Ehl-i tevhid ve ehl-i kıble olan, Kur’ân’ı Kitabullah kabul eden, Resûlullah Efendimizi seyyid ve kaid bilen bütün mü’minler kardeştir. Mü’minlerin kardeş olduğunu inkâr eden kâfir olur.

Mü’minler arasındaki kardeşliği kabul etmeyenler, bu kardeşliği pekiştirecek yerde tahribe çalışanlar haindir. Mü’minlerin Allah katındaki üstünlüğü taqva iledir. Bu ölçüyü inkâr edenler kâfir ve haindir.

Bütün mü’minler tek bir Ümmettir.

İslâmda Ümmet yoktur diyenler katmerli cahildir.

Meşreb ayrılıkları yüzünden salih din kardeşine düşmanlık etmek nifaktır. Parçayı bütünle özdeşleştirmek, bütünü inkâr etmek, parçayı bütünden daha büyük görmek cinnet derecesinde bir cahillik ve akıl sapıklığıdır.

Kâfirleri dost ve velî edinmek, onlarla işbirliği yapmak dalalettir, hıyanettir.

İçinde kadınlarla erkeklerin karışık oturduğu, sahnesinde genç kızların çalgılar eşliğinde neşideler terennüm ettiği, erkeklerin namahrem kızları seyr ettiği, seslerini duyduğu toplantıları medh etmek, fısk ve fücuru medh etmek olur.

Böyle toplantıları Resûlullah beğenmez, onun ruhaniyeti oralarda bulunmaz.

Bir geminin kaptanı, o mevkide takdir-i ilahî ile bulunmaktadır.

Zaruret bulunmadıkça ona karşı başkaldırılmaz.

Zaruriyat-i diniyeden birini veya birkaçını inkâr edenler dinin tamamını inkâr etmiş gibi olur.

Dünya mülkleri, makam ve mevkileri, riyasetler, taht ve taçlar emanettir. Üzerinde yolculuk ettiğimiz geminin güvenliğini tehlikeye atmak maddî ve manevî suçtur.

Mü’minler birbirlerine şefkatli, merhametlidir. Mü’minlere katı, acımasız, amansız, yavuz muamele edenler günahkârdır. Nebi ve Resûllerden başkası için günahsızdır, mâsumdur, ismet sıfatı ile muttasıftır diyenler bid’atçi ve sapıktır.

Zekatları Kur’ân’a, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı şekilde toplayıp sarf edenler zalim fasık ve facirdir.

Zekattan mahrum ettikleri Müslüman fakirlerin, miskinlerin, mültecilerin, yetimlerin, dulların, biçare ve bikeslerin vebáli ve âhı onların üzerinedir.

Resûlullah Efendimiz meddahların=öğücülerin yüzlerine toprak saçınız buyurmuştur. Meddahlar günahkârdır.

Ruhbanları erbab haline getirip putlaştıranlar, şirke kadar gidecek büyük bir günaha batmış olurlar.

İçki necistir, Müslüman zaruret olmadıkça içkili mekanlarda iftar etmez.

İslâmı, Kur’ân’ı, Tevhidi, Risalet-i Muhammediyeyi inkâr edenlerle birlikte iftar edilmez. Din konusunda aşırılık, gulüvv sergileyenler hatâlıdır. Kardeşlik… Birlik… Ümmet… Barış… Islah… Mürüvvet… Adalet… İnsaf…

•(İkinci yazı) Vecizeler

*Gerçekten büyük adamlara hakaret edenler rüzgara tükürmüş gibi olur.

*Suratlar yalancı olabilir ama gözler yalan söyleyemez.

*Kini olanın dini yoktur. *Paraya tapan gizli müşriktir.

*Öfkelenme, öfkeyle kalkan zararla oturur. *Zalim olmaktansa mazlum olmak yeğdir.

*

Namuslu kadınlar gibi giyinen kötü kadına şaşılmaz da, namuslu olduğu halde fahişeler gibi giyinen kadına şaşılır.

*Adamın biri öldüğünde ayaklarında çorap olduğu halde gömülmeyi vasiyet etmiş. Cenaze imamı kabul etmemiş, çorapsız gömülmüş. Âhirete bir çift çorap götürememiş.

*Cahil herif gramer bilmiyor. Gelmek fiilinin şimdiki zamanını ben geliyorum… Sen geliyorum… O geliyorum… Biz geliyorum… Siz geliyorum… Onlar geliyor diye tasrif ediyor.

*Bazı beddualar bumerang gibidir, nâhak yere yapılırsa döner dolaşır edenin başına çarpar.

*Vasıflı adam küçük evine girmiş, kapıyı arkasından kapatmış, ev kocaman bir cumhuriyet olmuş.

*Şu marka meftunu herif, lüks elbisesinin astarındaki markayı söktürüp niçin yakasına diktirtmiyor? *Dam kenarında cambaz gibi dolaşan uyurgezeri ansızın uyarayım deme sakın, düşüp parçalanır.

*Üç kanaatkâr derviş ekmek, peynir, zeytin, domates ve tahin helvası yiyerek mükemmelen doymuş. Üç müsrif, kuzu dolması ve bir sürü çerez, salata, börek, tatlı yemiş doymamış.

*Ömrü boyunca lira dolar euro altın borsa işleriyle uğraşmış. Sonra yaşlanmış, ölüm döşeğine düşmüş. Son sözü bugün dolar kaç lira olmuş ve can vermiş.

*Mânevî derecesi yüksek Müslümana düşmanlık ve hakaret eden, şayet Müslüman ise alçak Müslümandır. 05.01.2014