Fransa’ya Karşı Neler Yapılabilir?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Perşembe
Fransa’ya karşı neler yapılabilir? Bu soruyu cevaplandırırken gerçekçi olmak, hayallere ve kuruntulara sapmamak gerekir. Bu konuda hatırama gelenleri sıralıyorum:
(1)
Mitterand’ın eşinin vaktiyle Diyarbakır’a gelip mânidar hareketler sergilediğini unutmayalım. Türkiye’den de (resmî şahsiyetler, devlet ve hükümet adamları dışında) birtakım kişilerin ve kuruluşların Fransa’dan kopmak isteyen hareketleri desteklemesi mümkündür.
Bu konuda kitaplar yazılabilir. Söylemeye hacet yok, kesinlikle terör teşvik edilmeyecek, desteklenmeyecektir.
(2) 1939’da ikinci dünya savaşından önce Fransa’nın ordusu Alman ordusuna eşitti, hattâ bazı hususlarda ondan güçlüydü. Lakin, Hitler’in orduları karşısında feci ve rezil bir hezimete uğradılar, kısa zamanda çöktüler ve teslim oldular.
Renkli resimlerle, belgelerle dolu kitaplar hazırlanabilir ve yüksek sayıda basılabilir.
(3)
Cezayir Müslümanlarını köle statüsünde tutmuşlar, yerli Yahudilere siyasî hürriyet verdikleri halde, Müslümanlara vermemişlerdir. Bunlar broşür, kitapçık, kitap şeklinde Türkiye halkına duyurulur.
(4) Fransa tarihi korkunç iç katliamlarla (kırımlarla) doludur.
(5) Medeniyet aydınlıkları götürmek bahanesiyle Asya ve Afrika’da nice ülkeyi sömürge yapmışlar, halkını ezmişler, zenginliklerini soymuşlardır.
(6)
Bu yaptıkları insanlığa, savaş hukukuna, vicdana aykırı idi. Onların tarihinde böyle yüzlerce hadise vardır. Bunlar mutlaka kitaplaştırılmalıdır. Fransız kaynaklarına dayanarak, belgeleri gösterilerek.
(7) Yukarıda anlattığım işleri, ehliyetli
kişiler ve kadrolar vasıtasıyla Fransızca kitaplar, broşürler şeklinde de yayınlanmalıdır. Devletimiz ve hükümetimiz bunlara doğrudan doğruya karışmamalıdır. Bu işi ehliyetli siviller yapmalıdır. Devlet bu işler için ödenek ayırırsa birtakım alçak, sefil ve rezil köpekler, sırf o paraları yemek için ortaya atılacaklar ve işleri, hizmetleri mıncıklayacaklardır.
(8)
Bu boykot hareketi öyle birkaç günlük veya birkaç haftalık bir saman alevi şeklinde olmamalı, kalıcı ve tesirli olmalıdır. Bu maksatla milyonlarca broşür basılmalıdır.
(9) Fransa’nın iç zaafları, çelişkileri, illetleri (sosyal hastalıkları) dile getirilmelidir.
(10)
Orada resmî rakamla 600 bin, gerçekte ise bir milyondan fazla Yahudi yaşıyor ve bu azınlık o koskoca ülkeyi parmağında oynatıyor. Bu dediğimi doğrulayan nice kitap ve belge bulunmaktadır.
(11)
(12) Fransa’da basılması yasak olan, basılıp yayınlandığı taktirde failleri mahkemeye verilen ve hapse atılan nice
bulunmaktadır. Bunların fotoofset baskıları Türkiye’de yapılmalı ve dünyaya dağıtılmalıdır.
Şu anda benim hatırıma gelenler bunlar… Yirmi beş seneye kalmaz, Fransa bir
olacaktır. Niçin mi? Öncelikle nüfusları artmıyor, aksine yaşlanıyor, eksiliyor.
Oradaki beş milyon Müslüman hızla çoğalıyor.Önümüzdeki yıllarda, önüne geçilemeyen bir Afrikalı göçü olacaktır. Fransa’nın bir kısım halkı akın akın Müslüman olacaktır.
Türkiye onları
Onlara, Osmanlı imparatorluğu ülkelerinde ticaret yapma hakkı vermiştir.
kutsal makamları onlara tevdi etmiştir.
Frankofoni sahasındaki kültür, sanat, eğitim faaliyetlerimizi ve ilişkilerimizi İsviçre’ye, Belçika’ya, Kanada’ya kaydırmalıyız. Fransa Yahudileri ülkelerindeki Müslümanları bölmek, parçalamak, birbirlerinden kopuk halde tutmak için ellerinden geleni yapıyor.
Bizdeki Derin güçler bu konuda Yahudilerle ve İslâm’dan nefret eden aşırılarla hemfikirdir. Ondan bir fayda gelmez. Bu dediğim işi Müslümanlar yapmalıdır.
(bu konuda istatistik yoktur)
Bunlardan istidatlı olanlar seçilmeli, Türkiye’ye getirilmeli, Türkçe öğrenmeleri sağlanmalıdır. Bu iş kolay değil, çok zordur. Fransa’da Türkiye taraftarı aydınlar, tarihçiler, yüksek tabakaya mensup kişiler bulunmaktadır. Bunlarla sıkı işbirliği yapılmalıdır.
Bizdeki
ne (Beyoğlu İst.) karşılık bir
kurulmalı ve en kısa zamanda ilmî ve ciddî yayınlar yapılmalıdır. Fransa’nın Türkiye’ye karşı düşmanlığı affedilemez ve asla hoşgörü ile karşılanamaz.
Ermeni meselesi kanunla halledilebilecek bir konu değildir. Bu işi tarihçiler, ilim adamları, büyük düşünürler müzakere etmelidir. Tartışmaya açık olması gereken bir konuda nasıl olur da
şeklinde bir kanun çıkartılabilir? Böyle bir şey hukukun ruhuna aykırıdır.
Türkiye’de, kelimenin lügat ve istilah manasıyla bir
olmamıştır. Evet, bir Ermeni tehciri olmuştur ve bu tehcir esnasında bir miktar Ermeni açlıktan, hastalıktan veya çetelerin saldırısı dolayısıyla ölmüştür ama planlı bir soykırım olmamıştır.
Ermeni tehciri bir zaruret idi. Bir ölüm kalım savaşı içinde olan bir devlet başka ne yapabilirdi?
(eğer olduysa)
Haçlılar Amerika’da 40 milyon yerliyi feci şekilde kırmıştır. Amerikalılar 1945’te bir buçuk milyon esir Alman askerini aç bırakarak, yaralıları ve hastaları tedavi etmeyerek, onlara su vermeyerek, yağmur altında ve çamur üstünde bekleterek öldürmüşlerdir.
Stalin rejimi on milyonlarca insanı katletmiştir.
Ülkemizin parçalanmasını, devletimizin yıkılmasını istiyorlar. 20 Ekim 2006