Cuma

MÜSLÜMANLARARASI ihtilaflar, fitne fesatlar, çatışmalar, tartışmalar yeni bir hadise değildir: Hicret’in birinci asrında başlamıştır. Aşere-i Mübeşşere’den olan, yâni Peygamber aleyhissalatü vesselam tarafından cennetle müjdelenmiş bulunan Hazret-i Osman Zinnureyn (radiyallahu anh) efendimiz Kur’an okurken ve oruçlu olduğu halde evinde feci şekilde şehid edilmiştir. Resulullah Efendimizin sevgili torunu Hazret-i Hüseyn (radiyallahu anh) efendimiz de Kerbelâ sahrasında susuz olarak yârânıyla birlikte şehid edilmiş, Ehl-i Beyt mensubu olan yakınları harp esiri gibi Şam’a götürülmüştür. İslâm tarihinin nifak ve şikakları, faciaları, yürekleri parçalayan üzücü hadiseleri bin üç yüz küsur yıldan beri sürüp gidiyor.

Zamanımız Müslümanları nifaktan, şikaktan, fitneden, fesattan, şeytanî tartışmalardan uzak kalmak isterlerse aşağıda arzedeceğim hususlara çok dikkat etmelidir:

1. İTİKAD HÜKÜMLERİNDE SELAMETTE OLMAK İÇİN: Ömer Nasuhi Bilmen hocamızın Büyük İslâm İlmihali adlı mübarek kitabının başındaki itikada (inanca) ait hükümler esas kabul edilmeli ve bu konuda asla tartışmaya ve mücadeleye gidilmemelidir.

2. Taharet (temizlikle ilgili hükümler), ibadetler (namaz, oruç, zekat, hac) gibi konularda da yine aynı İlmihaldeki hükümler esas kabul edilmeli ve bu hususta da tartışma yapılmamalıdır.

3. İslâm dini Allah katında muteber olan tek dindir, Kıyamet’e kadar da öyle olacaktır. Dinimizde hiçbir eksiklik yoktur. İslâm’da reform ve yenilik yapılamaz. Mevrid-i nasta (Dinin kesin hükümlerinde) ictihad, değişiklik, reform yapmaya kalkışmak çok büyük bir sapıklıktır. Namaz Kıyamet’e kadar Peygamber Efendimiz nasıl kılmışsa öyle kılınacaktır. Oruç, Resulullah nasıl tutmuşsa öyle tutulacaktır. Zekat ve hac, fıkıh kitaplarımız nasıl yazıyorsa öyle eda edilecektir. İslâm’ın muamelata, ukubata dair hükümlerinde değişiklik yapılamaz.

İslâm’ın ahlâka dair emirleri, tavsiyeleri, hükümleri bulunmaktadır. Büyük İslâm İlmihali’nde bunlar da yazılıp anlatılmıştır. Daha fazla bilgi edinmek isteyenler, Hüccetülislam ve Zeynüddin İmamı Gazalî Hazretlerinin İhyau Ulûmiddin adlı mübarek eserinden okuyabilir. İslâm’ın ahlâk kurallarının esası Kitabullah’ta yazılıdır. Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun O’na) Sünneti, hadîsleri, hayatıyla bu ahlâkın en güzel örnek ve modelidir. Bu konuda da değişiklik, reform, yenilik olamaz. Çünkü ahlâk, kemâlini Peygamber’de, Ashab-ı güzininde, Ehl-i Beyt’te bulmuştur. Kur’an “Sana kötülük eden Müslümana iyilik et” düsturunu koymuştur. Bu düstur Kıyamet’e kadar geçerlidir. Mü’mine ve Müslümana düşmanlık etmek, din ve iman kardeşleri arasına nifak ve husumet sokmak İslâm’a, Kur’an’a aykırıdır. Müslümanlar nefislerine uymamalı, ahlâk sahasında imam (önder) olan büyüklerimizin kitaplarına, nasihatlarına, eserlerine, düsturlarına uygun hareket etmelidir.

5. İslâm dini hizipçiliği, fırkacılığı, bölünüp parçalanmayı, çekişip tepişmeyi yasaklamıştır. Müslümanlar arasında çeşitlilikler vardır ama bunların rahmanî olanlarının dışındakiler yasak ve haramdır. Dört fıkıh mezhebi, on dört büyük tarikat (ve diğerleri), birtakım meşrebler rahmanî çeşitliliktir. Mü’minleri birbirine düşüren, birbirine düşman eden, nifaka ve şikaka yol açan bütün çeşitlilikler haramdır, şeytanîdir. Müslümanlar haram ve şeytanî olan çeşitlilikler içinde bulunmamalıdır.

6. Hak mezheplerin, hak tarikatların, hak meşreblerin mensubu bulunan Müslümanlar mezhep, tarikat, meşreb için çalışamazlar. Mezhepler, tarikatlar, cemaatler, meşrebler birer yol, vasıta, vesiledir. Onlar gaye değildir. Hepsi de İSLÂM, İMAN, KUR’AN, SÜNNET, ŞERİAT, ÜMMET için çalışmakla mükelleftir. Böyle yapılırsa teoride ve aksiyonda birleşilmiş olur. Nakşîlik için çalışan bir Nakşî, Nakşîliği anlayamamış demektir. Diğerleri için de aynı hüküm verilir. Bediüzzaman hazretleri bütün hizmetlerini ve mücadelesini yukarıda büyük harflerle saymış olduğum temel değerler için yapmıştı. Nurculuk hareketi Nurculuk için değil, İslâm içindir.

7. Peygamber Efendimiz (Salat ve selam olsun O’na) “Ümmetim yetmiş üç fırkaya (parçaya) ayrılacaktır. Bunların, biri dışında hepsi cehennemliktir. Kurtulacak olan fırka benim ve ashabımın yolundan ve peşinden gidenlerdir” buyurmuştur. Peygamberimizin haber verdikleri çıkmış, Ümmet bir sürü fırkaya ayrılmıştır. Mufassal ilm-i kelâm kitaplarında bunlar anlatılmaktadır. Bölünme, parçalanma, fırkalaşma zamanımızda da devam etmektedir. Diğer bir hadîs-i şerifte “Ümmetim arasında ihtilaf çıktığı, tefrika olduğu zaman siz sevad-ı azama (büyük karaltıya) tâbi olunuz” buyuruluyor. Sevad-ı azam nedir? Müslümanların en büyük topluluğudur. O da Ehl-i Sünnet ve Cemaat zümresidir. Fitne, fesat, tefrika, nifak, şikak zamanında büyük topluluk içinde, anacadde üzerinde bulunmak gerekir. Eski büyük İslâm âlimleri meallerini zikrettiğim iki hadîs-i şerif hakkında kitaplar yazmışlar, derin ve hikmetli araştırmalarda bulunmuşlardır. Ehl-i sünnet dışı şucular, bucular, zındıkîler, ehl-i yenilik, reformcular, meâlciler gibi fırkalar içinde bulunanlar ebedî saadetlerini tehlikeye atmış olurlar. Zamanımızda öyle bir cereyan çıkmıştır ki, onun mensupları İslâm dinini muteber ve güvenilir ehl-i sünnet alimlerinden değil, birtakım mühtedilerin yazdığı tefsir, hadîs, siyer kitaplarından öğrenmek istiyorlar. Bu, ne kadar yanlış ve tehlikeli bir çığırdır.

8. Müslümanları birleştirecek en büyük aksiyon, amel, değer beş vakit namazdır ve hür ve mukim erkeklerin bu beş vakit namazı, şer’î özür olmadığı zaman cemaatle kılmalarıdır. Cami saflarında her mezhepten, tarikattan, meşrebten, cemaatten, cereyandan Müslüman düzgün saflar halinde birleşmiş olur. “Cemaat rahmet, tefrika azabtır” buyurmuştur Resulullah Efendimiz. Zamanımız İslâmcılarının en büyük eksikliği namaz ve cemaat konusundaki ihmal ve tehâvünleridir. Gafil olunmaya.

9. Müslümanlar gazetelerdeki ve televizyonlardaki günlük dedikoduları, güncel fasafisoları bırakıp her gün en az yarım saat faydalı, kurtarıcı din kitapları okumalı, din bilgileri öğrenmeli, bunları hayata tatbik etmelidir. ilimsiz, irfansız, kültürsüz İslâmî hayat olmaz. Temel İslâmî gerçekler devamlı şekilde (bıktırmayacak ve usandırmayacak bir tarzda) tekrar edilmelidir. Peygamber “İki günü eşit olan zarardadır” buyurmuştur. Müslümanın her günü, ilim ve irfan bakımından bir önceki günden daha ileri olmalıdır. Her gün biraz daha din ilmi, faydalı kültür elde edilecek ve bunlar hayata uygulanacak. Kur’an-ı Kerim “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyuruyor.

Tebrik: Eminönü Belediyesi, Marmara sahillerinde Cankurtaran tren istasyonunun yanında çok mükemmel ve güzel bir sosyal tesis açmıştır. Zarif bir yemek salonu, çay içilecek geniş bir bahçesi vardır. Geçen akşam iftarı orada yaptım. Fiyatları son derece makul ve elverişli idi. Tebrik ve tavsiye ediyorum. (Tel: 0212 / 458 54 15) Bu tesis toplu iftar ziyafetleri için de müsaittir. 09 Kasım 2002