Haftalık Dergiler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Şubat 2019
Salı
Büyük basın denilince sadece günlük gazeteler hatıra gelmemelidir. Haftalık gazetelerin ve dergilerin de; hem tiraj, hem tesir bakımından basın içinde büyük yeri ve payı vardır. Bu konuda bir örnek vermek üzere Polonya’daki haftalık basının bir listesini vermek isterim. Polonya’nın nüfusu 38-40 milyon civarındadır.
– Nie dergisi. Haftalık ortalama satışı 780 bin… Wpront 350 bin… Polityka 350 bin… Prseekroj 150 bin… Prawo i Zycie 130 bin… Preseglad Tygodniewy 100 bin… Gazeta Polska 186 bin… Tygodnik Solidarncze 80 bin… Tygodnik Powszeshay 50 bin.. Gazete Bankowa 50 bin… Prezedad Przeglad Tochniczny (Kuruluş tarihi: 1866) 25 bin…
Yukarıdaki listeden anlaşılacağı üzere nüfus ve yüzölçümü itibariyle bizden küçük olan Polonya’da çok güçlü bir haftalık basın bulunmaktadır. Bu, Polonya’nın kültür, eğitim, medeniyet seviyesi, üniversite bakımından bizden ileride, bizden kaliteli olduğunu gösterir. Yukarıda isimlerini verdiğim gazete ve dergiler hafif magazin dergileri değil, haftalık siyasî, sosyal, kültürel, iktisadî, finansal, kültürel hadiseleri aksettiren, genellikle ciddi yorumlar yapan basın organlarıdır.
Bu konuda Türkiye’nin durumuna bakacak olursak tam bir yetersizlik manzarası ile karşılaşırız. Bizde dünyanın en ileri, en kaliteli baskı makineleri ve tesisleri vardır ama bu dağlar ancak fare doğurmaktadır. En fazla satan haftalık haber ve yorum dergimizin satışı 15 ile 20 bin arasındadır. En iyi kağıt, en iyi dört renkli baskı, çok büyük sermaye ve imkanlar ile yetmiş milyonluk büyük Türkiye’de bu kadar az satışlı, az tesirli haftalık dergiler çıkarılması doğrusu ülke ve millet için büyük bir eksiklik, büyük bir ayıptır. Polonya’nın en büyük haftalığı olan Nie 780 bin tiraja sahip olduğuna göre, bizdeki büyük haftalık derginin bir milyondan daha fazla basıp satması gerekmez mi?
– İtalya: Famiglia Cristiana 1.500.000
– Almanya: Der Spiegel 1.100.000, Focus 560.000, Stern 1.275.000
– İngiltere: The Economist 708.000, The Observer 440.000
– İsviçre: Construire 390.000
– Rusya: Argoumenty i Fakty 3 milyondan fazla.
– Portekiz: Expresso 140.000
– Slovakya: Vasxrnap 85.000
– Bosna-Hersek: Svijet 90.000
– Macaristan: Heti Vilaggazdasag 200.000
– Ermenistan: Azadamard 30.000 (Daşnak Partisini tutar)
Dikkat buyurunuz, doğumuzdaki küçük Ermenistan’da bile haftada 30 bin satan dergi çıkarken bizdekilerin en büyüğünün tiraj ve satışı 15-20 bini geçmiyor.
Büyük günlük gazetelerimizin tiraj ve satışları da, nüfusumuza göre çok azdır.
Bir ülkenin medeniyet ve kültür seviyesi asfalt yollarla, o yollarda seyreden lüks otomobillerle, beton yapılarla anlaşılmaz. Medeniyetin, kültürün, ileri olmanın temel göstergelerinden biri günlük gazetelerin, haftalık dergilerin, kitap yayınının tirajı, tesiri ve kalitesidir.
Nüfusumuz yetmiş milyona dayandı ama büyük gazetelerimizin tiraj ve satışı 500 binleri aşamıyor. Bundan otuz yıl önce, nüfusumuz bugünkünün yarısı iken bir milyon satan gazetelerimiz vardı. Niçin geriledik?
Bizde kitap tirajları ve kalitesi de çok düşük ve yetersizdir. Yedi ülke ile sınır komşuyuz, çevremizde başka komşularımız da var. O ülkelerle ilgili Türkçe mükemmel tarihî, siyasî, kültürel, turistik resimli ciddî kitaplar yazıp yayınlayamamışızdır. Meselâ Suriye’ye bir seyahat yapacaksınız, kitapçıları dolaşınız o kardeş ve komşu ülke hakkında bir tek tanıtıcı kitap bulamazsınız. Bu bir acz, bir gerilik, bir yetersizlik değil midir?
Ülkemizin çoğunluğunu teşkil eden Müslümanlar maalesef günlük ve haftalık basın sahasında ikinci ligte oynuyor. Fikir adamlarımız, sosyologlarımız, antropoloji uzmanlarımız bu geriliğimizin ve yetersizliğimizin sebeplerini araştıran, tahliller yapan, çare ve çözüm teklifleri getiren raporlar hazırlamalıdır.
Büyük bir gazete ve dergi çıkartabilmek için, bu sahada başarılı olabilmek için geniş ufuklu ve kucaklayıcı bir zihniyete sahip olmak gerekir. Hizip, cemaat, fırka, klik, zümre, tarikat, zihniyeti ile benim yokluğundan şikayet ettiğim gazeteler ve dergiler çıkartılamaz.
Bizdeki çağdaş ve lâik basın organları genellikle dine, dindar halka saldırır, onları tahkir ve tezyif eder. Bu saldırılar ve hakaretler medeniyetsizliktir, geriliktir. Fransa’da bundan yüz yıl önce Jules Ferry adında ateist bir yobaz vardı. Onun kafası gibi bir kafaya sahip sözde ilericiler bu devirde Türkiye’ye hizmet edemezler.
Dindar kesim ise bilhassa basın sahasında sekter zihniyetle hareket etmektedir. Hocaefendi şöyle istiyor… Hocamız böyle istiyor… Efendi hazretleri şu yazıdan hoşlanmadı… Sayın baronumuz bu yorumdan rahatsız oldu… Bu gibi mülahazalarla gemlenen bir gazete ve dergi elbette gelişemez, açılamaz başarılı olamaz.
Hem tiraj ve satış, hem de ciddiyet, kalite ve tesir bakımından dünyanın en başarılı basını Japon basınıdır. Bizde doğru dürüst Japonca bilen bir tabaka olmadığından o basından haberimiz yok. Biz Türkiyeliler Japonya’dan ibret almalıyız. Onların, harikalar meydana getiren dört yüz küsur üniversitesi bulunmaktadır. Gerek sosyal ve edebî sahada, gerekse teknik sahada Japonya dünyanın en ileri beş ülkesi içindedir. Geçenlerde yazmıştım, Türkolog Profesör Suzuki, Kanunî Sultan Süleyman hakkında Japonca bir kitap yazmış ve 85 bin adet satılmış. Bizde İmparator Meiji hakkında kitap yazılsa acaba 85 adet satar mı? Meraksız, dikkatsiz, hafızasız bir yığın olmuşuz. Kültürümüz ise şifahîdir.
Bizdeki hakim zihniyet, halkı ve genç nesilleri aptallaştırmış, sersemletmiş, robot ve zombi haline getirmiştir. Bu zihniyete alternatif olmak iddiasıyla edebiyat yapan Müslüman kesimin önde gelenleri de iş ve amel sahasında pek başarılı değildir. Günlük gazete, haftalık ve aylık dergi, kitap, televizyon olarak medya çok büyük bir güçtür. Bu gücü kontrol etmeden, bu güce sahip olmadan bu ülkede hür, haysiyetli bir hayat sürmek mümkün değildir. Sadece inşaallah, maşallah demekle basın sahasında başarılı olmak da mümkün değildir. Sebeplere tevessül etmek gerekir. 13 Kasım 2002