Gizli Protokollar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Cumartesi
konusunda tartışma vardır. Bunların uydurma, sahte, düzmece olduğu iddia edilmektedir. Bu iddiayı kabul etsek bile, o protokollarda yazılı olan şeylerin hayata uygulandıklarını inkâr etmek mümkün değildir.
Bazıları bu protokollardan bahs etmeyi antisemitizm olarak görüyor. Hukuka ve ahlâka aykırı olmamak şartıyla her konudan bahs edilebilir. Bir de, fikirlerin şiddetli eylemlere dönüşmemesi gerekir.
Dünya Yahudileri ırk, inanç, düşünce, görüş, kültür bakımından homojen bir yapıya sahip değildir. Siyon Önderlerinin Protokollarından bahs ederken bütün Yahudileri aynı kefeye koymak doğru olmaz. Kaldı ki, Yahudiler ile İsrail Oğulları arasında da fark vardır.
Şimdi yapılacak şey şudur: Siyon Önderlerinin Protokolları hayaldan, kuruntudan, kurgudan mı ibarettir, yoksa bunlar hayata uygulanmakta mıdır? Bu sorunun cevabını ben vermeyeyim, vicdanlı, hür düşünceli insanlar versinler. Siyon Önderlerinin Protokolları konusu üzerinde fazla durmayacağım. Benim asıl konum ikiye ayrılıyor:
Bazıları
diyebilir. Maalesef elimizde bu konuda şu anda belge bulunmamaktadır. Ancak bu konuda hayli karine vardır. Bazı gerçekler, yazılı belge olmadan da isbat edilebilir. Meselâ şâhitlerle…
Lozan’ın Gizli Protokollarının mimarı Osmanlı devletinin son Başhahamı
efendidir. Bu zatı birara devletin Washington sefiri yapmak istemişlerdi. Lozan’ın ikinci devre müzakerelerinde Türk heyetine katılmış, Avrupa başkentlerinde dolaşmış, gizli görüşmeler yapmış ve galip devletlerle Türkiye’nin arasını bulmuştur.
İngiltere devlet arşivlerindeki belgeler, aradan yetmiş beş sene geçtikten sonra tarihçilerin, araştırıcıların tedkiklerine açılır. Fakat,
Acaba,
Lozan’ın gizli protokolları da bu açılması istenmeyen evrak içinde midir?
Lozan’ın Gizli Protokollarını da bir kenara koyalım ve bugün Türkiye’de uygulanan birtakım protokollara bakalım. Bunların da elimizde yazılı metni yoktur. Yapılanlara, hayata bakarak ben yazıyorum. Dikkat buyurarak okumanızı rica ederim:
Madde 1:
Atalarının mezartaşlarını bile okuyamayacak derecede câhil kalmalarına dikkat edilecektir.
Madde 2: Edebî ve kültürel lisan o kadar bozulacak, o kadar dejenere edilecektir ki, yeni nesiller yakın tarihte yazılmış Ömer Seyfeddin Hikayelerini, Halide Edib’in romanlarını, Hüseyin Rahmi’nin kitaplarını okuyamaz hale ve anlayamaz hale getirilecek, bunların
baskıları yapılacaktır. Velhasıl,
Madde 3:
Geçmişteki İslâm büyükleri tahkir edilecektir. Asıl kahramanlar yerin dibine batırılırken yeni kahramanlar türetilecektir.
Madde 4: Türk toplumunun temeli olan
Cinsel sapıklıklar, Avrupa’da olduğu gibi meşru hale getirilecek, aynı cinsten kişilerin evlenmelerine zemin hazırlanacaktır.
Madde 5:
gece gündüz vur patlasın çal oynasın eğlence, şamata, zevk u sefa, oyun, dans, bayağı bir müzik ile
Madde 6: Başta futbol olmak üzere on milyonlarca halk, çığırından çıkmış spor müsabakalarının hastası, holiganı haline getirilecek, bu oyunlar yeni bir din gibi kütleleri sarıp kucaklayacaktır.
Madde 7: Türkiye’nin ve Türkiye halkının en büyük gücü olan İslâm dini bir tehlike ve tehdit olarak görülecek,
Madde 8: Büyük
, yurt çapında dağıtımı yapılan büyük bir gazete kurmak ancak beş on süper zenginin yapabileceği bir iş haline getirilecek, kartel ve tekel medyası ile protokollar hayata uygulanacak, bu gücün karşısında başka hiçbir güç dayanamayacaktır.
Madde 9:
büsbütün ortadan kaldırılamazsa dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim,
paravanası ardında yeni bir İslâm üretilecek ve türetilecektir. Sünnetsiz, fıkıhsız, şeriatsız evcil bir İslâm.
Madde 10:
kendilerini idare edebilecek aydın bir kafaya sahip olmadıkları için, dinsizleşinceye kadar onlar
Bu gütme ve vesayet de iki kimliklilere verilecektir.
Madde 11: Birtakım
Madde 12: Dindar Müslümanların
Madde 13: Ülkede hâkim/dominant unsuru teşkil eden
Madde 14: Alkollu
Madde 15: Bu protokollara karşı gelenler karalanacak, her vasıtaya baş vurularak sindirilecek, cezalandırılacaktır.
Madde 16: Eskiden altın ve gümüş en büyük güçtü. Zamanımızda ise
altın ve gümüşün yerini almıştır.
Madde 17:
birbirleriyle çekişip tepişmeleri sağlanacak, güçleri ve kuvvetleri kırılacaktır.
Madde 18: Dinî hizmet ve faaliyetlerin köy kültürü, kırsal kesim, varoş, gecekondu, taşra zihniyetiyle yapılması sağlanacaktır. Böylelikle Müslüman çoğunluk, içinde bulunduğu çukur ve tuzaktan bir türlü çıkamayacaktır.
Madde 19: Büyük medya vasıtasıyla ülkeye sahte, uydurma,
halk incir çekirdeğini doldurmaz faydasız ve lüzumsuz konularla oyalanacak, asıl meseleler ve dertler yüzüstü bırakılacaktır.
Madde 20:
Madde 21: Halk yığınları öyle sersemletilecek, uyuşturulacak, afyonlanacaktır ki, yararlarına ve zararlarına olan şeyleri birbirinden ayırt edemeyeceklerdir.
Madde 22: Protokolları ayakta tutmak için devletten, Millet Meclisi’nden, millî iradeden, hukuktan, millî menfaatlerden, millî kimlikten daha üstün
Madde 23:
Başka maddeler de var ama şimdilik bu kadarı yeter.
Okuyamazlarsa benim haklı olduğum peşinen anlaşılmış olacaktır. 22 Ocak 2006