Gündemin Ana Maddeleri
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 29 Ocak 2019
CumartesiBazı önemli konuların günde yirmi dört saat, haftada yedi gün, ayda otuz gün, senede 365 gün gündemde tutulması gerekir. Arada bir hatırlamakla olmaz.
Her zaman gündemimizde bulunması gereken böyle önemli ve hayatî konuları sıralamak istiyorum:
Agresif, fanatik, siyasî, emperyalist, bölücü misyonerlik faaliyetleri, biz gaflet ve umursamazlık içinde yaşarken gece-gündüz yıkıcı faaliyetlerine devam etmektedir. En son Bingöl ve Elaziz’de birer kilise açmışlardır. Malatya’daki kilise binasının inşaatı bitmek üzeredir. Birtakım vakıflara, derneklere, şahıslara, zümrelere bu konuda dışarıdan çok yüklü paralar gönderilmekte, yardımlar yapılmaktadır. Bilhassa bir kısım Alevî vatandaşlarımızla, tarihte Ermenilikten veya Rumluktan İslâm’a dönmüş olan ailelerin çocukları üzerinde yoğun propaganda yapılmaktadır. Birtakım politikacılar bu yıkıcı faaliyetlere, kendi şahsî ikbâl ve menfaatleri için göz yummakta, yeşil ışık yakmakta, karşılığında dış Haçlı güçlerden yardım görmekte, aferin almakta, destek sağlamaktadır. Osmanlı imparatorluğunu misyonerler yıkmıştı. Cumhuriyeti de yeni agresif ve emperyalist misyoner Haçlı seferi yıkmak istemektedir.
Bu faaliyetler de Müslümanlara karşı hazırlanmış büyük ve dehşetli bir tuzaktır. Bu işin arkasında uluslararası güçler bulunmaktadır. Birtakım Katolik ve Siyonist mihraklar bu iş için büyük miktarda para harcamakta, bazı Müslüman şahıs ve cemaatleri desteklemektedir. Hazret-i Muhammed’in risaletini yalanlayan, Kur’an’ı inkâr eden, Hazret-i İsa’yı tanrılaştıranlarla Tevhid ehli olan Müslümanların dinî sahada diyalog ve işbirliği yapmaları İslâm ve Ümmet için büyük bir tehlikedir. Bu bir intihar hareketidir, bu bir kendini inkârdır. Bu diyalog işi İslâm âleminde çıkmamıştır. Dışarıda icat edilmiştir. Zinhar bu tuzağa düşülmemelidir.
Bu da son derece menfi ve yıkıcı bir faaliyettir. İslâm’ı bozmaya yöneliktir. İndirilmiş (nâzil olmuş) ilahî İslâm dininin yerine uydurulmuş Light İslam dinini getirmek istiyorlar. Dinimiz haktır. Ahkâmı Kıyamet’e kadar baki kalacaktır. Şeriatın ve fıkhın muhkem hükümlerinde değişiklik yapılamaz. İlave yapılamaz, çıkartma yapılamaz. Müslümanların geleneksel dinî çizgide kalmaları gerekir. Dinde reform, yenilik, tarihsellik, mezhepsizlik, telfik-i mezâhib, Light İslam hareketinin arkasında uluslararası esrarlı mihraklar, güçler bulunmaktadır. Meşhur reformculardan biri, Dr. Moon dininin “Kutsal Metinler Heyeti” üyesidir. Bu ne demektir?
En son, birtakım liseli kızların iğrenç pornografik filmleri ortaya çıkarıldı. Bir vilayetin emniyetçileri, “Çok şükür bu filmler bizim şehrin kızlarına ait değildir…” şeklinde beyanlarda bulundular. Türkiye bir bütündür. “Çok şükür bizim kızlar değil…” ne demekmiş. Bu memleketin bütün kızları bizim kızlarımız değil midir? Ahlâksız ve rezil çeteler liselere kadar nasıl girdiler, nasıl oluyor da bazı liseli kızların iğrenç cinsel münasebetleri filmleştiriliyor? Başörtüsü konusunda arslan ve kaplan kesilen Pembe’ler kızların iffet ve namusunu korumak için niçin ciddî tedbirler almıyor? Bazı büyük şehirlerin kalabalık yerlerinde porno CD’leri peynir ekmek gibi satılmaktadır. Bilgisayar ekranlarından oluk oluk necaset akmaktadır. Bunlara kim dur diyecektir? Böyle giderse henüz reşid olmamış çocuklarımız ve gençlerimiz yoldan çıkacak, elden gidecektir.
Adamın işi yok, parası yok, sürünüyor ama günde bir paket pahalı Amerikan sigarası içiyor. İçme denilince de “Ağabey ben insan değil miyim?” diye öfkeyle bağırıyor. Lüks ve pahalı cep telefonu edinme bizde millî bir âfet ve felaket halini almıştır. Adam asgarî ücretle çalışıyor ama 650 milyon liralık lüks cep telefonu alıyor. “Kardeşim, daha ucuzunu alsaydın ya…” denildiği vakit o da isyan ediyor ve “Ben insan değil miyim?” diye bağırıyor. Ülkemiz lüks otomobil cinnetinin sarsıntıları içindedir. Elli bin, yetmiş beşbin, yüz bin dolarlık, hattâ daha pahalı otomobiller kapış kapış satılıyor. Bu otomobillere bağlanan para ile ticaret, sanayi işleri yapılabilir; dükkanlar, atölyeler açılabilir ama yapılmıyor. Para israfa, lükse, gösterişe yatırılıyor, sermaye olmaktan çıkarılıyor, öldürülüyor. Bu, sosyal ve ahlâkî bir cinayet değil midir? Türkiye son otuz kırk yıl içinde verimsiz ve faydasız meskenlere, otomobillere, lüks eşyaya, lüks ev döşemesine, şehvete, eğlenceye, haddinden fazla tıkınmaya, lüks kılık kıyafetlere, lüks tatillere trilyonlarca, evet tekrar ediyorum trilyonlarca dolar harcamış, batırmıştır. Bu bir cinnet değil midir? Kalkınmış, medenî, akıllı Japonya böyle mi yapmaktadır? Güney Kore böyle mi yapmaktadır? Evet her ülkede ölçüsüzlük, akılsızlık, hıyanet vardır ama bizdeki haddi aşmıştır, bir millî felaket ve hıyanet halini almıştır. Bunun sonu ne olacaktır?
Okullarımızda doğru dürüst zengin, yazılı, edebî Türkçe bile öğretilmemektedir. Okur-yazar ve aydın geçinenlerimiz bile birkaç yüz kelimelik sokak ve iletişim Türkçesiyle konuşmakta, yazmakta, meram anlatmaktadır. Yazılı ve edebî lisanını kaybeden bir toplum batmaya, gerilemeye, çökmeye mahkum değil midir? Hangi şer güçleri, hangi iç düşmanlarımız anadilimizi, Türkçemizi bu hale getirmişlerdir? En başarılı liselerimiz bile fen-meslek okulları şekline dönüşmüştür. Sosyal ve edebî kültür son derece zayıflamıştır. Edebiyat, tarih, felsefe, sanat tarihi ve kültürü, sosyoloji sahasında nal toplanmaktadır. İran’da, her evde Kur’an-ı Kerim’den sonra o ülkenin en büyük millî şairi olan Hâfız’ın Divan’ı bulunur. Bizde Fuzulî Divanı bulunan evlerin nisbeti kaçta kaçtır? Toplumumuz yazılı kültüre sahip değildir. Türkiye, iç düşmanları tarafından şifahî kültürlü, geri bir toplum haline getirilmiştir. Bu ülkeye, bu halka, bu devlete bu sabotajı, bu hıyaneti kimler yapmıştır?
Türkiye’nin yakın tarihinin en büyük gündem maddesi budur. Kimdir bu Pembe Türkler? Ne yapmak istiyorlar. Bundan birkaç yıl önce bir Pembe Türk New York’ta “Biz yirminci asırda iki devlet kurduk…” diye bir lâf etmişti. Bu adam ne demek istiyordu? Türkiye’nin büyük rantını, balını kaymağını Pembe Türklerin yediği iddia ediliyor. Bütün önemli köşebaşlarına Pembe Türklerin getirildiği söyleniyor. Türkiye’yi bugünkü hale Pembe Türkler getirmiştir deniliyor. Kimdir bu Pembe Türkler? Gayeleri nedir? Pembe Türkler Türkiye’yi nereye götürmek istiyor? Pembe Türkler ve demokrasi… Pembe Türkler ve insan hakları… Pembe Türkler ve hukukun üstünlüğü ilkesi… Pembe Türkler niçin millî kimliği erozyona uğratmak istiyor?.. Pembe Türkler Pembe Türkler…
Türkiye, laikliği Fransa’dan almıştır. Fransa’da bütün üniversitelerde İslâmî başörtüsü serbesttir de Türkiye’de niçin değildir? Fransa’da resmî devlet liselerinde başörtüsü yasaklandı ama orada özel liselerde, Katolik okullarında İslâmî tesettür yasak değildir. Fransa’da Müslümanların özel “İslâm Lisesi” kurmaya hakları vardır da, bizde niçin yoktur? Böyle bir şey Fransa’da laikliğe aykırı olmuyor da bizde niçin oluyor? Laikliğin târifi var mıdır? Dünyada kaç çeşit laiklik vardır? Bu laiklik konusu da Türkiye’nin müzmin gündem konularından biri değil midir? Bu mevzuda orta ve sâlim yol nasıl bulunacaktır? Laiklik meselesini hangi güçler kaşımakta, mıncıklamaktadır?
Dünyanın hiçbir demokrat, ileri, medenî, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş, millî kimliğe saygılı, evrensel insan haklarına samimî şekilde bağlı ülkesinde müzmin, bitmez tükenmez bir din-devlet, din-sistem çekişmesi yoktur da Türkiye’de böyle bir kavga niçin kasıtlı olarak sürdürülmektedir? Merhum Turgut Özal bu meseleyi kökünden halletmek istiyordu. Bu konuda uzmanlara raporlar hazırlatmıştı. Aniden öldü mü, öldürüldü mü? Türkiye’ye ülke, devlet, halk olarak zarar veren bu çekişme halledilemez mi? Bazı güçler niçin halledilmesine karşı çıkıyor? Medenî ülkelerde laikliğe aykırı görülmeyen birtakım şeyler bizde niçin görülüyor?..
(
Millî gelirin arslan payının küçük bir azınlık tarafından kullanılması, geri kalanın büyük çoğunluğa yetmemesi ülkenin temellerini çatırdatan bir kötülük, haksızlık ve zulümdür. Gelir dağılımını adaletli hale getirmek için mutlaka bir şeyler yapılmalıdır. Bu konu niçin işlenmiyor? 06 Haziran 2004