Hilafeti inkâr edenin aklından, dininden ve vicdanından şüphe etmek gerekir. Her dinin, her grubun, her topluluğun bir başkanı var da, Müslümanların niçin olamayacakmış? Müslümanların başında bir İmamın veya bir Emîrin yahut bir Halifenin bulunması şarttır, zorunludur, gereklidir.

Resulullah Efendimiz

(Salat ve selam olsun ona)

“Zamanındaki İmama biat etmeden önce ölen kişi, sanki cahiliyet ölümü ile ölmüş olur”

buyurmaktadır.

Ankarada rejiminin genel müdür seviyesindeki, laik sistemin resmî memuru Diyanet Reisi elbette hür ve bağımsız bir İmam’ın, Emîr’in, gerçek Halife’nin yerini tutamaz.

Romadaki Papanın, İtalya devletinin memuru olduğunu, devlet bütçesinden maaş aldığını, hükümet tarafından tâyin veya azl edildiğini düşünebilir misiniz?

Farmasonların Üstad-Âzamları var da Müslümanların niçin İmam-ı Kebirleri yok?

Kaptansız bir gemi olabilir mi? Pilotsuz bir uçak olabilir mi? Başında bir karınca beyi bulunmayan bir karınca kolonisi düşünülebilir mi? Kraliçesiz bir arı kovanı olur mu?

Bütün mü’minler tek bir Ümmettir ve bu Ümmetin başında mutlaka bağımsız ve ehliyetli bir İmam veya Halife bulunmalıdır. Ehl-i Sünnet İslamlığında biat ve itaat ahlakı vardır.

İmamsız, Emîrsiz, Halifesiz Müslümanlar… Yan gel yat… Ne karışan, ne görüşen var… Ne emr eden, ne nasihat eden var… Oh kekâh… Böyle bir başıboşluk, böyle bir başı bozukluk bir tür kaos ve anarşi değil midir?

Müslüman halkı kim çekip çevirecek? Sahih itikad konusu üzerinde kim duracak? Azgınlıklara kim dur diyecek? Cahillikleri kim izale edecek?

Müslümanların çocuklarını kim eğitip yetiştirecek? Namazın kılınması konusunda kim çalışacak? Din ve mukaddesat sömürüsünü kim önleyecek?

Başta bir İmam olmayınca bu saydığım hizmet ve vazifelerin doğru dürüst yapılamadığını görüyoruz. Müslüman halkın bir kısmı o kadar cahil bırakıldı ki, Ümmetin başında bir İmam’ın bulunması gerektiğinden haberi yok.

ABD, AB, Haçlılar, Evangelistler, Siyonistler Halifenin İslamdaki yerini ve önemini cahil Müslümanlardan daha iyi biliyor

ve zamanı gelince Ümmetin başına, kendi emir ve kumandalarındaki fantoş, kukla bir halife getirmek için şeytanî planlarını hazırlamış bulunuyor.

İslam dünyasında Hilafet çalışmaları çok marjinal ve zaiftir. İslam dünyasını o kadar parçaladılar ki, ehliyetli, liyakatli, muktedir, gerçekten dindar bir Halife seçmek (veya bulmak) ve kitleler halinde ona biat ve itaat etmek çok zor bir iş haline geldi.

Şu Türkiyemize bakalım: Müslümanlar bin parçaya ayrılmış… Korkunç bir kopukluk ve irtibatsızlık var… İslamı içinden yıkmak için reformculuğun, dinde değişim ve yenilik rüzgarlarının, bid’at cereyanlarının bini bir paraya.

Taqiyye ve kitman yapan şu Mutezile mezhebine mensup ilahiyatçılar hiç Sünnî bir Halife olmasını isterler mi?

Siyonistlerle ve Haçlılarla derin ve gizli işbirliği yapan üç hak ibrahimî din inancı mensupları hiç Halife isterler mi?

Din ticareti yoluyla her yıl milyarlarca dolar ganimet ve rant toplayan mukaddesat sömürücüleri hiç Hilafet isterler mi?

Cemaatlerin, grupların, hiziplerin, fırkaların hepsi hür… Hepsi keyfe mâ yeşa aklınca hizmet ediyor… Hiçbir İslamî denetim ve kontrol yok … Ne hesap var ne kitap…

Halife seçilince, Ümmet teşkilatı kurulunca hizmetler, faaliyetler zabt u rabt altına alınacaktır. Tarikatlar ve şeyhler, Meclis-i Meşayih tarafından kontrol edilecektir. Zekatın Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplanmasının ve sarf edilmesinin önüne geçilecektir.

Hiçbir maceraperestin, arivistin, kerameti kendinden menkul o biçim şeyhin din ve mukaddesat yoluyla zenginleşmesine izin verilmeyecektir. Başta gerçek bir Halife olunca içkili fuhuşlu günah mekanlarında lüks iftar ziyafetleri verilemeyecektir. Zam Zam Tower’lerin kral suitlerinde lüks, muhteşem, israflı turistik umreler yapılamayacaktır.

Sabah namazı vakitlerinde leşler gibi horul horul uyuyan Müslümanlara

“Haydi kardeşler doğrulun bakalım, abdest alın camilere gidip namaz kılın”

denecektir. Halife olunca Ramazan gecelerinde vur patlasın çal oynasın

karılı erkekli şenlikler etkinlikler eğlenceler fısklar fücurlar, azgınlıklar

yapılamayacaktır.

Bu yüzdendir ki, hiçbir kafir, hiçbir münafık İmamet ve Hilafet istemez. Müslümanlar bin parçaya ayrılmış ve başsız kalmış olunca da izzet olmaz, hürriyet olmaz, yükselme olmaz, kurtuluş olmaz.

Başsız gövde olur mu? Başsız Ümmet olur mu? Başsızlık zillettir, esarettir, yenilgidir, rezalettir, ezilmektir…

Ramazan pidelerinin üzerine susam mı konulsun, çörek otu mu?.. Mübarek ay geliyor, aman hoparlörleri yağlayın ses daha güçlü çıksın.

Ah mübarek ay, cerrû yecirrû… Benim cemaatim daha büyük… Benim şeyhim senin şeyhini döver…

(Başına şeyhin kadar taş düşsün!)

Ah eski Ramazanlar, ah eski Ramazanlar!.. Konaklarda ilk yemek kıymalı, bol tereyağlı ağzınıza layık nefis yumurta mıhlaması olurmuş…

Yusuf Kamil Paşanın konağında iftara gelen

sultan Abdülmecide buzdan kaseler içinde hoşaf ikram edilmiş…

Filan hâfız çok yanık Kur’an okuyor… Filan müezzinin ezanı bir harika… İstanbulda Ramazan günlerinde açıkta cayır cayır oruç yeniyor. İsyancılar Dolmabahçe camiinde içki içmiş…

Aldırma canım, bizim cemaatin iftarı muhteşem oldu. Halife yok, İmam yok, Emîrü’l-mü’minîn yok. Karışan yok, görüşen yok, canının istediğini yap.

Hiçbir şeye yanmam, birilerinin nedir bu başımıza gelenler diye yakınmalarına yanarım. 04 Temmuz 2013