Halka Kitap Okutmak
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 07 Şubat 2019
Perşembe
Türkiye’nin tamamını yazılı toplum haline getirmek mümkün bir iş değildir. Lakin hiç olmazsa birkaç milyon vatandaşımızı yazılı-medenî hale getirebilirsek ülkemize, devletimize, milletimize büyük hizmet etmiş oluruz. Şifahî toplum zihniyetinden ve kültüründen yazılı toplum zihniyet ve kültürüne geçmek için ne yapmak lazımdır? Dağınık da olsa bu konudaki bazı fikir, görüş, teklif, çare ve çözümleri kısaca yazmak istiyorum:
(1) En az birkaç milyon evde, orada oturan ailenin özel kütüphanesi olmalıdır. Aile bütçesinde her ay kitap, kültür ve sanata ayrılmış bir miktar para bulunmalı ve bunun bir kısmı ile faydalı, değerli, kitaplar alınmalı, diğer kısmı ile sanat eşyası edinilmelidir. Her ay paralı sanat ve kültür gösterilerine gidilmeli, müze gezilmelidir. Çocuklar, ilkokula başladıkları günden itibaren kitap almaya, kendi özel küçük kütüphanelerine sahip olmaya alıştırılmalıdır. “Kitap toz yapar, evimde kitap ve kütüphane istemem!…” diyen kadınlarda kuş kadar akıl yoktur.
(2) Çok meraklı, çok cazibeli, çok faydalı, çok ilgi çekici kitaplar seri halinde çıkartılmalı ve çok ucuz fiyatlara satılmalıdır. Bizde zenginler, varlıklılar, sonradan zengin olmuşlar devamlı kitap almazlar, muntazam bir şekilde kütüphane kurmak için bir niyet ve faaliyet sahibi değildirler.Kitabı daha çok fakirler, öğrenciler almak ister, onların da parası yetişmez. İyi niyetli zenginler kitap almaya teşvik edilmeli, fakirlere ise ucuz fakat faydalı ve güzel kitaplar sunularak kitap almalarına imkan hazırlanmalıdır.
(3) Bugünkü kitap tirajları acınacak derecede düşüktür.Yetmiş milyonluk ülkede kitaplar genellikle bin adet basılıyor. Toplam nüfusu beş milyonu geçmeyen medenî-yazılı ülkelerde ise nice kitap on bin basılmakta, her yıl düzinelerle kitap satış rekorları kırmaktadır. Bizde de, halka hitap eden normal kitapların en az on bin adet basılmasını temin edecek çareler ve çözümler araştırılmalı, bulunmalıdır.
(4) Son Ramazan’da hiçbir ilmî, dinî kıymeti olmayan bir kitap 100 bin adet sattı. Rivayete göre, kitabı korsanlar da basmışlar. Korsan baskısıyla birlikte belki de iki yüz bin adet satılmıştır. Böyle gayr-i ciddî kitapların satılması halkımızın ve sözde okumuşlarımızın kitap ve kültür konusunda olgun olmadığını gösterir. Şu anda piyasada bu gibi kitaplar revaç görüyor. “Aklını kullan ve kısa zamanda zengin olu…”, “Üç ayda başarılı olmanın yedi altın anahtarı”, “Hiç çalışmadan, hattâ uyurken derslerini dijital hipnotizma metodu ile öğrenip sınıf birincisi olabilirsiniz…” Şayet bu gibi kitaplar çok satılıyorsa bu toplum, bu gençlik define bularak zengin olma hayaline kapılanlar gibi yanlış yoldadır. Halkımıza, gençliğimize gerçekten ciddî, faydalı, lüzumlu kitaplar sunulmalıdır.
(5) Bu gibi faydalı ve lüzumlu kitaplara bir örnek olmak için “Halk için siyaset rehberi” adıyla bir kitap hazırlatmak ve yayınlamak istiyorum. Türkiye’de, atom fiziği profesöründen sokaktaki ayakkabı boyacısına kadar herkes siyasetten bahsediyor, siyasetle ilgileniyor ama siyasetten fazla anlayan yok. Hazırlatmak istediğim kitap soru ve cevaplarla, şemalarla, yer yer çerçeve içinde kısa yazılarla, bol başlıklar altında siyasetin yapısını, içyüzünü sokaktaki vatandaşa anlatacaktır. Ülkemizde elli yılı aşkın bir zamandan beri bir dolaptır dönüyor. Halk yığınları seçimlerde oy kullanılır, kazanan iktidar olur ve memleketi idare eder sanıyor. Halbuki siyaset son derece karmaşıktır. Bir kere bu ülkede bir konvansiyonel devlet vardır, onun yanında bir de derin devlet. Siyasî partileri herkes biliyor ama onlardan daha güçlü ve tesirli olan baskı gruplarını, lobileri, egemen azınlıkları, güçlü ve tesirli para babalarını bilen çok azdır. Siyaset ve para içiçe geçmiştir. Bir partinin iktidar olması için doların milyarıyla para gerekiyor. Siyasî meşruiyet nedir? Bizde iki siyasî meşruiyet vardır: Biri derin devletten icazet almak, diğeri ABD’den izin ve icazet alarak tepeden inmek. Ordu ve politika konusu da çok önemlidir. işte bu gibi önemli hayatî konular bu kitapta herkesin anlayacağı şekilde yazılıp açıklanacaktır. Aslında böyle bir kitabın her Türk ailesinin evinde bulunması gerekir.
(6) Bizde 19’uncu asrın ikinci yarısında millete okumayı sevdiren kişi merhum Ahmet Midhat efendidir. Gazeteler çıkartmış, nice kitap yazmıştır. Sultan Abdülhamid zamanında Galata Köprüsü’nden Beykoz’daki yalısına giderken vapurda gençler etrafına toplanır, bütün yolculuk boyunca sohbet edilirmiş. Tabiî o devirde siyasetten bahsetmek netâmeli olduğu için ilimden, edebiyattan, faydalı konulardan bahsedilirmiş. Her büyük ülkede kitapları bir milyon adet basılan ünlü, popüler yazarlar vardır. Fransa’da her yıl birkaç yazarın kitabı birer milyondan fazla tiraj yapmaktadır. Türkiye büyük bir ülkedir, nüfusu yetmiş milyondur. Bizde de en az birkaç yüz bin basan ciddî, faydalı kitaplar yayınlanmalıdır. Ama böyle bir şey kuru istekle gerçekleşmez. İki temel şart gereklidir: Halkta ve gençlikte kitap sevgisi olacak; çok satılacak, böyle değerli kitapları yazacak kapasitede edipler, düşünürler, muharrirler bulunacak.
(7) Kırsal kesim, gecekondu, varoş, taşra zihniyetiyle, marjinal kültürle büyük yayıncılık işleri yapılamaz. Ülkeye ve halka hizmet edecek yayıncıların engin bir genel kültüre sahip olması ve yüksek burjuva sınıfına mensup bulunması gerekir. Kitapçılık, yayıncılık Tahtakale’nin ara sokağındaki urgancılık gibi bir iş değildir. Bir yayıncının ne mal olduğu çalışma yerinden evinden belli olur. Kazandığı parayı mülke, gayr-i menkule yatıran adamlar iyi yayıncı değildir. Yayıncı, para kazandıran kitapların yanında para kazandırmayacak, fakat hizmeti olacak kitapları da basmalıdır. İyi bir yayıncı arada bir meslekî ve kültürel seyahatlar yapmalıdır. Mahalle bakkalı zihniyetli, dar ufuklu, küçük müteahhit kafalı yayıncılar yayıncı değil, kitap esnafıdır. Yayıncılık mimarlık, müzisyenlik, dekoratörlük gibi bir meslektir. Bilmem anlatabildim mi?
(8) Bizdeki telif ve tercüme ücretleri de gülünç denecek derecede azdır. Bir muharrir bir sene çalışmalı, güzel bir kitap hazırlamalı ve bundan aldığı telif ücreti ile en az birkaç yıl müreffeh (refahlı) ve iyi bir şekilde yaşamalıdır. Başka ülkelerde bu mümkündür, bizde birkaç istisna dışında mümkün değildir. Taşıma suyla değirmen döndürülmeyeceğine göre, yüksek ve iyi telif ücretleri ödenebilmesinin tek çaresi iyi kitaplar yazılma ve bunların çok satılmasıdır.
(9) Sahibi bulunduğum Bedir Yayınevi’nin kitap yayını işlerini uzun yıllardan beri terk ve ihmal etmiştim. Birkaç aydan beri kollarımı sıvadım ve tekrar çalışmaya başladım. İnşallah faydalı kitaplar yayınlayacağım ve bunları çok ucuza satışa arzedeceğim. Kitap alınmasını, özel şahsî kütüphane kurulmasını teşvik için de bu konuda dergi ve broşürler yayınlayıp bedava dağıtacağım. İslâmî kesimde kitap yayını işi çok tehlikeli bir mecraya girmiştir. Çünkü ya para kazanmak hırsıyla, yahut reformculuk ve yenilikçilik sapmaları yüzünden itikada, Şeriata, dine aykırı bir sürü kitap yayınlanmaktadır. Bunların yayınlanması, satılması, alınıp okunması sakıncalıdır. Müslümanların bu konuyu aralarında halletmeleri gerekir. Böyle kitaplar, kaş yapayım derken göz çıkartır, bazen maazallah kişiyi dinden çıkartır. 11 Nisan 2003