PerşembeBir kimsenin nasıl bir adam olduğunu anlamak için birtakım kıstaslar, ölçüler vardır. İçki bunlardan biridir. Ziya Paşa “İşret güher-i âdemi temyize mihektir” (İçki âlemi insanın cevherini anlamak için bir mihek taşıdır) der. Ruh soyluluğuna sahip, güçlü karakter sahibi bir kişi günah işleyip içki içtiğinde fazla azıtmaz, cıvıtmaz, bayağılaşmaz; asaletini muhafaza eder. Sarhoş olmadığı zamanlarda ebedli, görgülü, asil gibi görünen seviyesiz bir adam ise içki içip sarhoş olduğu zaman bin türlü taşkınlık, rezalet, kepazelik yapar, ne mal olduğunu ortaya koyar.

Dindar ve sofu geçinen adamlar içki içmezler. Peki onların cevherini temyiz için hangi ölçü vardır? Para ve menfaat… Dindarlık ve sofuluk kuru lâfla, edebiyatla, kendini övmekle olmaz. Hakikî dindar para ve menfaat konusunda son derece titiz, perhizkâr, dikkatlidir. Harama kesinlikle yaklaşmaz. Bir trilyon verseler tenezzül etmez. Ben birtakım adamların ne mal olduklarını servetlerinden anlarım. Babadan, aileden miras olarak gelmiş büyük servetlere sahip olanlara bir şey demem. Yahut kendisi ticaret, üretim, hizmet yapmış ve bu yollarla zengin olmuştur, ona da söz söylenmez. Lakin öyleleri vardır ki, hiçbir meşru (yasal) ve helâl yoldan para kazanmamış, geliri olmamıştır ama Karun gibi zenginleşmiştir. Böyleleri ne kadar ünlü, anlı şanlı, saygın kişiler olsalar da aslında beş para etmezler.

Zamanımızda kirli, kara, haram para ile yüz milyonlarca dolarlık servetler edinmiş olan birtakım kodaman ve kocaman adamlar vardır. Gündemdedirler, alkış tufanları içinde yüzerler, yüzbinlerin sevgilisidirler, cart curt edip dururlar. Bu adamlar yüksek değil, alçak kişilerdir. Çünkü haram servetler edinmişlerdir.

Bir kişinin gerçek, tamamı beyan edilmiş servetine bakarak onun ne mal olduğunu anlayabilirsiniz. Helâl ve meşru malsa eyvallah, haramsa ona lânet olsun.

Haram, kirli, kara paranın en çirkini din, mukaddesat, iman sömürüsü ile elde edilendir. Din kutsaldır, ona sadece hizmet edilir. Din istismarcıları (sömürücüleri) alçaklık çukurlarının en dibinde debelenen rezil ve sefil sürüngenlerdir.

Milliyetçilik ve Türkçülük yoluyla kara, kirli, pis, haram servetler elde edenler de böyledir. Vatan, millet, Sakarya türküleri okurken, el altından deveyi hamuduyla yutarlar.

Halkımız, tâcirlerimiz saftır. Birtakım sahtekârlara, bezirgânlara inanıverir ve kesenin ağzını açar. Bu konularda şeffaklık yoktur. Güven vardır, hesap sorulmaz, denetim yapılmaz. Toplanan paraların tümünün dâva için harcanacağı sanılır. Bazen büyük kısmı deve yapılır da kimsenin ruhu duymaz.

İstihbarat servisleri, büyük kulaklar kimlerin kara ve kirli paralarla Karun kadar zengin olduklarını bilirler ama ses çıkartmazlar. Sadece dosyalar hazırlar, belge toplarlar. Bu kara para babalarını kullanırlar, manipüle ederler. Hele bir kafa tutmaya kalksınlar, dosyalar tepelerinde atom bombası gibi patlatılır. Onlar bunu bildiklerinden kuzu kuzu itaat ederler.

Sağcının soysuzu sağcılık adına, solcunun soysuzu solculuk adına toplar ve götürür. Kimi din der toplar, kimi dinsizlik adına toplar. Bunların renkleri değişiktir ama hepsi de -affedersiniz- bok böceğidir. Onların dinleri imanları paradır, nefs-i emmârelerine de put gibi taparlar.

Hangi kesimden olursa olsun temiz ve idealist adamları takdir etmek gerekir. İnançlı, ihlaslı, istikametli (doğru) İslâm hizmetkârları, sadece elleri değil, ayakları öpülecek kimselerdir. Onlar, bırakın kirli, kara, şüpheli, şaibeli, haram servet ve kazançları; meşru, mübah ve helâl olanları bile istemezler. Geçinecekleri kadar bir gelir onlara yeter de artar.

Bazı adamlar ve kadınlar Atatürkçülük, laiklik, çağdaşlık diye feryat ediyor. Hangileri samimî, hangileri sahtekâr ve yalancı, devşirip devşirmediklerinden anlaşılır. Sırf inandığı için, idaelistçe feryat ediyorsa ne âlâ, aksi takdirde Atatürk, laiklik, çağdaşlık bezirgânlarından başka bir şey değildirler.

Son aylarda ülkemizde birazcık temizlik yapılmaya başlandı. Büyük hırsızlıklar, rüşvetler, soygunlar, talanlar, vurgunlar, hortumlamalar çorap söküğü gibi peşpeşe açığa çıkıyor. Ama temizlik asla yeterli değildir. Açığa çıkanlar, gerçek rakamın binde biri bile değildir.

Yıllardan beri bu milletin dinine, imanına, ecdadına, tarihine, kimliğine sövüp sayan şu militan, fanatik, gözü dönmüş Dönme, paçasını nasıl da kurtardı.

Adamın biri, büyük şehirlerimizden birinde vaktiyle kent-baylık yaptı ve bu esnada büyük miktarda götürdü. Şimdi milyar dolarlık bir servete ve güce sahip bu adamdan hangi makam hesap soracaktır?

Bütün vatandaşlar eşittir diye nutuklar atılıyor. Peki bazı kodaman ve iri herifler ve karılardan hesap sorulmaması, onların normal vatandaşlardan daha fazla eşit olmalarından mı kaynaklanıyor?

Allah’ım, bir hakikat kalmasın âlemde nihan… İnşallah bütün kirli kara para babaları birer birer belâlarını bulacaklardır. Ben bir Müslüman olarak öncelikle din sömürücülerinin rezil ve rüsvay olmalarını istiyorum. Çünkü bu haşarat İslâm’ın ve Ümmet’in önünde en büyük engeldir. Müslümanlar bu din sömürüsü pisliğini temizlemedikçe selamete, necat ve felaha nâil olamazlar.

Biz Müslümanlar âhirete, hesap gününe, mizana inanıyoruz. Allah her kimseye kirâmen kâtibîn denilen melekler vermiştir, onlar kişinin sevaplarını ve günahlarını yazarlar. Din sömürüsü yoluyla kara, kirli, pis para kazanan habîsler hem dünyada, hem de âhirette rezil ve rüsvay olacaklardır. Yığdıkları o muazzam servetleri çoluk çocuklarıyla âfiyetle, huzur ve mutluluk içinde yiyeceklerini sanıyorlarsa çok aldanıyorlar. Hem dünyada, hem âhirette işleri bitiktir. Haram para ateştir, yakar.

İslâm ribayı yasak ve haram kılmıştır. Kur’an’da “Ribacılar Allah’a ve Resûlüne karşı savaş ilân etmişlerdir” meâlinde âyet vardır. Riba ve ribaya benzer muamelelerle zengin olacaklarını, ferah fahur geçineceklerini sananlar ne büyük bir yanılgı içindedirler. Bu düzen bozukmuş, böyle bir düzende her halt yenirmiş! Öyle mi? Allah’ın azabına ve gazabına uğradığınız zaman hanyayı konyayı anlayacaksınız.

Bazı reformcu, zındık, mezhepsiz ilahiyatçılar riba için fetva ve ruhsat veriyormuş. Yahu mevrid-i nasta (kesin hükümlerde) ictihad yapılır mı, fetva ve ruhsat verilir mi? Allah yasak kılmış, Peygamber o yasağı teyid etmiş, on dört küsur asırlık bir icmâ var, sonra kendini bilmezin biri olur diye izin veriyor. Ne günlere kaldık!

Kara para sahiplerini uyarıyorum: Gebermeden önce kendinize geliniz, tevbe ediniz. Kuru tevbeyle de iş bitmez. Haram servetlerinizi son kuruşuna kadar dağıtınız, sadaka ve hizmet olarak sarfediniz. Nemrudluğu ve Firavunluğu bırakınız. Yoksa âkıbetiniz iyi olmaz. Dünyada, biraz tantana, debdebe, ihtişam, lüks, konfor, alkış, ün… Sonra öbür dünyayı boylayınca belanızı bulursunuz. İnsanları kandırabilir, beşerî adaletten kurtulabilirsiniz ama Allah’ı kandırmak ne mümkün. 16 Şubat 2001