniz. Çocuklarınızın imanını koruyunuz.

Evrim teorisinin doğru olduğunu mu iddia ediyorlar? Cesaretleri varsa bu konuda bilimsel ve bitaraf bir açık oturuma katılsınlar.

Evrimciler dogmatik kafalı kimselerdir. Evrim bir dogmadır.

İnsanlara, hele çocuklara Evrim teorisini doğruymuş gibi empoze etmek insan haklarına aykırıdır.

Okullardaki biyoloji derslerinde Evrim teorisi anlatılabilir, lakin bunun bilimsel olmadığı, isbat edilemediği, sadece bir faraziye/teori olduğu da beyan edilmek şartıyla.

Vaktiyle Sovyetler Birliği’ndeki bilginlerin tamamı Marksizm’in doğru ve gerçek olduğunu iddia ediyordu. Böyle olmadığı anlaşıldı. Zamanımızda bütün biyoloji alimleri Evrime inanmıyor. Bir kısmının inanmış olması o teorinin doğru olduğunu isbat etmez.

Evet, cesaretleri varsa, güçleri yetiyorsa ilmî ve bitaraf bir açık oturumda Evrim teorisinin doğru olduğunu isbata çalışsınlar.

Evrim teorisi ateizm demektir. Müslümanlara zorla kabul ettirilmeye çalışılması bir zulümdür. 09 Ekim 2007