Haham Tuncay Güney ve Şamanist Ergenekoncular
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 31 Aralık 2018
Cuma
Kanada’ya kaçtıktan sonra sahte Müslümanlığı bırakıp gerçek kimliğini ilân eden ve hahamlığa başlayan bu zat, 2001’de İstanbul’da polis sorgusunda verdiği ifadelerle ve bürosunda ele geçirilen, gizli arşivinden çıkan belgelerle
soruşturmasının odağı haline gelmiş bulunmaktadır.
Çok önemli olan husus şudur: Türk ve Müslüman görünerek gizli kapaklı işler yapan bu kişi aslında Yahudidir ve işi de hahamlıktır. Her Yahudi Yahudidir ama her Yahudi haham olamaz. Haham olmak için özel tahsil görmüş, Musevî teolojisi sahasında uzmanlaşmış bulunmak gerekir.
Haham Tuncay Güney’in mutlaka, ille de Yahudice bir ismi daha vardır ve bu isim onun asıl ismidir ama nedense medyamız bunu araştırmamaktadır. Bu zat, Kanada’dan Sabah gazetesine beyanat vermiş ve çok önemli şeyler anlatmış.
2001 yılında İstanbul’da yakalanmış, 11 saat ifade vermiş, kanuna göre kesinlikle suç olan çok şey anlatmış ama herhangi bir tahkikat, operasyon yapılmamış. Aksine, onu sorgulayan Emniyet Müdürü,
ve ‘Hiçbir bir işlem yapmadan dolaylı şekilde yurt dışına kaç’ demiş. O da kaçmış, iğreti Türklüğü ve Müslümanlığı bırakmış ve hahamlığa başlamış…
Sahte Türkler, sahte Müslümanlar…
Haham Tuncay’ın iddiasına göre
Onun üzerinde yedi sınıf daha vardır ve bunların üzerine gidilememektedir. (Gazeteci İsmet Berkan’ın “Büyük Ergenekon” dediği kısım ….REB)
Ergenekon tahkikatı fos çıkarsa, fos çıkartılırsa ne olur? Seyr eyleyin ondan sonra gümbürtüyü…
Bence çok var çok var… Şu, İslâm’a ve Şeriat’a saldıran ilahiyatçı da bunlardan biri olmasın? Malûm, bunların dedelerinden biri,
Yahudi ismini gizleyip,
buram buram Oğuzluk kokan
ismiyle kitaplar yazmış, bunlardan birine
diye bir fasıl koymuştu…
Bilenler zaten iyi bilir de, bilmeyenler için söylüyorum. Bendeniz tarikatlara ve tasavvufa taraftar bir Müslümanım.
Şeriata, dinin zahirine bağlı olacaklar; Kur’an, Sünnet ve icmâ yolundan ayrılmayacaklar.
İslâm’da çoğulculuğa da taraftarım. “Ümmetimin çeşitliliği geniş bir rahmettir” hadîsini biliyorum.
Lakin kabul etmediğim olumsuz şeyler var. Ümmet şuurunun kaybolup, dehşetli bir hizip, fırka, parça asabiyeti, militanlığı, fanatizmi (bağnazlığı) sergilenmesini asla kabul etmem ve hoş görmem. Bütünü parça ile özdeşleştirmek, hele bütünü parçanın içine sığdırmaya çalışmak mantıksızlığını ve geri zekalılığını kabul etmem.
Peygambere hakaret edilip saldırılınca ses çıkartmayan, kendi Hazreti tenkit edilince kızılca kıyamet kopartanlara sapık ve dengesiz derim. Salih ve muttaki din kardeşlerini dışlayıp, kafirleri dost ve velî edinenlere nasihat ederim.
İslâmî kesimde birtakım şeytanlar ve ahmaklar var. Şeytanlar temiz, saf, cahil Müslümanları kaz gibi yoluyor, inek gibi sağıyor. Din, iman, şeriat, fıkıh elden gitmiş, bazıları ne saçma şeylerle uğraşıyor.
Sıcak, bunaltıcı bir yaz yaklaşıyor ya, birilerinin aklı fikri camilere klima cihazı, vantilatör (yellengeç), buzlu su sebili koymak… Ümmet-i Muhammed bir ölüm-kalım savaşı içinde, onların dertleri soğuk hava, soğuk su, konfor, serinlik
Humeka-i kiramdan bazıları ellerine binlik tesbihler almışlar
diye çekiyorlar. Kendisini birinci sınıf mücahid, süper İslâmcı gösteren şu adama bakınız. Onu vakit namazlarında camide gören yoktur. Zaten namaz kılıp kılmadığı da bilinmiyor.
Şu ribacı, rantçı, nemacı, hortumcu, ihalelere fesat karıştırıcı adamın günahı çoğaldı. Ne yapacak? Yedi yıldızlı otelde konaklayarak bir umre yapar, Zemzemle yıkanmış gibi pîr ü pak olur, anasından doğmuş gibi tertemiz geri döner. Koca münafık! En basit ilmihal bilgilerini bilmeyen, Allah’ın sıfatlarını say denilince bakakalan şu sözde dindara bakınız. Faydalı, değerli, kalıcı bir kitap okumaz, her gün basında ve tv’de birkaç saat dedikodu, zevzeklik, polemik takip eder.
Ya Rabbi, ne günlere kaldık!..
Büyük müctehid imamlardan (İslâm önderlerinden)
şöyle dediği rivayet olunuyor: Âdil halife Ömer bin Abdülaziz buyuruyor: Allah Resulü ve O’ndan sonraki râşid (olgun ve sâlih) yöneticiler yollar/sünnetler çizdiler. Bu sünnetlere uymak Allah’ın Kitabını tasdik, O’na itaati kemale erdirmek ve din konusunda güç kazanmak olup hiç kimse bu sünnetleri kaldıramaz, hiçe sayamaz, değiştiremez ve onlara aykırı bir düşünce ve tavır takınamaz. Kim onlara uyarsa doğru yolu bulur. Onlardan yardım alan muzaffer olur. Onlara karşı çıkan ise mü’minlerin yolundan başkasına uymuş olur.
adlı kitabında “Onların çizdiği yola uymak, Allah’ın kitabına uymaktır” demiştir. (Et-Teratibu’l-İdariyye, Kettanî, c. 2, s. 539)
İlim erbabı, Resûl-i Kibriya sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin “Benim ve râşid halifelerimin sünnetine uyunuz” buyruğunu bilirler. Hiç şüphe yoktur ki, İslâm’ı en iyi anlamış, bilmiş, uygulamış kimseler Peygamber Efendimizin râşid halifeleri olan
efendilerimizdir. Radiyallahu aleyhim… Emevî halifelerinden
de râşid bir halifedir.
Ashab-ı kiram içinde nice büyük zatlar vardır ki, onların sünnetleri (yani İslâm’ı, Kur’an’ı, Peygamberi anlamaları ve ilahî dinin hükümlerini hayata uygulamaları) biz Müslümanlar için hidayet kaynağıdır.
Zamanımızda uğursuz bir taife,
meâlinde laflar ediyor. Bunlar, hem kendileri sapıtmıştır, hem de başkalarını sapıtmaktadır. Böylelerinin tuzaklarına düşülmemelidir. Hulefa-i Râşidîn’in, Ashab-ı Güzin’in, Selef-i Sâlihîn’in yollarından/sünnetlerinden ayrılanlar Mevlâ’yı değil, belâyı bulurlar.
Hazret-i Ebubekir servetini, Allah yolunda harcaması için Resulullah Efendimize getirmişti. Efendimiz sormuştu: Ailene ne bıraktın? Sıddîk şu cevabı vermişti: Allah ve Resulü onlara yeter… Hazret-i Ömer’den alacağımız ne büyük dersler var.
Hazret-i Osman zengindi, Tebük seferinde orduya bin binit (deve, at) temin etmiş, her asker için bir dinar vererek bin kişiyi savaşa hazırlamıştı.
Hazret-i Ali Efendimiz ilim şehrinin kapısıydı. Onun hikmetli nasihatlerinden yararlanan ebedî mutluluğa erer.
bir keresinde bin develik ticaret kervanını; develer, üzerlerindeki mallar, semerleri ve kolanları ile birlikte Allah yolunda tasadduk etmişti.
Onların Kur’an, Peygamber, Sünnet, ahlâk ve fazilet yolundaki hizmetleri saymakla bitmez. Bizi onların İslâmî anlayışı ve uygulaması kurtarır. Peygamberimiz “Ashabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uysanız, doğru yolu bulursunuz” buyurmuşlardır.
Onları bırakıp da birtakım bid’atçilerin, maceraperestlerin, Mason sarıklıların, din sömürücülerinin ve bezirganların peşlerine düşenlere şaşılır. Öyleleri hidayeti bırakıp dalalete sapmışlardır. 26 Nisan 2008