Salı

(1) Paranın dini imanı yoktur ama helâli haramı vardır.

(2) Helâl bir milyon lira, haram bir milyar liradan daha kıymetli, daha hayırlı, daha bereketlidir; haram parada hiçbir hayır, bereket, yümn ve feyiz yoktur.

(3) Materyalistler, ateistler, pozitivistler haram helâl ayırımı yapmazlar ve dünya işlerini fesada verirler.

(4) Ribanın her çeşidi haramdır; ribacılar Allah’a ve Resulü’ne savaş ilan etmişlerdir (Kur’ân’da böyle beyan olunuyor) ve bu savaşı kazanmaları mümkün değildir.

(5) İhalelerden ve işlerden alınan komisyonlar haramdır. Her haram kazanç gibi sahibine belâ, ateş, azab getirir.

(6) İhalelere fesat karıştıranların elde ettikleri kazanç ve servetler haramdır, binaenaleyh ateştir.

(7) Ticaret işlerine yalan karıştıranların kazançları haram olur.

(8) Reklâm ve ilânlarda yalan varsa, o ticaretin kazancı da haramdır. Meselâ vitrinine “Nefis döner bulunur” diye yazan lokantacı, şayet o döner nefis değilse haram kazanç elde etmiş olur.
Sadece “Döner bulunur” diye yazmış olsaydı haram olmayacaktı.

(9) İhtikâr yapanlar, yâni halkın ihtiyacı olan malları, fiyatları fırlasın diye saklayıp istifleyenler Peygamber diliyle lânetlenmiştir, kazançları ve servetleri haramdır.

(10) Zekât malı temizler. Üzerlerine düşen zekatı vermeyenlerin servetleri bereketli, feyizli, hayırlı olmaz; başlarına bir sürü belâ, musibet, azab, gazab iner.

(11) Partizanlık veya başka bir yolla ehil olmadığı bir memuriyete, makama, mevkiye, vazifeye getirilenlerin aldıkları hayırsız ve uğursuz bir kazançtır, afiyetle yiyemezler.

(12) Partizanlık veya klik asabiyeti ile bir işe tayin edilip, daireye hiç uğramadan aydan aya bankamatikten maaşını çekenlerin aldıkları para haramdır; kendileri ve çoluk çocukları için cehennem ateşi, belâ ve sıkıntı kaynağı olur.

(13) Devletin veya belediyelerin işlerini, ihalelerini hile ile alanlar, o işleri gereği gibi yapmayanlar haram kazanmış olurlar ve hem dünyada, hem ahirette bunun cezasını çekerler.

(14) Verdiği çek karşılıksız çıkan, imzaladığı bonoyu vâdesinde ödemeyen (şayet şer’î bir mazereti yoksa) haram bir iş yapmış, aldatmış, hilekârlık ve sahtekârlık etmiş olur.

(15) Haram yiyicilerin, haram ve kara servet sahiplerinin; necis paralarla pahalı okullarda ve üniversitelerde okuyan çocukları da haramın zehrinden ve uğursuzluğundan nasiplerini alırlar ve belâdan belâya çarpılırlar.

(16) En haram, en pis, en kara, en şeni’, en alçakça kazanılan haram para; din istismarı, mukaddesat ticareti ile kazanılandır.Bunu yapanlar karı satanlardan daha âdi ve alçak kişilerdir.

(17) Allah her insan için kiramen kâtibîn denilen melekler vazifelendirmiştir ve bunlar, onun yaptığı iyi ve kötü işleri deftere yazarlar ve bu defterler yarın Mahkeme-i Rûz-i Ceza’da, ilâhî adalet gününde ortaya konulur. Hiçbir haramyiyici paçasını dünya adaletinden kurtarmakla selâmete çıktığını sanmasın.

(18) İçine haram karışan servetin tamamı haram olur.

(19) Bir ülke dini imanı para olan, parayı en büyük değer bilen, para ve zenginlik için her haltı (b…) yiyen alçak ve seviyesiz kimselerle yükselmez, selâmet bulmaz.

(20) Peygamberimiz “Rızkın onda dokuzu ticarettedir” buyurmuşlardır. Ancak bu ticaretin, evrensel bilgelik ve ahlâk kurallarına uygun olması, içine haram karışmaması gerekir.

(21) Haram servetleriyle lüks hayat sürenler, israf ve aşırı tüketim yapanlar, gösterişe yönelik masraflar yapanlar hem bu dünyada rezil ve rüsvay olurlar, hem de âhirette.

(22) Büyük iş adamlarının, büyük sanayicilerin, büyük tâcirlerin sermayelerinde ülke halkının hakkı vardır. Bu sermayeleri sorumsuzca kullananlar iyi insan, iyi vatandaş, iyi Müslüman değildir.

(23) Kalemini, vicdanını şerre, harama, münker işlere kiralayan veya satan medyacılar, yazarlar, fikir adamları bir ülkenin en şerir ve hayırsız kişileridir.

(24) Fahişelik sadece bir kısım düşmüş kadınlara mahsus değildir. Politikanın, bürokrasinin, medyanın, akademik hayatın, iş sektörünün, bankacılığın da o….ları vardır.

(25) Vatican’dan gönderilen ve elli milyon doların üzerinde olan bir para hakkında “Bunun on milyonunu bana veren işi alır…” diyen kişi, ne yaman kişidir!

(26) Pezevenkler sadece fahişe satan ve kiralayanlar değildir. Her işin, her sektörün pezevenkleri vardır ve bazıları pek hürmet ve itibar görür.

(27) Genç nesillerine, çocuklarına haram helâl kavramlarını öğretmeyen bir sistem batmaya mahkûmdur. Sodom Gomore, Roma Bizans gibi…

(28) İslâm dinine ve ahlâkına göre “Helâlin hesabı, haramın azabı vardır.”

(29) Gerçek Müslüman haram yemez, daima helâl kazanç arar. Haram kazanç ve servet peşinde koşanlar, bunu meslek haline getirmiş olanlar münafık, kâfir, mürted kişilerdir.

(30) On milyonlarca vatandaşın işsiz, aşsız, perişan bir şekilde süründüğü, çaresizlerin çöplüklerden ekmek topladığı, ezilenlerin ah u eninlerinin göklere yükseldiği bu ülkede sabah olmaz. Hem saçı bitmedik yetimlerin hakları yenecek, hem de ülke selamet bulacak. Yok canım!

(31) Müslüman, çok zengin de olsa, servetinin tamamı helâl de olsa, lüksten ve israftan kaçınmalı ve kanaatli, orta bir hayat sürmelidir. Saçıp savuranlar şeytanın kardeşidir.

(32) “Bu arkadaşımız partimize şu kadar yıldan beri canla başla hizmet veriyor. Şu işler de ona verilsin, oncağız da sebeplensin, yesin…” diyenler şeytandır, mel’undur, iblistir. Kendilerinin de kardeşlerinin de canları cehenneme!

(33) Rüşvet alan da veren de mel’undur.

(34) Dindar halktan hayır hasenat, hizmet için yardım parası toplayıp bunları yerinde sarfetmeyenler ahlâksızdır.

(35) Hizmet ve yardım paralarını zimmetlerine geçirenler mel’undur.

(36) Para hadd-i zatında kirli ve kirletici bir maddedir.

(37) Yüksek mevkilerdeki babalarının nüfuz, prestij ve tavassutları ile şâibeli, şüpheli, alengirli işler, ticaretler, komisyonculuklar, distribütörlükler, alavereler dalavereler yapan mahdum beyler; kardeşler, hemşehriler, partizanlar menfur ve merduttur.

(38) Efendi! Kısa zamanda Karun gibi zenginsin. Söyle bana bu değirmenin suyu nereden geliyor? Açık alınla, yüz akıyla ve samimî şekilde, hiçbir şeyi gizlemeden mal ve servet beyanı verebilir misin?

(39) Ne mutlu, az da olsa hayırlı, bereketli, helâl, tayyib kazançlarla yetinenlere; haram kazanç ve servetten ateşten kaçan gibi kaçanlara. Peygamber-i zî-şan Efendimiz (Salat ve selâm olsun O’na) “Kanaat tükenmez bir hazinedir” buyurmuşlardır. 28 Ocak 2004