“Ezan Türkçe Okunsun, Kur’ân Türkçe Okunsun…” Sana ne!
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 03 Ocak 2019
Cumartesi
Bazı ateistlerin ve gayr-i müslimlerin İslâm konusunda ahkâm kesmeleri ve Müslümanlara baskı yapmaları ne kadar garip bir tutumdur. Adamlar Allah’a inanmıyorlar, yahut başka bir dine mensuplar ve kalkıyorlar, “
diyorlar.
Bunlar ne kadar kafası karışık insanlardır. Düşüncelerini, görüşlerini söyleyebilirler, temennilerini ortaya koyabilirler ama, baskı yapmaya ne hakları var?
Bir vatandaş,
diyemez mi? Demokrasi var, söz hürriyeti var, elbette diyebilir ama bunun da şartları var. Böyle bir teklif yapanın önce Müslüman olması gerekir. Namaz kılan bir kimse olması gerekir. Ümmete mensupsa, cemaate mensupsa konuşabilir, re’yini ve fikrini söyleyebilir ancak.
Müslüman değil, musalli değil, dindar değil ve dine karışıp duruyor. Olur mu böyle şey! Namaz kılan dindar bir Müslüman hiç Ezan Türkçe okunsun der mi? Camilerde namazda imamlar Arapça asıl Kur’ân’ı okumasınlar, Türkçe tercümesini (hangi tercüme?) okusunlar der mi? Demez… Böyle bir şey şimdiye kadar görülmemiştir.
Ezan bütün Müslümanların bir tür bayrağıdır. Sadece Türkiye Müslümanlarının değil… Binaenaleyh Peygamberin uygun gördüğü ve öğrettiği şekilde okunagelecektir. Tercümeler Kur’ân’ın kendisi değildir. Adı üstünde “Kur’ân Tercümesi…” Binaenaleyh onlar ilahî kelâm olan Arapça Kur’ân’ın yerini tutamaz.
Azınlıkta olan dinsizler veya başka dinden olanlar “Öyle ama biz Ezandan rahatsız oluyoruz” diyebilirler. Onlar rahatsız ve tedirgin oluyor diye Ezan okunmayacak değildir.
Bir ülkede Müslümanlar çoğunluktaysa, o ülke Müslüman bir ülkeyse ve orada din ve ibadet hürriyeti varsa ezan da okunacaktır, namaz da kılınacaktır.
Bundan birkaç sene önce Bulgaristan’da Filibe şehrine gitmiştim. Öğle vakti bir camiye girdim, baktım, ezan caminin içinde okunuyordu. Orada minareden hoparlörle ezan okunmuyormuş. Özbekistan Müslüman bir ülkedir, orada da yüksek sesle ezan okunmuyor. Lakin burası Türkiye’dir. Ezan da okunur, namaz da kılınır.
Biz, birilerinin içkili mekânlarına, fuhşiyatına, uygunsuz hallerine nasıl tahammül ediyorsak onlar da bizim ezanımıza, namazımıza, kadınlarımızın başörtülerine tahammül etmeye mecburdurlar.
Bu memlekette yakın tarihte uzun yıllar boyunca Ezan-ı Muhammedî okunması yasaklandı da ne oldu? 1950’de Demokrat Parti iktidar olunca
kaldırıldı ve
Bir tek camide bile Türkçe ezan okunmadı.
Dinsiz İngilizce şarkı okuyabiliyor da Müslüman niçin Arapça Ezan okumayacakmış?
Ermeni vatandaşımız gazeteci Hrant Dink öldürülünce herkes üzüldü. Lakin bazıları da bu menfur cinayeti vesile kılarak,
Ne kadar yanlış bir şey. Tâziyette (başsağlığında) bulunabiliriz, üzüntülerimizi beyan edebiliriz ama bir gayr-i müslim için Yâsin ve Mevlit okutamayız. Böyle şeyler ciddiyetsizliktir, aşırılıktır, dengesizlik ve ölçüsüzlüktür.
İslâm dini bu memleketin en büyük realitesi ve olgusudur. Anlamaya çalışsınlar, eyvallah. Lakin hariçten gazel okumasınlar, müdahale etmesinler, baskı yapmasınlar. Biz Müslümanlar Musevî vatandaşlarımıza baskı yapıp “Sinagoglarda İbranîce dua etmeyin, Türkçe edin” diyor muyuz? Sabataycılara “Ladino lisanıyla duaları bırakın, Türkçe okuyun” baskısı yapıyor muyuz? Yapmıyoruz. Onlar da bize karışmasınlar.
Ezan Türkçe okunsun, namaz Türkçe Kur’ân tercümesiyle kılınsın… Sana ne!
Şu
bağlı olanları anlamakta güçlük çekiyorum. Adamlar ve kadınlar, Evrim teorisi denilen iflâs etmiş saçma teoriyi, safsatayı, hurafeyi iki kere iki dört eder gibi bir gerçek sanıyorlar ve gösteriyorlar.
Evrimcilerin hâkim olduğu bir gazetede okudum. Liselerde yapılan bir ankete göre gençliğin yüzde 75’i evrime inanmıyormuş, yaradılış inancına bağlıymış. Evrimci yazar saçlarını yolarcasına hayıflanıyor, üzülüyor, kahr oluyordu.
Buna niçin bu kadar şaşıyorlar? Bu memleketin büyük çoğunluğu Müslüman değil midir? Bütün okullarda din dersi okutulmamakta mıdır? Din ne diyor: Başta insanlar olmak üzere varolan her şey Ulu bir Yaratıcı tarafından yaratılmıştır. Müslüman bir toplumda gençlik elbette yaradılış inancına bağlı olacak, küfür ve inkâr üzerine kurulu materyalist ve saçma evrim teorisini doğru olarak kabul etmeyecektir.
Evrimciler, kendilerine o kadar güveniyorlarsa buyursunlar, ciddî açık oturumlarda konuyu enine boyuna tartışsınlar. Tartışsınlar diyorum. Şarlatanlık, demagoji, resmî ideloji baskısı yapılmayacak.
Evrim teorisi aleyhinde ciddî, ilmî, inandırıcı yayınlar yapanları tebrik ediyorum. Evrim teorisi çağımızın en büyük hurafesidir, safsatasıdır, ilim ve mantık dışı düzmece nazariyesidir. 18 Şubat 2007