Gazete
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
Salı* Köylerde gazete çıkmaz, köylüler gazete çıkartamaz; gazete şehir, medeniyet, kültür işidir.
* Gazete önce batıda çıkmıştır ama bugün dünyada en fazla tiraj yapan günlük gazeteler bir Asya ve doğu ülkesi olan Japonya’da yayınlanmaktadır. (En büyük Japon gazetesi günde 14 milyon adet basıyor!)
* Türkiye Müslümanları, ezici çoğunluğu teşkil ediyorlar ama şimdiye kadar ülkenin birinci gazetesini yayınlayamamışlardır. Müslümanların Hürriyet, Sabah, Star gibi gazeteleri olmamıştır, yoktur.
* Dünyanın en ciddî gazetesi Londra’da çıkan The Times’tir. Bu gazete 1960’lı yıllara kadar birinci sayfasında, başlığın altında küçük ilanlar basardı. İkinci dünya savaşı patladığı haberini dış haberler sayfasında üç sütuna vermiştir.
* Ciddi gazetenin zıddı, küçük bir çocuk bir köpeği ısırınca bunu dehşetli, velveleli, gürültülü bir şekilde manşetten veren sansasyon ve balon gazetesidir. Bunların tirajı yüksek de olsa tesirleri az olur.
* Sadece iyi niyetle, sermaye ile gazetecilik yapılamaz. Yüksek kültür, uzmanlık, istidat, kabiliyet, tecrübe, birikim de gerekir.
* Dinî cemaatler, kiliseler güçlü gazete çıkartamaz diye bir kural yoktur. Pekâlâ çıkartabilirler. ABD’deki The Christian Science Monitor ülkenin önemli ve güçlü beş gazetesinden biridir. İşin kurallarına uyarsa bir cemaat büyük ve iyi gazete çıkartabilir.
* Futbolda olduğu gibi gazetecilikte de ligler vardır: Birinci lig, ikinci lig, üçüncü lig… Müslümanların gazeteleri hangi ligte yayın yapıyor? Bu konuda hüküm verirken sadece tiraja bakmayınız.
* Türkiye kimlik ve kültür krizi içinde kıvranan bir ülkedir. Bizde The Times, Le Monde gibi ciddî gazeteler çıkartılamaz. Düşünebiliyor musunuz, Le Monde hâlâ fotoğraf basmıyor.
* Nüfusumuz artıyor, gazetelerimizin tirajı düşüyor. Bunun sebebi televizyon değildir. Bizdeki büyük basın, birçok hususlarda millete ters düşmekte, millî kimlikle çatışmaktadır.
* Müslümanlar elbette gazete çıkartabilir, çıkartmaları gereklidir ama Müslümanların sadece Müslümanlar için gazete çıkartması yanlış olur. Gazete bütün Türkiye için çıkartılmalıdır. Okuyucu kitlesini Müslüman olanlar ve Müslüman olmayanlar diye ikiye ayırmak son derece yanlıştır.
* Müslümanları da ayırıp, onların bir kısmı için gazete çıkartmak yanlış değil, son derece yanlıştır.
* Gazete bir emanettir. Bir Hazret, bir Hocaefendi, bir din-baş gazete çıkarttırabilir ama bunun başına mutlaka ehil birini getirmesi gerekir. Gazetenin başına, ehil olmayan birini koymak, emanete hıyanet olur. Emanete hıyanet etmek çok büyük bir günahı, vahim bir haramı irtikab etmektir.
* Gazetecilikte önemli olan başarıdır. Başaramayanların bin türlü bahanesi ve şikayeti olur. Kışın soğuk olur, yazın sıcak olur, bir sürü talihsizlik olur, düşmanlar ve karşıtlar bir sürü engelleme yapar, falan filan. Bunlar boş laflardır. Ya başarılı olursun, ya olmazsın, mesele buradadır.
* İyi ve kaliteli bir gazete, bir kısım düşmanların ve karşıtların da iyiliğini ve kalitesini kabul ettiği gazetedir.
* Günlük konuşma, iletişim, sokak Türkçesiyle yüksek tirajlı bulvar gazetesi çıkartılabilir ama ciddî ve kaliteli gazete çıkartılamaz. İyi ve kaliteli gazete yazılı-edebî zengin Türkçe ile çıkartılabilir. Yazılı-edebî zengin Türkçeyi iyi bilmeyenler iyi gazetecilik yapamaz.
* İyi ve kaliteli gazetecilerin çok geniş ve engin genel kültüre sahip olmaları, zihinlerinde on binlerce kültürel referans bulunması gerekir.
* Eğitim kalitesi düşmüş, kültür yozlaşmış, on milyonlarca insanı yabancılaşmış Türkiye gibi ülkelerde iyi bir gazete paralel ve alternatif bir eğitim ve üniversite vazifesi görebilir.
* Çok gazete satabilmek için temel unsurlardan biri MERAK’tır. Herkesin merak ettiği, öğrenmek istediği konular, haberler bulunur; bunlarla ilgili yorumlar, röportajlar, ifşalar yapılırsa elbette büyük sayıda insan gazeteyi alacak, okuyacaktır.
* Türkiye’nin nüfusu yetmiş milyona yaklaştı. Okuma yazma nisbeti de yüksek. Öyle bir ülkede pekâlâ günde iki milyon satan bir gazete çıkartılabilir. Öyle bir gazete din, ideoloji, taraf gazetesi olamaz.
* Gazeteci savcı, hâkim, cellat değildir. Bir dereceye kadar toplum savcılığı yapabilir ama asla hakimlik ve cellatlık yapamaz. Gazete ve gazeteci kendisi hüküm vermemeli, bunu okuyuculara, topluma bırakmalıdır.
* Millet Meclis’leri, hükümetler, devletin temel kurumları vazifelerini hakkıyla yapamayacak duruma düştükleri zaman, onların yapamadıklarını gazeteler yapabilir; milletin hislerine tercüman olur; dili, gözü, kulağı gibi çalışır, hizmet eder.
* İyi ve kaliteli bir gazete tek taraflı hareket etmez. Bir misal vereyim: Başörtüsü yasağını tenkit ederken, başörtüsü yasağını savunan bir yazıya da yer verir.
* İyi ve kaliteli bir gazete savunma hakkının kutsallığını kabul eder. İyice araştırmadan, savunma almadan, delil toplamadan saldırmaz, hüküm vermez, suçlamaz.
* İyi bir gazetede memleketin bütün kesimlerinden namuslu ve vatansever aydınlar, okur-yazarlar, fikir sahipleri zaman zaman yazabilmelidir.
* Bir Müslüman dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı hapse atılınca bunu ya hiç yazmıyor, yahut iç sayfalardan birinde tek sütuna haber yapıyor; bir ateist veya militan dinsiz mahkum olunca haberini manşetten veriyor. Böyle gazetecilik olmaz. Bunun tersi de yanlıştır. Yani dindara zulm edilince büyük gürültü kopartıyor, çağdaş ve dinden uzak vatandaşa zulm edilince ses çıkartmıyor. İyi ve kaliteli gazete bütün haksızlıklara, bütün zulümlere, bütün kötülüklere reaksiyon göstermelidir.
* Gazetelerin sermayeleri, finansal kaynakları temiz ve şeffaf olmalıdır. Kara, kirli, necis, haram parayla namuslu gazetecilik hiç olmaz.
* Türkiye’de gazete çıkartmak izne, ruhsata tâbi değildir. Arzu eden serbestçe gazete çıkartabilir. Bahaneleri, şikayetleri, sızıltıları bırakalım ve gücümüz yetiyorsa iyi ve kaliteli gazete çıkartalım. Âyinesi iştir kişinin lâfa akılmaz. 30 Mayıs 2001