Faydalı Dinî Bilgiler – 2
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Cumartesi
(17) Amentü konusunda Ehl-i Kitab ile biz Müslümanlar arasında ittifak (birlik) mi vardır, yoksa büyük ihtilâflar (anlaşmazlıklar) mı vardır?
– Kesinlikle ittifak yoktur. Büyük ve derin ihtilâflar vardır. Bunlardan birkaçını sayalım: Ehl-i Kitap, Hazret-i Muhammed’in peygamberliğini kabul etmez. Ehl-i Kitap, Kur’ân’ın ilâhî hak kitap olduğunu kabul etmez. Ehl-i Kitap, İslâm’ın hak din olduğunu kabul etmez. Yahudiler “Üzeyir Allah’ın oğludur”, Hıristiyanlar “İsa Allah’ın oğludur ve tanrıdır” diyerek vahdaniyet inancından ayrılırlar. Bunlar büyük, derin ayrılıklar ve anlaşmazlıklardır. Ayrıca onlarla peygamberler, ilâhî kitaplar konusunda da ihtilâfımız vardır.
(18) Hazret-i Muhammed’in peygamberliği ve tebligatı kendisine ulaştıktan sonra bunu inkâr eden, Peygambere “yalancı” diyen, ilâhî ve kutsal Kitab’a “düzmece” diyen, hak din İslâm’a “uydurma” diyen kimseler Cennet’e girebilirler mi?
– Onlar iman etmemişler ve küfrü seçmişlerdir. Binaenaleyh onlar ehl-i necat (kurtuluş ehli) değildir, cennete giremeyeceklerdir.
(19) İmanı olan kimse cehennemde ebedî olarak kalır mı?
– Ömrü ölümüne imanla bitişen kişi, dünyadaki günahları ve isyanları sebebiyle bir müddet cehennemde kalsa bile, sonunda oradan çıkartılıp cennete konulacaktır. Yüce Allah dilerse affeder, doğrudan doğruya cennete koyar, dilerse cezasını çektikten sonra… Her hâl-ü kârda mü’min ebedî olarak cehennemde yanmaz.
(20) İnsan niçin yaratılmıştır?
– Bu sorunun cevabı Kur’ân-ı Azimüşşan’da şöyle verilmektedir: “(Yüce Allah buyuruyor:) Ben insanları ve cinleri, ancak Bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım.”
(21) Kulluk ne demektir?
-Hazret-i Muhammed’i rehber, önder, kılavuz, kurtarıcı kabul ederek, O’nun Allah katından getirmiş olduğu dinin emirlerini, yasaklarını, tavsiyeleri yerine getirmek, böylece Allah’ın rızasını kazanmak, iyi insan olmaktır.
(22) İslâm’ın temel direkleri kaçtır, nelerdir?
-Beştir: Kelime-i Şehadet. Beş vakit namaz. Ramazan ayında oruç tutmak. Malının-servetinin kırkta birini zekat olarak, zekat alabilecek kimselere dağıtmak. Gücü yetiyorsa ömründe bir kere haccetmek.
(23) İslâm’ın bundan başka temelleri de var mıdır?
-Vardır. Bazılarını sayalım: H Peygamberi önder ve rehber olarak kabul etmek ve O’nu sevmek, O’na uymak. H Emr bi’l-mâruf ve nehy ‘ani’l-münker yapmak (İyiliği emr etmek, kötülüğü yasaklamak, engellemek). H Nefsiyle ve din düşmanlarıyla cihad etmek. HZarurî, faydalı, kıymetli ilim öğrenmek. H Ahlâkını güzelleştirmek yani iyi huylarla bezenmek, kötü huylardan arınmak.
(24) Allah ile yapılan ahd ü misak ve Peygamberle biatleşme ne demektir?
-Allah insanların ruhlarını cesetlerine koymadan önce ezelde onlara “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sormuştur, onlar da “Sen elbette bizim Rabbimizsin” cevabını vermişlerdir. Ahd ü misak işte budur. Peygamberle biatleşme ise, Kelime-i Tevhid’in ikinci kısmında “Muhammed Resulullah” demekle, kişi “Ben Hazret-i Muhammed’in Allah’ın kulu ve Elçisi olduğunu kabul ettim ve O’na itaat ettim, O’na bağlandım…” demiş olmaktadır.
(25) Her Müslümanın mutlaka bilmesi gereken ilim hangisidir?
-Öncelikle ilmihal bilgisidir. Yani inanç, temizlik, ibadetler, ahlâk ile ilgili temel din bilgileridir. Herkes dünyevî tahsiline, okumuşluk derecesine göre kısa, orta, mufassal (ayrıntılı) olarak ilmihalini öğrenmelidir.
(26) İlmihalimizi hangi kitaplardan, hangi alimlerden öğrenmeliyiz?
-İcazetli, muteber, güvenilir, ilmiyle ‘âmil, ahlâklı ve faziletli din âlimlerinden ve onların yazdıkları kitaplardan.
(27) İslâm dininde reform, değişiklik, yenilik yapılabilir mi?
-Kesinlikle yapılamaz. Bizim dinimiz kutsal metinleri ve kitapları kaybolmuş, tahrife uğramış, bozulmuş bir din değildir ki, onda reform, yenilik ve değişiklik yapılabilsin. Kur’ân’ın muhkem ayetleriyle bildirilen emir ve yasaklarda, peygamberin mütevâtir ve sahih hadîsleriyle bize ulaşan hüküm ve şartlarda, ondört yüzyıldan beri icmâ-i ümmetle sâbit olan din öğretilerinde en ufak bir değişiklik bile yapılamaz.
(28) Dinde reform şarttır diyenler var…
-Büyük yanılgı içindedirler. Yüce ve kutsal dinimizin reforma ihtiyacı yoktur. Buna Müslümanların ihtiyacı vardır. Nasıl mı? Kendilerini Kur’ân’a, Sünnete, Şeriata, Peygamber vârisi din bilginlerinin ve kâmil mürşidlerin emir ve nasihatlerine uydurmak hususunda kendimizi yenilemeliyiz.
(29) Dinî tahsili olmayan, Kur’ân’ı yorumlama, tefsir etme şartlarına sahip bulunmayan kimseler Yüce Kitab’tan hüküm çıkartabilir, O’nu yorumlayabilir mi?
-Kesinlikle tefsir edemezler, yorumlayamazlar, hüküm çıkartamazlar.Bu konuda, peygamberin vekili, vârisi, halifesi durumunda olan gerçek din âlimlerine, gerçek müfessirlere uymaları gerekir.
(30) Dinimizin dünya işlerine ait hükümlerine ne denir?
-Muamelât denir.
(31) Muamelâtla ilgili bilgileri bize hangi ilim bildirir?
-Fıkıh ilmi bildirir. İslâm dünyasında dört hak fıkıh sistemi (mezhebi) vardır. Hanefîlik, Mâlikîlik, Şâfiîlik, Hanbelîlik. Bir Müslüman, bu dört mezhepten birini bütünüyle kabul eder ve onun fıkhını hayatına ve hayata uygular. Mezheplerin hükümleri karıştırılarak uygulanmaz. Buna telfik-i mezâhib denir. Ulema böyle bir şeye cevaz vermemiştir. Mezhepleri hiç kabul etmemek, “Ben dinimi Kur’ân’dan ve Sünnet’ten öğrenirim” demek de yanlıştır.
(32) Asr-ı Saadet’te mezhep var mıydı?
-Yoktu. Daha sonra, zaruret ve lüzum üzerine fıkıh ilmi geliştirilmiş ve mezhepler çıkmıştır.Asr-ı Saadet’te tek bir cilt halinde Mushaf (Kur’ân) da yoktu. Hazret-i Ebubekir’in halifeliği zamanında Kur’ân metni bir araya getirilmiş, kitap şekline sokulmuştur. Mushafa bid’at demek ne kadar yanlışsa, fıkıh mezhebine de bid’at demek o kadar yanlış olur.
(33) Şeriat ne demektir?
-“Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Sözlük’te Şeriat şöyle mânâlandırılmaktadır: “1. Doğru yol. 2. Allah’ın emri. 3. Âyet, hadîs ve icmâ-i ümmet esaslarına dayanan din kaideleri.”
(34) Bir kimse “Ben Müslümanım ama Şeriata karşıyım” derse ne olur?
-Müslümanlıktan çıkmış olur. 20 Kasım 2005