Gayr-i Meşru Bir Savaş
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 08 Şubat 2019
Perşembe
ABD’nin Irak’a saldırmak için ileri sürdüğü gerekçelerin hepsi bahanelerden, kuruntulardan ibarettir. Böyle bir savaş uluslararası hukuk, akıl, vicdan, mantık, insaniyet bakımından kesinlikle meşru ve haklı bir hareket olmayacaktır. ABD’nin gerekçeleri niçin bahane, düzmece ve kuruntulardan ibarettir? Yapılması planlanan savaş niçin gayr-i meşrudur? Bu hususları madde madde açıklıyorum:
(1) Irak’ın elinde nükleer silah olması ihtimalinden bahsediliyor ve bunun Ortadoğu için bir tehlike ve tehdit meydana getirdiği iddia ediliyor… Irak’ta nükleer silah var mıdır? Bu husus kesin bilinen bir şey değildir. Ancak İsrail’de böyle silahlar bulunduğu bir ihtimal değil, bir gerçektir. İsrail’in nükleer silahları barış ve insanlık için bir tehlike ve tehdit oluşturmuyor da, Irak’ın elindeki (şayet var iseler) niçin oluşturuyor?
(2) Amerika bu savaşı, İsrail’in geleceğini ve güvenliğini garanti altına almak için yapacaktır. En büyük gerçek sebep budur. Arap ve İslâm dünyası, Filistin-İsrail ihtilafı konusunda Başkan Bush ile Sharon arasında tam bir paralellik mevcuttur. Bugün Ortadoğu’nun ve bütün dünyanın barışını, huzurunu tehdit eden işte bu Bush-Sharon zihniyeti ve saldırganlığıdır. Amerika, süper güç olarak, istese Ortadoğu’da âdil, kalıcı ve haklı bir barış yapılmasını sağlayabilir. Ancak yapmıyor. Kayıtsız şartsız İsrail’i destekliyor. Amerikan idarecileri sık sık Allah’tan, dinden bahsediyorlar. Allah onların Ortadoğu siyasetini doğru bulur, yaptıklarından razı olur mu? Elbette olmaz. Çünkü Allah adalet ister, adaleti emreder; zulüm yapılmasını istemez.
(3) Amerika’nın samimiyetsizliğinin bir başka örneği Kuzey Kore’nin nükleer silah üretmek teşebbüsü karşısındaki tepki ve tutumudur. Irak’ta böyle silahlar olduğu bilinmediği ve Birleşmiş Milletler denetimcileri harıl harıl araştırma yaptıkları halde o ülkeye karşı savaş hazırlıkları içinde olan ABD, Kuzey Kore’nin açıkça ve resmen nükleer silah üretme kararına karşı pes perdeden tepki göstermiştir.
(4) Amerika’nın samimiyetsizliğinin bir başka örneği de Çeçenistan’da Putin rejiminin yaptığı cinayetlere, akıttığı mâsum sivillerin kanlarına, yakıp yakmalara, ırzlara ve namuslara tecavüz etmelere, işkencelere, vahşetlere karşı ses çıkartmaması, aksine Rusları yüzde yüz desteklemesidir. Irak rejiminin Halepçe’de Kürtlere karşı zehirli gaz kullanması büyük bir cinayet oluyor, lakin Çeçenistan’da masum sivillerin, kadın ve çocukların öldürülmesi cinayet olmuyor, terörle mücadele oluyor. Hiçbir vicdanlı insan ve toplum bu ikili standartı kabul etmez.
(5) Amerika, ayak sesleri duyulan Irak savaşında Türkiye’nin kendisine destek vermesini, Müslüman komşusuna karşı kendisiyle birlikte savaşmasını istiyor. Türkiye’nin bu savaşta ABD’yi desteklemesi ne ahlâka, ne hukuka, ne sağduyuya, ne de millî menfaatlerine uygundur. Her iki ülke komşudur. Asırlarca bir devletin parçaları olarak yaşamıştır. Halklarının ezici ekseriyeti Müslümandır. Onların menfaatleri birbirleriyle ticaret yapmak, kültürel ve turistik münasebetlerini yoğunlaştırmaktır.
(6) Saddam zalimmiş, diktatörmüş… Bunlar savaş sebebi değildir. Dünya üzerinde diktatörlük sadece Irak’a mahsus bir vak’a değildir. Irak demokratik bir rejime müsait ve yatkın bir sosyal yapıya sahip değildir. Saddam yıkılsa, yeni bir rejim kurulsa, o da demokratik olmayacaktır. Bir milyar üç yüz milyonluk bir nüfusa sahip Çin, demokrat mıdır? Vietnam demokrat mıdır? Kuzey Kore demokrat mıdır? Nice Afrika devleti demokrat mıdır? Küba demokrat mıdır? Hiçbiri değildir. Siyasî bir rejimin demokrat olmaması, başında bir diktatör bulunması savaş sebebi olsaydı, dünya bir anda kan ve ateş içinde kalırdı.
(7) Amerika Irak’ı bahane ederek Ortadoğu petrollerine el koymak, Ortadoğu’yu işgal etmek istiyor. Bu işgal hareketine Afganistan’dan başlanılmış, Orta Asya petrolü ve doğal gazı kontrol altına alınmıştır.
(8) Irak’tan sonra Amerika’nın listesinde İran bulunmaktadır. İran öyle kolay kolay yutulacak bir lokma olmadığından, onun işini bitirmek için güçlü komşularından biriyle savaşmasını sağlayacaklardır.
(9) Vaktiyle İran ile Irak arasında patlak veren, uzun seneler süren, iki taraftan milyonlarca ölüye mal olan, yüz milyarlarca dolarlık maddî kayıplara yol açan, seller gibi kan ve gözyaşı akıtan savaş da Amerika’nın ve İsrail’in kışkırtmalarıyla çıkartılmıştı. O savaşta ABD Irak’ı el altından desteklemiş, silah yardımı yapmıştır. Saddam o zaman zalim ve diktatör değil miydi?
Ortadoğu’nun savaşa ihtiyacı yoktur. Ortadoğu âdil, kalıcı, gerçek bir barış istemekte ve özlemektedir. Filistin meselesi 1948’den beri kanayan bir yaradır. Filistin meselesine âdil bir barış çözümü bulunmadıkça ve bu barış hayata geçirilmedikçe hiç bir şey halledilemeyecektir.
Türkiye’de bazı İslâmcılar Amerikalılarla ve Siyonistlerle (Bütün Yahudiler Siyonist değildir) gizli anlaşmalar ve uzlaşmalar yapmıştır. Yıllardan beri Amerika’nın temsilcileriyle gizli gizli görüşen ve onlardan talimat alan ve nasihat alan İslâmcılar vardır. Bu kişilerin isimlerini vermek doğru olmaz.
Türkiye’de birtakım adamlar kendi ikballeri, kendi şahsî şan ve şöhretleri, kendi maddî menfaatleri için Amerika’nın ve İsrail’in dümen suyuna girmişlerdir.
Amerika ve İsrail bu konuda bir taşla birkaç kuş vurma siyaseti takip ediyor: (a) Birtakım İslâmcıları kullanacaklar, istediklerini onlara yaptıracaklar… (b) Sonra onları, halkın ve tarihin nefretine mâruz bırakarak kirli bir kağıt mendil gibi çöpe atacaklar.
Savaşın masrafları ve zararları için Amerika’dan 28 milyar dolar istenileceğine dair haberler medyada yer almıştır. Hiçbir bağımsız ve haysiyetli sistem, para mukabilinde, maddî menfaat mukabilinde komşusu ile gayr-i meşru, gayr-i âdil, gayr-i insanî bir savaşa girişmez, bu konuda pazarlık yapmaz. Türk kamu vicdanı böyle bir şeyi nefretle karşılar.
Amerika’nın koydurttuğu ambargo yüzünden Irak’ta şimdiye kadar çoğu çocuk olmak üzere bir milyondan fazla insan açlıktan, bakımsızlıktan, ilaçsızlık ve tedavisizlikten can vermiştir. Savaş olduğu taktirde belki nükleer bombalar ve füzeler de kullanılacak ve korkunç can telefine yol açacaktır. Bunların radyasyonları belki Amerika’ya kadar ulaşmaz ama Türkiye sınırlarını aşıp bizim halkımızı da öldürmesi, hastalandırması ihtimali çok büyüktür. 03 Ocak 2003