Günün Haber ve Yorumları
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 24 Aralık 2018
Cuma
Marmara denizinin altındaki yarık ve çatlaklardan fokur fokur kaynar sular ve gazlar çıkıyormuş… Fotoğrafını bile basmışlar, ben gördüm, siz gördünüz mü?.. Bırak şimdi bu deprem haberlerini, başka konulardan bahs edelim.
Olur… Duydunuz mu, vatandaşın dükkanını tahrip etmek istemişler, o da öfkeden ve üzüntüden çıldırmış, ruhsatlı kalaşnikofuyla etrafı taramış, iki kişi ölmüş, biri ağır bir sürü yaralı… Durum çok gerginmiş…
Şu gazetecileri anlamak çok zor. Ateş açan adam itiraf ediyor, “Ateş açmam için 500 lira verdiler, ben de tabancamı ateşledim. Geçim sıkıntısı çekiyorum, kim parayı verirse bu işi yaparım…” diyor. Benim günlük gazetem olsa bu haberi manşetten veririm.
Dikkat ediyor musunuz?Kriptolardan hiç bahsedilmiyor. Tek kimlikli Ermeni, Yahudi, Rum vatandaşlarımızı tenzih ederek yazıyorum: Dönen dolaplardan Kriptoların büyük miktarda suyu akıyor.
Kürt Yahudileri… Alevî kılığındaki Yahudiler… (Hakikî ve hâlis Alevîleri tenzih ederim.) Bir ayağı camide, öbür ayağı Rum Ortodoks kilisesinde olan anlı şanlı ünlü bol paralı etkili şahıs…
Vatan elden gidiyor, Türkiye tehlikede, devlet çatırdıyor diye feryat edenlerin hepsinin gözyaşları yürekten midir? Bunların içinde hiç parayla tutulmuş ağlayıcı karı yok mudur? Nasıl ayırt edeceğiz?
Aşı aşı aşı…Herkes aşı olsun…Bu aşı işinde çok büyük para ve rant var. Acaba bunları kimler devşiriyor?
Acaba bu toz duman içinde Sabayatcı vatandaşlarımız ne yapıyor?
Havaalanında midesinde 700 gram eroin depolamış bir yabancıyı yakalamışlar. 700 gram beyaz ne ki… Beride tonlarca uyuşturucu ticareti, kaçakçılığı, trafiği yapılıyor. İstenilse bu iş bir ayda bitirilebilir. Niçin bitirilemiyor, bir türlü aklım ermiyor, aklım ermiyor…
Ülke allak bullak, on milyon işsiz var. Şu kış kıyamette soba yanmayan evler, aç insanlar… Beride lüks bir otelde altın tozuyla yapılmış bir tatlının porsiyonu 1000 (yazıyla:Bin) dolarmış.
Sosyal adalet kalmadı. Sokak sürtüğünün ücreti 50 lira, sosyetik ve medyatik sürtüğün gecesi on bin lira. Böyle adalet ve eşitlik olur mu?
Geçerken gördüm, on çift çorabı işportacı 5 liraya satıyordu. Çok lüks Trebuş mağazasında bir çift kadın çorabı 400 liraymış.
Aksaray’daki esnaf lokantasında çorba 90 kuruş, kurufasulye 110 kuruş, pilav 100 kuruş, tatlı 110 kuruş… Dört liraya dört kap yemek.
Kajdor (Altın kafes) restoranda mükellef bir yemek adam başına 350 liraymış. Yanında yıllanmış yabancı şaraplar… Beş altı yüz lirayı geçer. Dört kişi gitseler hesap pusulası iki üç bin lira…
Komşunun megali idea faaliyetleri yavaşlar mı dersiniz, büyük iktisadî ve malî kriz başgöstermiş.
Bu kadın ya deli, yahut çılgın bir hınzır. Özgürlük, özerklik, daha fazla açılım ve saçılım diyerek gemiyi batırmak istiyor. Bana ne diyemiyorum, gemi batarsa ben de yok olurum.
Adamlar yıllardan beri çok büyük paralar vurdular, şimdi başları dertte. Nereye koyacaklar, nasıl saklayacaklar?Paran çok mu, derdin de çok. Kara para, baş belâsı…
Körfez prensliği iflâs etmiş. Peki orada saklanan yüz milyonlarca dolar ne olacak?
Dikkat dikkat dikkat!.. Özel gizli kasaların hepsine güven olmaz. Paranın dini imanı yoktur. Bilhassa Ligureskçi’ye dikkat ediniz.
Katoliklerin, Haçlıların, Papalığın, Evangelistlerin, Siyonistlerin, Sabataycıların Halifelik işi ne safhada? Şu mâlum zatı mı Halife yapmak istiyorlar? Bir adayları mı var, birkaç adayları mı?
Reformcu bir ilâhiyatçı da gerektiğinde Halife olmak istiyormuş. Suyu baştan tutarsa yeni bir din çıkartır. Günde on ictihad yapsa, senede 3650 ictihad eder.
Bir bilim adamı üç madde telif ücreti ile bir mülk satın almış.
Karının bir resmî kocası varmış, bir düzine de gayr-i resmî kocası. Peki çocuk kimden?Kim bilir?
14 yaşındaki iki kız kaçmış, ondört gün sonra fuhuşhanede bulunmuş.
Mahkeme bekaret raporu istemiş, bilcümle ve bilumum çağdaşlar isyan etmiş. Bu devirde bekaret mekaret mi olurmuş.
Sınıfta kızlarla erkek öğrenciler ayrı sıralarda oturuyormuş. Hayır olmaz, kız erkek karışık olarak oturacaksınız diye diretmişler. Çağdaşlık olmuş.
Zina ve fuhuş almış yürümüş… Somali’de recm cezası tatbik olundu diye kızılca kıyamet kopartıyorlar.
Lisenin bodrumunda küçük bir odada üç öğrenci mamaz kılmış, lâiklik elden gitmiş.
Peki bu açılımda başörtülülere de hürriyet verilmeyecek mi? Elbette verilmeyecek, yapılan kapanım değil, adı üstünde açılım. Açılsınlar, saçılsınlar…
Bir zat çok korunuyormuş. Azdır bile. Daha çok korunması lazımdır.
Mösyö Frijider ile Madam Frigorifik bin metrekarelik yeni malikanelerine taşınmışlar. Arnuvo, dadaizm, kübizm, arabesk, fer forje, Limoj, seladon, sedef, Ming, Kütahya, İznik… Süleymaniye damgalı şahane bir mangal bile varmış. Uşak her gün Greenich’e telefon ediyor, tam saati öğreniyor, five o’clock çayını öyle getiriyormuş. Şöminede, Afrika’dan getirtilmiş nadide odunlar müzikal çatırtılar ve çıtırtılar çıkartarak nazlı nazlı yanıyormuş. Alevler mor ve portakal rengi imiş. Lüküs hayat yan gel de yat!..
Dört kişi Kadıköy’e kupgriyye yemeye gitmişler. Hesap 40 lira tutmuş, beş lira bahşiş vermişler.
Ganizadelerin oğlu Foça’da hizmet görüyor. Fukara ailenin çocuğu Şırnak’ta ölüm korkusu ve dondurucu soğuk içinde… Vatan sağ olsun, Türkiye yücelsin.
Bu soğukta buzlu viski içilir mi, bak sesin kısıldı…
Leyla Vrezysky hanım ölünce beni toprağa vermeyin, cesedimi yakın, küllerimi Van gölüne atın demiş. Ah Leyla Vrezysky, sen zaten yanmışsın.
Kimsesiz sekseniki yaşındaki Hanife hanım devletin verdiği küçük üç aylık ile geçinmeye çalışıyormuş. Havalar çok soğuduğu için ısınmakta güçlük çekiyormuş.O yaşta soba yakmak da çok zormuş. Yine de şükr ediyormuş.
Beyefendi, hanımefendi demek hâlâ yasak (göz yumuyorlar); acaba beyefendilik ve hanımefendilik yasak olduğu için mi bunca adam mösyö, bunca kadın madam, bunca genç kız matmazel olmuş?
Şapka Kanunu’na göre, üniversite hocasından en alt seviyedeki hademeye kadar her Türk vatandaşının şapka giymesi mecburîdir. Bunca Atatürkçü niçin şapka giymiyor? Silindir şapka, fötr şapka, melon şapka, hasır şapka, kolonyal şapka, üzerine tüy dikilmiş Bavyera şapkası, çeşit çeşit şapka…Evet, şapka hayranları, şapka uygarlığın simgesidir diyenler, niçin şapka yok akılsız başlarınızda?
Hakikî bal hem gıdadır, hem ilaç ve şifadır. Her yerde bal satılıyor ama hakikîsi değil; ihtiyacı olan vatandaş küçük bir kavanoz yüzde yüz saf, hâlis, tabiî, hakikî balı nereden bulacak? (Gözlerinde hastalık olanların akşamları göz kapaklarını açıp birer damla hâlis bal damlatmalarını tavsiye ederim. Mücerreptir, faydası görülür. Bal katarakta, konjonktivite, glokomiye iyi gelir. İyi gelir de, gerçeğini nereden bulacaksınız?..)
Dana etinin kilosu 25 lira… Etiketinde “Dana etinden yapılmıştır” yazan sucuk 10 lira (Daha ucuzu da var). Benim matematiğim zayıftır, 25 liralık etten 10 liraya nasıl sucuk yapılabiliyor? Bir açıklayan çıkarsa memnun, minnettar ve müteşekkir kalırım.
Bugünlük bu kadar haber, yorum, magazin yeter.Hepsini yazmaya kalksam gazetenin tamamı yetmez. 19 Aralık 2009