Gemideki Darbe ve Savaş ile İlgili Tesbitler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Bu çılgın gidişin sonu nedir?
Türkiye’de istikrarsızlık olur… Maliye ve iktisat çöker… Uluslararası itibarımız düşer… Allah saklasın iç savaş çıkabilir… Zaten bu günkü savaş veya savaşımsı kavga bunun bir başlangıcı değil midir?
Müslümanlar bugünkü parçalanmışlık, bölünme, kopukluk içinde kalmakta ısrar ederlerse gelecekleri çok karanlıktır.
Suriye’ye benzeyebiliriz… Mısıra…
Müslüman bir toplumun, İslâm ahlâkının ilkelerine sırt çevirmesi onun felaketine yol açar.
Bir ülkede haram yemek yaygın hale gelmişse, orada gelecek aydınlık değil, karanlıktır.
Bir küfür ülkesi adaletle ayakta durur ama bir İslâm ülkesi zulümle âbad olmaz, yıkılır.
Haram rant yenmesi devleti, ülkeyi, toplumu çürütür çökertir.
Münker
işler yapanların yanında, bunları engellemeyen sözde iyiler de yanar.
Riba riba riba… Yakar yakar yakar… Zina zina zina… Yakar yakar yakar… Lüks ve israf yakar. Her gün altı milyon ekmeğin çöpe atılması öyle bir yakar ki.
Bir kısım Müslümanların çılgınca devamlı olarak
yapmaları, birbirlerinin aleyhinde bulunmaları yangın çıkartır.
Yangında kurunun yanında yaş da yanar.
Müslümanlar, tek bir Ümmet olduklarını, kardeş olduklarını, bir vücudun organları gibi olduklarını unuturlarsa rezil, rüsvay, zelil, esir olurlar.
Hem Müslümanız diyorlar, hem de Cuma ezanı okunduğu zaman dükkanlarını, iş yerlerini kapatıp ticarete ara verip Allah’ı zikr etmek için camilere gitmiyorlar. Eyvah yangın!
Müslümanlar birbirlerini sevmiyor, birbirlerine acımıyorlarsa orada yangın var demektir.
yangındır. Bizim hiç günahımız, noksanımız, hatamız yoktur; bütün günah ve hatalar ötekilerdedir diyenler beyinsizdir.
Müslüman bir toplum namazı yitirip şehvetlerine uyarsa yangın çıkar.
Dünya şehveti, para ve zenginlik şehveti, lüks ve konfor şehveti, benlik şehveti, riyaset, makam mevki, ün, alkış şehveti…
Kur’ânın emir ve yasaklarına uymayan, öğütlerini dinlemeyen Müslüman bir toplum çöker.
bir toplumun akıbeti iyi olmaz.
pusulasız bir gemi gibidir, nereye çarpacağı bilinmez.
baron kadar taş düşsün!
Sadece ben Müslümanım demekle iş bitmez, İslâmı yaşamak gerek.
Tek bir Ümmet olmayan ve râşid bir İmama biat ve itaat etmeyenler cahiliyet fırtınaları ile boğuşur.
Meselelerini meşveretle çözemeyenler bocalar durur.
Bana bu kurumların adresini verebilir misiniz?
Sabah ezanlarında Müslümanların büyük kısmı uyuyor. Seher vakitlerinde camiler boş.
milyonlarca Müslüman çılgınlar gibi takip edip dinliyor.
Dev uçağın pilot dairesinde, dev geminin kaptan köşkünde savaş var. Uçak türbülanslar içinde, gemi dalgalar arasında bata çıka ilerliyor. Sakın uçak düşmesin, gemi batmasın… Milyonlarca Müslüman savaşı seyr ediyor.
Horoz ve deve güreşi şehvetleri…
O ne dedi, bu ne dedi?
Afganistan, İrak, Suriye, Mısır, Libya… Sırada hangi ülke var?
İslâm dini bize, kâinat içre küçük sineğin bile Allah’ın takdiri ve yaratması olmadan kanadını çırpamayacağını bildiriyor. Allahü Teâlâ’nın ilmi, iradesi, kudreti, kaderi bütün âlemleri, yaratıkları, havadisi kuşatmıştır.
Hal böyle olunca, bir ülkenin veya devletin başındakilerin de takdir-i ilahî ile o makamlara geçmiş olduğu anlaşılır.
Onların o makamlara Allah’ın iradesine rağmen, sadece kendi istekleri ile geçmiş olduklarını iddia etmek, buna inanmak küfür olur.
Resûlullah Efendimiz
buyurmuşlardır.
Hükümetin, idarenin iyi ve âdil olmasını elbette isteriz. Lakin bu isteğin yanında, cüz’î iradelerimizle yapabileceğimiz hayırlı işleri, sâlih amelleri yapmamız gerekir. Sadece kuru istekle düzelme olmaz.
bir kavme mensup kimselere sormuş: Ne var ne yok, durumunuz nasıl?.. Elhamdülillah her şey yolunda da, sadece bir aksaklık var, o da develerimiz uyuz oldu cevabını vermişler. Yine sormuş: Bunun için ne yapıyorsunuz? Bizim içimizde çok sâliha ihtiyar bir kadıncağız var, develerin iyileşmesi için duâ ediyor demişler. Mescid-i Nebevî’nin minberinde hutbe okurken çok uzaklardaki ordu kumandanı Sariyeye,
diye bağırarak uyaran o büyük zat, develeri hastalanan kavmin temsilcilerine
buyurmuş.
Bir toplum iyi, âdil, sâlih bir idareye kavuşmak istiyorsa,
mecburiyetindedir.
Kendimizi ve toplumu düzeltmeden iyi bir idareye kavuşacağımız sanmak eblehlik ve beyinsizliktir. Sivil darbe yapılsın, bugünkü iktidar devrilsin, yerine çok iyi bir iktidar gelsin… Bu istek ve niyet, Resûlullahın
haberine aykırı düşer.
Biz belki ülkeyi, devleti, toplumu bütünüyle düzeltip ıslah edemeyiz ama
Birkaçını sayayım: İtikadımızı tashih edebiliriz… Beş vakit namazı kılabiliriz… İcazetli salih imamlar bulup farz namazları onların ardında cemaatle eda edebiliriz… Zekatlarımızı Kur’âna, Sünnete, şeriata, fıkha uygun şekilde verebiliriz… Elimizden geldiği kadar ve derecemize uygun şekilde
yapabiliriz… İlmihalimizi güzelce ve doğru olarak öğrenebilir ve öğrendiklerimizi hayata uygulayabiliriz… Cüz’î iradelerimizle bunları yaparsak, sabır ve salat ile Allahtan yardım istersek, O da bize yardım eder, bizi kurtarır.
Kendimizi, toplumu ıslah etmeden,
Allahü Teâlâ ribadan, zinadan, içkiden, gurur ve kibirden, lüks ve israftan, gıybetten, nemimeden, tecessüsten, tefrikadan, çekişmeden, beyinsizlikten, nifaktan, şikaktan razı olmaz. Kötü bir toplum, kendini ıslah etmedikçe iyi bir idareye kavuşmaz.
Yalanın, dolanın, iftiranın, Müslümanları aldatmanın, taqiyye ve kitmanın, hilekarlığın, şeytanlığın sonu salah değil, şekavettir.
Kışın şiddetli günlerinde, genç anne ve babanın, evlerinde soba yakacak biraz odunları ve kömürleri olmadığı için
Bu toplum bu ölümün vebalini omuzlarında taşımaktadır.
Beş vakit namazı yitirenler ve şehvetlerine uyanlar iflah olmaz, necat bulmaz. Mevlid gecesi, bir caminin şadırvanından şerbet akıtmakla bozuk toplum düzelmez.
Birbirimizi sevmedikçe, aramızda yardımlaşmadıkça, tek bir Ümmet haline gelip başımıza âdil ve râşid bir reis seçip ona biat ve itaat etmedikçe kurtuluş, necat, felah olmaz.
İtikadında bozukluklar olan Müslüman bir toplum zelil olmaya mahkûmdur. Namazı terk eden Müslüman bir toplum hür olamaz, esir olur.
Seher vakitlerinde leşler gibi yatanlar nasıl aziz olacak?
Din kardeşi aç iken, din kardeşinin bebeği soğuktan ölürken kendileri Nemrud ve Firavun gibi lüks ve israf içinde yaşayanlar nasıl düzelecek?
Allah ve Resûlü bize
buyururken, biz bugünkü parçalanmışlık, bölünmüşlük, tefrika içinde nasıl kurtulabiliriz?
Yahu bırakalım şu aptalca ve cahilce darbe heveslerini de adam gibi Müslüman olalım, ahlâklı ve faziletli olalım, bilen olalım, bilmeyen olmayalım, camide olalım, boynumuzda biat bağı bulunsun, komşumuz aç iken biz tok olmayalım, kuyruğumuza dünya kabaklarını bağlamayalım… 20.01.2014