Salı

 

Rivayeti nakl ediyorum: İsrail memurları Mavi Marmara gemisinde yakaladıkları yaralı Türklere sormuşlar: Güvertede uzun boylu, beyaz elbiseli garip askerler gördük. Onlar ne oldular, nereye saklandılar?

Kıbrıs savaşı esnasında kuvvetlerimize esir düşen ve Adana’daki kampa konulan Elen askerlerinden bazıları da böyle şeyler söylemişti: “Tarihî kıyafetli askerler gördük…”

Böyle rivayetleri inançsızlar, pozitivist ve materyalistler ceffelkalem red ve inkâr eder.

Müslümanların bir kısmı da kabul etmez.

Böyle şeylerin olması mümkündür.

Bir tek âlem değil, âlemler vardır.

Ruhanîler âlemi vardır.

Keşfi, kalp gözü açık Müslümanlar rüyada ve uyanıklıkta Resulullah efendimizi (Salat ve selam olsun ona) görebilir.

Çanakkale savaşlarının en kızgın anında imanlı bir Osmanlı subayı vurulmuş, yerde yatıyor, can çekişiyor… Kan kaybetmiş, yüzü bembeyaz olmuş…Birden yanındakilere “Beni kaldırın” diyor, gözleri bir yere bakıyor, dudaklarından şu cümle dökülüyor: “Ya Resulallah zahmet buyurdunuz…”, sonra canını teslim ediyor.

Yanındakiler onun gördüğünü görmediler ama o gördü, ona gösterildi.

Hazret-i Ömerü’l-Fâruk Medine’de Mescid-i şerifin minberinde hutbe okurken birden “Yâ Sariye yâ Sariye!.. Cebel cebel…” diye bağırdı. Bir ay uzaklıktaki bir yerde Sariye’nin kumanda ettiği İslâm ordusu düşman kuvvetleri tarafından sarılmak üzereydi. Hz. Ömer’e keşif vaki oldu, keramet gösterdi ve Sariyeyi ordunun sırtını dağa vermesi konusunda uyardı. Sariye onu duydu, emredileni yaptı ve ordu kurtuldu.

Evet görenler görür, duyanlar duyar.

İnkarcılar inkar eder.

Peygamberlerin mucizeleri vardır. Velilerin kerametleri… Velinin kerameti bağlı olduğu Peygamberin mucizesi hükmündedir.

Bazen olağanüstü vak’alar, durumlar olur.

Müslümanlar hallerini ıslah ederse, nasuh tövbesi ile tövbe ederse, cehrî fısk ve fücurdan uzaklaşırsa, çekişmeyi bırakıp birleşirse Allahın yardımına mazhar olurlar.

Resulullahı sevmenin büyük bereketi vardır. Bu sevgi Müslümanın ufuklarını açar.

Ruhanîler her zaman görünmez, bazen görünür.

Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimizin ruhaniyeti bu Ümmet-i merhumenin üzerinde Rahmanî bir gölgedir.

Allaha ve Resulüne sadık muhlis Müslümanlara gaybtan yardım gelir.

Benim aziz kardeşim, aklın ermiyorsa körü körüne inkâr ve tekzib etme.

Senin iki yanında iki katip melek var, onları görüyor musun? Görmüyorsun ama onlar yaptıklarını deftere yazıyor. Günü gelince o defterlere göre hesap vereceksin.

Seni koruyan melekleri de görmüyorsun.

Ruhanîlerin duaları üzerimize sâyeban olsun.

Ey Müslüman!.. Beden gözüyle göremediklerini kalp gözüyle görmeye çalış.

Başını semaya çevir, orada sana ötelerden gönderilmiş bir mektup vardır, onu okumaya, anlamaya çalış.

(İkinci yazı) ON EMİR

Birinci Emir:

Bedevî Müslüman olma, medenî Müslüman ol. İlim, irfan, hikmet, kültür sahibi ol. Yazılı ve edebî zengin Türkçeyi iyi öğren. 1928 öncesi Türkçesiyle oku yaz. Mantıklı ol, zarif ol, efendi ol, çelebi ol, adam ol.

İkinci Emir:

Başta doğruluk ve dürüstlük olmak üzere ahlâklı ve faziletli Müslüman ol. Mürüvvetli ve fütüvvetli Müslüman ol. Kerim ol, cömert ol. Paylaşma ve yardım ahlakına sahip ol. İyi ve vasıflı Müslüman ol. Bu yolda ilerleye ilerleye hiç ol, ölmeden önce öl.

Üçüncü Emir:

Güzel Müslüman ol. Sanat kültürüne sahip ol. Kılığın kıyafetin, evin, mobilyan, her şeyin estetik ve güzel olsun. Abusü’l-vech olma, mütebessim Müslüman ol. Sana bakan sende İslâm’ın letafetlerini ve güzelliklerini görsün.

Dördüncü Emir:

Lisanına hâkim ol. Dilinle kimseyi incitme. Gıybet ve nemime yapma. Tecessüs etme. (İnsanların özel hayatını araştırma), öğrenirsen fâş etme. Ya hayır söyle ya sus. Söylediğin ve yazdığın hep doğru olsun, lakin her doğruyu söylemenin doğru olmadığını bil. Halk senin elinden ve dilinden selamette olsun.

Beşinci Emir:

Mütevâzı ve alçakgönüllü ol. Kibir, gurur ve gösterişten kaç bucak bucak. Benliğini en büyük düşman bil. Kendi ayıp, kusur ve günahlarına bakıp üzülmekten başkalarınınkini göreme.

Altıncı Emir:

Şehvetlerine esir olma, onları alabildiğine dizginle. Azma, kudurma. Yabancı kadınlara anne, kızkardeş, kız çocuğu gözüyle bak. Harama uçkur çözme. İffetli ve şerefli ol. Kendini para, riyaset, nefsaniyet, lüks ve konfor, gösteriş şehvetlerinden koru.

Yedinci Emir:

Beş vakit namazı dosdoğru kıl. Cemaatten ayrılma, kopma. Ezanlı, namazlı, camili, secdeli, devamlı taharetli Müslüman ol.

Sekizinci Emir:

Sana yetecek, seni kurtaracak derecede ilmihal bilgisini ve din ahlâkı kültürünü, icazetli ulemâ ve fukahanın yazmış olduğu sahih ve güvenilir kitaplardan sağlam bir şekilde öğren ve bunları hayatına ve hayata uygula. İtikada ait bilgilerini tashih et.

Dokuzuncu Emir:

Sakın haram yeme. Sakın riba ve faize bulaşma. Sakın paraya tapma. Sakın ihtiyaçlarını çoğaltma. Peygambere ve onların vârisi olan gerçek ulemâya ve gerçek meşayihe bak, onlardan ibret al, onları örnek al.

Onuncu Emir:

Dünyaya aldanma. Dünyadan ve ehlinden vefa bekleme. Dünya cîfedir, kilâb gibi ona tâlib olma. Dünya için orada kalacağın kadar, âhiret için orada kalacağın kadar çalış. Büyük yolculuk için azık topla. Hüsn-i hâtimeye nâil olmak için neler yapmak, nasıl olmak gerekiyorsa onları yap, öyle ol, sebeplere tevessül et. 16 Haziran 2010