Haram Yiyicilik
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Şubat 2019
Cumartesi
Zamanımızda her şey kazanç ve rant konusu olmuştur.Nerede, hangi işte para var, oradan pis kokular geliyor. 1999 zelzelesinde perişan olan vatandaşlar için yurt içinden ve dünyadan hayli yardım temin edildi, o konuda bile acayip rivayetler ve dedikodular var. Dedikoduya inanılır mı diyen çıkabilir. Elbette inanılmaz ama istihbaratçılıkta, hukukta, zabıtada, kriminal araştırmalarda dedikodular birer karinedir, araştırılmaları, incelenmeleri gerekir.
Futbol oyunlarında ne büyük dolaplar döndüğünü medya haber verdi. Şikeli maçlar, manken karılarla yatan hakemler ve daha neler neler.
Türkiye’de çeteler türemiştir. Her konuda, her sahada, her işte çeteler vardır.
Başka ülkelerde de rantlar yeniyor, kötü işler cereyan ediyor ama bizdeki kadar değil. Bizdeki kokuşma, bizdeki çetecilik, bizdeki rant yeme işi çığırından çıkmıştır, genel ve yaygın hale gelmiştir.
Rantçılar kutsal ve millî sahalara ve konulara da el atmıştır. Din ve mukaddesatın, milliyetçilik ve Türkçülüğün de rantı yenmektedir artık.
Bizde iki kimlikli, gizli, çok güçlü, esrarlı bir taife var ki, rant yemede birincidir.
Büyük medya, gazeteler, televizyonlar bu genel rant işini, çeteleşmeyi açıkça yazamıyor. Zaman zaman, hamamın namusunu kurtarma kabilinden yayınlar yapılıyor ama yazılanlar işlerine geldiği kadarıdır. İşlerine gelmeyen, patronlarının menfaatlerine uygun olmayan pislikler sükût karanlığında tutulmaktadır.
Şu gazeteciye bakınız. Ayda on binlerce dolar maaş alıyor. Koru içinde milyonlarca dolarlık şahane bir köşkte oturuyor. Limuzinlerle gezip tozuyor. Bir gazeteci duydum, ayda on bin dolar mesken kirası ödüyormuş.Kimisinin lüks şöminesinde yanan odunlar Afrika’dan geliyormuş. Bu adam medya rantı yemektedir. Katrilyonlar götüren baba-patron, hizmetindeki büyük gazetecilere trilyonlar dağıtmaz mı? Yeter ki, ablar aksın, dolaplar dönsün.
En çirkin, en iğrenç, en lanetli, en rezil rantçılık din, inanç, milliyetçilik, Türkçülük, vatanseverlik numaralarıyla yapılanıdır.
Benim nazarımda din ve milliyetçilik sömürüsü yaparak para kazanmak, zengin olmak; karı satarak zengin olmaktan daha büyük bir alçaklıktır.
İslâmî ve millî kesimdeki rantçıları, uğursuzları, rezilleri görünce Peygamberimizin niçin paradan uzak durduğunu; O’nun vekilleri, vârisleri, halifeleri durumunda olan din ve ümmet büyüklerinin hizmet ve himmetlerini niçin parasız yaptıklarını daha iyi anlıyorum.
Para kirletir, zehirler. Radyoaktif madde gibidir, çarpar ve öldürür.
Âmil ve râsih din alimleri niçin paradan uzak durdular? Faziletli ve idealist din ve millet hizmetkârları niçin hizmetlerini para kazanmak ve zengin olmak işlerine âlet etmediler?
Birtakım İslâmcılar maalesef çok kötü bir imtihan vermiştir. Yine birtakım milliyetçi ve Türkçüler de sınavı kaybetmişlerdir.
Bir dinsiz, bir dünyaperest, bir materyalist, bir hedonist, bir eyyamcı rantçı olabilir, haram para yiyebilir ama bir Müslüman, bir milliyetçi asla olamaz.
Maalesef bir takım İslâmcılar yüce ve kutsal İslâm dâvasını satmıştır. Birtakım Milliyetçi ve Türkçüler de bu milleti, bu vatanı satmıştır.
Namuslu ve temiz olanlar bu sözlerimden alınmaz ve incinmezler. Yarası olanlar gocunur.
“Sapık ideolojilere mensup kimseler haram yiyorlar, bizim de güçlenmemiz lazım, biz de yiyoruz…” Bunlar ne aptalca mazeretlerdir. Haram yiyenler bizi kandıracaklarını mı sanıyor?
Devlet bütçesinde, mahallî idarelerin bütçelerinde bu ülkenin, bu halkın, saçı bitmedik yetimlerin, ezilenlerin hakları vardır. Bunların bir kuruşunu bile zimmetlerine geçirenler mel’undur, haindir, merduttur.
İnançsız kişi âhirete, öldükten sonra tekrar diriltileceğine, ilahî mahkemede hesaba çekileceğine, kötülüklerinin cezasını göreceğine inanmaz ve her haltı yer. Peki inançlı bir kimse nasıl böyle haram rantlar yiyebilir? Demek ki, imanları yok, nifak ehlidir onlar.
Ceplerinde beş paraları olmayan ve ciğerleri de beş para etmeyen birtakım sefiller kısa zamanda nasıl da zengin oldular. Onların dinleri ve imanları paradır. Karpuz gibidir mel’unlar, dışları yemyeşil, içleri kıpkızıldır.
Rantçıların en büyük korkusu, servetleri için “Nereden buldun? Nasıl kazandın?” denilmesidir.
Şu anda yurt dışında yüz milyar dolardan fazla kara ve haram para varmış. Bunları yurda getirmek için “Nereden buldun?” sorusu sorulmasın isteniyor. Ne beyinsiz adamlardır bunlar. Kara, haram, necis, kirli, pis paradan hayır gelmez.
“Aynı miktarlardaki temiz ve helal para ile haram ve kara para eşittir, aralarında para olarak hiçbir fark yoktur…” Böyle söyleyenler de beyinsizdir, ahmaktır, haindir.
Kara, haram, kirli para ateştir, felakettir. Sahibini de yakar, ülkeyi de.
Haramcıların âileleri, oğulları, kızları servet, lüks, konfor, rahat, debdebe içinde yüzüyor. Ne olduk demesinler, ne olacağız desinler. Gün gelecek Hakk’ın sillesini yiyeceklerdir. Onlar için dünyada da, ahirette de rezillik vardır.
Herif haram yollarla kendisinden sonra sülalesinden gelecek yedi nesle yetecek miktarda para biriktirmiş. Şaşarım o adama ve varislerine ki, bu parayı afiyetle yiyeceklerini sanıyorlar. Yiyemeyeceklerdir.Zehir ve zıkkım olacaktır bir gün o paralar, o servetler onlara.
“Efendim, filanca herif soydu soğana çevirdi ve şimdi milyarlarca dolara hükmediyor…” Biraz daha bekleyin. Allah ihmal etmez, imhal eder (mühlet verir). Hak sillesinin sedası yoktur / Bir vurdu mu hiç devası yoktur.
İsveç’te, Norveç’te, Danimarka’da, Hollanda’da, Kanada’da ve diğer nice medenî ve sağlıklı ülkede bizde olduğu gibi yiyim, talan, rant, soygun, haram yeme var mı? Biz niçin onlar gibi temiz olamıyoruz? 26 Mayıs 2002