Perşembe

10 Eylül 2007 tarihli

Le Monde gazetesi

, Fransa’da Katolik okullarının son derece başarılı olduğunu, halkın çocuklarını bu okullara kaydettirmek istediğini, taleplerin hepsine müspet cevap verilemediğini yazıyordu.

Fransa’da laik devlet ile Katolik kilisesi arasında bir anlaşma yapılmıştır. Katolikler, okullar açacaklar devlet de onlara maddi yardım yapacaktır

… Başkan Mitterand bir ara bu okulları kapatmak istemiş, fakat başaramamıştı. Kendisi de Katolik okulunda okumuştu.

Fransa devlet okullarında başörtüsü yasaklanmıştır ama Katolik okullarında serbesttir. Laik Fransa, ülkesindeki Müslümanlara da İslâm Mektepleri açma konusunda izin vermektedir.

Pazar akşamı Çamlıca’da bir düğüne gittim. Beni otomobiliyle oraya götüren Ahmet Bey, oğullarından büyüğünü resmi liseye gönderdiğini, küçüğünü Müslüman bir cemaatin özel okuluna yolladığını; birincinin dinden çok uzaklaştığını, özel okula giden küçüğün beş vakit namaz kılan dindar bir çocuk olduğunu anlattı.

Askeri anayasa değiştiriliyor, sivil bir anayasa hazırlanıyor. Ümit ederim ki laik Fransa’da olduğu gibi bizde de özel İslâm mektepleri açılmasına izin verilir.

Avrupa’nın en temiz, en şeffaf, en düzgün, halkına en fazla gelir ve refah sağlayan ülkesi Norveç Krallığı’dır. Norveç’in anayasasında şu madde vardır: “Norveç Devleti’nin dini Norveç Lüteryan Kilisesi dinidir. Bütün dinlere hürriyet ve serbestlik tanınmıştır. Norveç Lüteryan Kilisesine mensup anne ve babalar çocuklarını bu kilisenin öğretilerine uygun bir şekilde yetiştirmekle mükelleftirler.”

Türkiye’de özel okul açılabiliyor da, laik Fransa’da olduğu gibi İslâm özel okulları açılmasına izin verilmiyor.

Bahane laikliktir.

Aslında gerçek laiklik böyle bir yasakla bağdaşmaz. Bizdeki laiklik değil, laikçiliktir. Robert Kolej misyoner mektebidir… Saint Benoit Fransız Lisesi Katolik mektebidir. Laik sistem onlara izin veriyor, tolerans gösteriyor… Bizdeki Tevhid-i Tedrisat kanunu ve ilkesi demokrasiye, insan haklarına, eşitliğe aykırıdır.

Müslümanlar bütün güçleriyle özel okullar açmalı ve oralarda bilgili, kültürlü, ahlâklı, faziletli, inançlı, vasıflı, güçlü genç nesiller yetiştirmelidir.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra bütün okullara mecburi din dersleri konuldu. Haftada sadece bir saat olan bu dersler yüzde doksan bir aldatmacadır. Bu derslerin kitapları gerçek İslâm dinine yüzde yüz uygun değildir. Biraz ilmihal bilgisi, biraz resmi ideoloji, biraz da hava cıva…

Bütün özel okullar için söylemiyorum, bazı cemaat okullarında

dinlerarası diyalog

ve hoşgörü propagandası yapılıyor. Böyle bir şey son derece yanlış ve zararlıdır. Çocuklarımıza İslâm dininin tek hak din olduğu, bu devirde bir tek İbrahimî din bulunduğu, onun da İslâm olduğu, Hz. Muhammed’in risaletini ve davetini inkâr edenlerin ehl-i necat ve ehl-i cennet olmadıkları kesin şekilde öğretilmelidir.

Çocuklarını resmi okullara gönderen Müslüman aileler haftada bir saatlik aldatmaca din derslerine sakın güvenmesinler. Yavrularının imanını ve ebedi mutluluğunu kurtarmak için çareler ve çözümler arasınlar.

Aşağıdaki hususlarda Müslümanlar çok geç kalmışlardır. Hemen çok planlı ve programlı bir şekilde harekete geçmeleri gerekir.

* GÜZEL SANATLAR LİSELERİ açmak. Bunlarda öncelikle Türkiye’nin kendi milli sanatları öğretilecektir. Okullarda sanat eseri üretilecek ve satılacaktır. Dört senelik böyle bir lisede tahsil görmüş, mezun olmuş ve sonunda bir baltaya sap olamamış… Batsın böyle okul! Başarılı güzel sanatlar okulları Türkiye’de beş on sene içinde yüz binlerce gence iş ve aş kazandırabilir.

* AŞÇILIK, KEBAPÇILIK, PASTACILIK, TATLICILIK vs OKULLARI. Unutmayalım ki şuanda Almanya’da Türklerin dönerciliği Amerikan fast food’unu geride bırakmıştır. Bizim dünya çapında bir mutfak kültürümüz vardır. Bir kısım kabiliyetli ve istidatlı çocuklarımızı bu sahada yetiştirip dünya çapında bir hamle yapmamız gerekir.

* GELENEKSEL EL SANATLARI ve ZENAATLARI OKULU. Yüzde doksanı sönmüş olan milli el sanatlarımızı ve zenaatlarımızı bu okullarla canlandırmalı ve her yıl ülkemize gelen milyonlarca turiste sanat ve zenaat ürünlerimizi satmalı, ayrıca ihraç etmeliyiz. Bu sanatların başında çömlekçilik gelir. Müzelerimizdeki binlerce çeşit tarihi pişmiş toprak eserlerinin replikaları yapılacak ve binlerce satış yerinde ve tezgâhta turistlere, kültürlü ve meraklı yerli halka satılacaktır.

Keşke bir takım Müslümanlar boş işleri, güncel dedikoduları, yakamoz gibi bir yanıp bir sönen fanilikleri bıraksalar da eğitim, kültür, sanat konularına yönelseler.

Müslüman Yalakalık Yapmaz!

Müslüman aydınlara, düşünürlere, gazetecilere, yazarlara yalakalık, dalkavukluk, şakşakçılık, yağcılık yakışmaz. Hele bunlar siyasî iktidara yapılırsa…

Müslümanlar hikmetle, insafla, olumlu, yapıcı, ıslah edici muhalefet yapmalıdır. Ülkemizde yoğun ve yaygın bir kokuşma vardır. Bunu öncelikle, kimsenin gözünün yaşına bakmadan Müslümanlar tenkit edecektir.

Ülkemizde

nepotizm

vardır. Yazılı olmayan anayasada

“Hâmil-i kart yakinimdir, ona şu işin verilmesini reca ederim…”

maddesi bulunmaktadır. Bununla Müslümanlar mücadele etmelidir. Yüce İslâm dininin kesin olarak yasakladığı nice fısk ve fücur (kötülük, pislik, günah) ülkemizde açıkça işlenmektedir. Bunlarla Müslümanların mücâdele etmesi gereklidir.

Ülkemizde, yakın tarihte çok acayip, çok büyük, çok garip kirli ve kara servet birikimi olmuştur. Türkiye’nin bu konuda temizliğe ihtiyacı vardır. Bu işi elbette öncelikle faziletli Müslümanlar yapacaktır. Gerçek aydın muhalefet yapar, gerçek Müslüman “Mâruf ile emr eder, münkerden alıkoyar”

Peygamber ne buyurmuştur? “Allah’a yemin ederim ki, benim kızım Fâtıma hırsızlık yapsa onun da elini kestiririm” Müslüman, Peygamberin yolundan gitmekle, sünnetine uymakla mükelleftir . Bir dinsiz hırsızlık ve kötülük yapınca büyük tepki ve muhalefet, bir Müslüman açıkça fısk ve fücur işleyince, rüşvet alınca, hırsızlık yapınca tepki yok… Müslümana böyle bir çifte stardart yakışmaz.

Müslüman aydınlar, yazarlar, düşünürler Kur’an’daki “Sana nasıl emr olunduysa öylece dosdoğru ol”
(Hûd sûresi) emrine uyacaklardır. Müslüman, elbette birtakım menfi adamların ve kadınların yaptığı gibi yıkıcı, zararlı, ıslaha yönelik değil de ifsada yönelik muhalefet yapmaz. Yukarıda belirttiğim gibi müsbet, yapıcı, ıslah edici muhalefet yapar. Bunu her hâl ü kârda yapar. 14 Eylül 2007