Gerilik Nasıl Giderilecek?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 29 Ocak 2019
Pazartesi
Müslüman dünyası geri kalmıştır. Neyin gerisinde kalmıştır? İki şeyin. Birincisi çağdaş dünyanın gerisinde; ikincisi İslâm’ın gerisinde. Binaenaleyh eğer kurtulmak, hürleşmek, izzet bulmak istiyorsak çağı ve İslâm’ı yakalamamız gerekir.
Çağı yakalamak taklitçilikle olmaz. Önce kendi dinimize, medeniyetimize, kültürümüze döneceğiz, ondan sonra çağı yakalayabiliriz. Taklitçilikle, yabancılaşmayla ancak dejenere olunur.
Müslümanların geri kalmasından kimler sorumludur:
Önce, bugün ve yakın tarihte Müslümanların başında bulunan kimseler sorumludur. Din âlimleri, tarikat büyükleri, Müslüman fikir adamları, Müslüman politikacılar, Müslüman iktidarlar, Müslüman muhalefet, İslâmcılar, İslâmî hareketlerin (bir tane değil…) başını çekenler.
Sonra, bizi içimizden çökertmek isteyen din düşmanları, münâfıklar iki kimlikliler, dıştan Müslüman görünen, içlerinde başka din taşıyanlar, yani karpuz gibi dışı yeşil, içi kıpkızıl olanlar.
Müslümanlar, İslâm’ı ve çağı yakalayabilmek için neler yapmalı? Madde madde yazıyorum:
(1) Bedevîliği bırakıp medenî olmalı.
(2) Şifahî kültürü bırakıp yazılı kültüre geçmeli.
(3) Yeterli sayıda vasıflı Müslümanlar yetiştirmeli, bunlardan kadrolar kurmalı.
(4) Muktedir (iktidarlı) olmalı.
Vasıflı Müslüman ne demektir?
Böyle bir Müslümanın üç boyutu vardır.
Birincisi: Bilgi, kültür bakımından hem İslâm’ı bilecek, hem de yeterli çağdaş seviyede kültüre sahip olacak.
İkincisi: Aksiyon, ahlak, fazilet, yüksek karakter sahibi olacak.
Üçüncüsü: Estetik, güzellik ve sanat boyutu gelişmiş ve güçlü olacak.
Vasıflı Müslüman güçlü ve üstün olur.
Sadece kemmiyet (kelle sayısı, rakam fazlalığı) bir şey ifade etmez. Keyfiyet üstünlüğü olmadan kemmiyet yetmez.
Müslüman kurmayların, üzerinde durmaları gereken en önemli konular nelerdir?
1. Yazılı-edebî lisan meselesi. Türkiyeli Müslümanlar Türkçe meselesini halletmezlerse hiçbir iş yapamazlar, hiçbir baltaya sap olamazlar. (a) Birkaç yüz kelimelik günlük konuşma diliyle köy olmaz, kasaba olmaz, medeniyet olmaz. (b) Bin yıl boyunca kullandığımız alfabe ile zengin Türkçeyi okuyup yazabilmeliyiz. (c) Sadece okuyup yazmakla da iş bitmez, eski edebiyatımızı anlamak gerekir. (ç) Türkiye Müslümanlarını dilsiz bırakmak için lisanda büyük kopukluk meydana getirmişlerdir. Bu kopukluğu tâmir etmek gerekir.
İran’da, her evde Kur’ân-ı Kerim’den sonra, o ülkenin millî şâiri olan Hâfız’ın Divan’ı bulunur. Bizde de, her Müslümanın özel kütüphanesinde bir Fuzulî Divan’ı bulunmalıdır ve okunmalıdır.
2. Şifahî kültür ve zihniyetten medenî-yazılı kültür ve zihniyete geçmek. Müslümanlar kitap okumuyor, okudukları kitapları anlamıyor, anladıkları kitaplardaki bilgileri hayata uygulamıyor.
3. Müslümanları meraklı, dikkatli, hâfızalı, tepkili hale getirmek.
4. Lisandan sonra en önemli meselemiz eğitim meselesidir. Sosyal kültüre yönlendirilmiş çok üstün, çok güçlü, çok vasıflı özel liseler ve kolejler açmalıyız. Ayrıca, paralel ve alternatif bir eğitim sistemi kurarak istidatlı gençleri yetiştirmeliyiz. Bütün ülkeyi, her Müslüman evini, her camiyi bir mektep haline getirmeliyiz.
5. Medya meselesi: Türkiye’nin en fazla satan ve en tesirli günlük gazetesini Müslümanlar çıkartmalıdır.Yine tirajı en az 250 bin olan haftalık bir haber-yorum dergisi çıkartmalıyız. Kitapçılık ve broşür sahasında önde koşmalıyız.
6. Müslümanları uyandırmak, şuurlu hale getirmek. Cemaat ve hizip asabiyetini törpülemeli, onun yerine Ümmet birliği, bütün Müslümanların (çeşitliliklere rağmen) kardeş olduğu fikrini getirmeliyiz.
7. İktisat, ticaret, iş, sanayi, tarım, hayvancılık, ithalat, ihracat sahasında Müslümanlar yetiştirilmeli, teşvik edilmelidir.
8. Geleneksel millî sanatlar ve zenaatler Müslümanlar tarafından canlandırılmalı, yüzbinlerce vatandaşa iş, aş temin edilmelidir.
9. Her yıl dindar halktan toplanan hizmet paralarının (yekûn olarak milyarlarca dolardır) planlı, programlı, akıllıca harcanması için çareler ve çözümler araştırılmalıdır.
10. Birtakım alçak, ahlaksız, karaktersiz, namussuz, şerefsiz, münâfık, fâsık, fâcir, sapık, hâin adamların ve zümrelerin din sömürüsü yapmalarının, din ticareti yoluyla vurgun vurmalarının önüne geçmek için yoğun bir uyarı kampanyası başlatılmalıdır.
11. Çok önemli, çok hayatî konularda çeşit çeşit küçük, faydalı değerli broşürler hazırlanmalı, bunlar milyonlarca adet bastırılarak halka dağıtılmalıdır.
12. İslâmî kesimdeki israf, aşırı tüketim, lüks, gerekenden fazla konfor, saçıp savurma, gösteriş, marka tutkunluğu, oburluk gibi ahlâkî kötülüklerle mücadele edilmeli, mü’minler bunlara karşı uyarılmalıdır.
13. Eski ahîlik, fütüvvet teşkilâtı canlandırılmalıdır.
14. Müslümanları bölmek, kafalarını karıştırmak, saptırmak maksadıyla çıkartılan, körüklenen dinde reform, dinde yenilik, Fazlurrahmancılık, Light Islâm gibi cereyanlarla mücadele edilmeli; Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslâmlığı müdafaa edilmelidir.
15. Halk yığınları, okumuş Müslümanlar, gençlik beş vakit namaza ve cemaate teşvik edilmeli, bu maksatla milyonlarca tesirli öğüt broşürü dağıtılmalıdır.
16. Halka, iyilikleri desteklemek, kötülükleri engellemek şuuru aşılanmalı; bu konuda binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce, milyonlarca mektup, dilekçe, faks gönderilmesi sağlanmalıdır. (Bu hizmet şifahî yapılamaz. Şifahî oklar, kötülüklerin vicdan nasırlarını delip geçemez. Mutlaka yazılı olmalıdır. Bazı mektup ve dilekçeler taahhütlü olarak postalanmalıdır.)
17. Dinlerarası Diyalog ve Evrensel Kardeşlik adı altında Müslümanlara büyük bir tuzak kurulmuştur. Bununla mücadele edilmeli, Müslüman halk ve gençlik uyarılmalıdır. Resûlullah’ı inkâr eden ve yalanlayan, Kur’ân-ı inkâr eden ve yalanlayan, İslâm dininin hak din olduğunu kabul etmeyen inkârcılarla dost olunamayacağı; Allah’a eş, ortak ve oğul koşanların çok yanlış bir yolda bulundukları kütlelere iyice anlatılmalı ve Dinlerarası Diyalog tuzağından uzak durmaları tenbih edilmelidir.
18. Resmî Diyanet İşleri Bşakanlığı büyük ve ağır baskılar altındadır. Gem’i azıya almış olan, ülke sathında cirit atan Teslisçi misyonerlere karşı Diyanet’in küçük bir broşür bile çıkartmasına, bir cuma hutbesi bile okutmasına izin verilmemektedir. Bu konuda halk yığınları uyarılmalı, bilgilendirilmeli, resmî makamlara baskı yapılmalıdır. Derin devlet, Diyanet’e baskı yaparak cuma hutbelerinde zaman zaman dine aykırı cümleler ve fikirler sokuşturmaktadır. Bu husus da, yasal sınırlar içinde protesto edilmelidir.
Yukarıda saydığım hizmetleri kimler yapacaktır? Bunlar için gerekli para ve imkânlar nereden temin edilecektir?
Bazı din baronları, kendi şan, şeref, şöhret, ikbal ve tantanaları için büyük paralar harcıyorlar ama beride çok lüzumlu, zarurî, faydalı bir din hizmeti için birkaç bin dolar bulunamıyor. Bu olumsuzluklar nasıl giderilecektir?
Müslüman kütleler kasıtlı, planlı, programlı, maksatlı olarak sindirilmiş, uyuşturulmuş, sersemletilmiş, afyonlanmıştır. Bu uyuşukluk nasıl bertaraf edilecektir?
İslâmî hizmetler alanında üç zümre vardır.
(1) İhlaslı ve dürüst şekilde gerçekten hizmet edenler.
(2) Hizmet ehli, hizmetkâr geçinenler, havanda su dövenler.
(3) Hizmetten geçinenler.
Bu hizmet işlerine bir nizam getirilmesi, işe yaramazların tasfiye edilmesi gerekmez mi? 02 Kasım 2004