Cumartesi1. Devletin, milletin, vatanın, hukukun, adaletin, ilmin, mantığın, ahlakın, millî menfaatlerin üzerinde gizli ve esrarlı bir irade vardır. Derin devlet vardır. Resmî ideoloji vardır. Hakimiyet kayıtsız şartsız onlarındır.

2. Anayasa ve kanunlar ne kadar yasaklarlarsa yasaklasınlar bu gizli ve esrarlı egemen güçler vatandaşların, kurumların telefonlarını dinlerler.

3. Yüzde üç küsurluk küçük, fakat çok güçlü bir azınlık ülkeye sun’î, kuruntulara dayalı, hayalî bir gündem yapmıştır. O gündem temcid pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp ortaya konur. Yüzde üç küsurluk egemen ve güçlü azınlık ülkenin asıl gündeminden bahsedilmesini hiç mi hiç istemez.

4. Ülkenin büyük çoğunluğu, sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş, zenci ve parya muamelesi görür.

5. -Eğitim ve üniversiteler bağımsız değildir; millî kimlik, millî kültür, millî menfaatler doğrultusunda hizmet görmezler. Her şey derin devlet ve resmî ideoloji içindir. Çağdışı bir eğitim sistemi ile beyinler yıkanır, robotlar ve zombiler yetiştirilir.

6. Fail-i meçhul cinayetler işlenir. Profesörler, gazeteciler, fikir adamları öldürülür. Katiller bir türlü bulunamaz.

7. Rüşvet, kokuşma, talan, haram yiyicilik, eşkıyalık, mafyacılık, uyuşturucu ticareti korkunç boyutlara varmıştır. Bunlar bir türlü önlenemez.

8. Ülkeyi idare etmek için büyük etnik gruplar, mezhepler, sağcılar solcular arasında zıtlaşma, kutuplaşma, kamplaşma meydana getirilir, teşvik edilir. Parçala, böl ve idare et prensibi ülke idaresinin temel ilkesi olmuştur.

9. Önlenmesi mümkün ve kabil olduğu halde yüksek ve müzmin bir enflasyon uzun yıllar boyunca sürdürülüp durur. Ülkenin ve devletin iktisadî bayrağı ve sembolü olan para paçavra haline getirilir, itibardan düşürülür.

10. Çoğunluğun arasına sürüyle casus, ajan, provokatör, ajitatör sokulur; halk irili ufaklı bin parçaya ayrılır. Birtakım arivist adamlarla gizlice anlaşılır. Gaye halkın ezici çoğunluğunu uyuşturulmuş, birbiriyle çekişir ve tepişir bir hale getirmektir.

11. Ülkenin tarımı, hayvancılığı, balıkçılığı öldürülür; sanayii çökertilir; emek ve helâl ticaret aşağılanır, zorlaştırılır, horlanır; faizcilik, riba, tefecilik, lüpçülük, kolay para kazanma, asalaklık teşvik edildikçe edilir.

12. Ülkenin ve halkın potansiyeli müsait olmasına rağmen yüzde yüz yerli ve millî bir otomobil sanayii kurdurulmaz. Yabancıların modası geçmiş, ihraç imkânı olmayan, teknoloji bakımından en az on sene, yirmi sene geri otomobilleri üretilir ve bunlarla iç piyasa tokatlanır.

13. Millî gelir dağılımında büyük adaletsizlikler meydana getirilir. Birkaç milyon mutlu bir azınlığa mukabil on milyonlarca vatandaş süründürülür.

14. Adalete bağımsızlık verilmez. Hâkimler rejimin memurları olarak tutulur.

15. Ülkenin büyük mıntıkaları (bölgeleri) ileride başka nüfusların göçüne imkan sağlayacak şekilde sinsice boşaltılır. Bazı büyük şehirlerin nüfusu arttırılır, oraları yaşanmayacak hale getirilir.

16. Üreticiler, halk, küçük esnaf ağır vergiler altında ezilir; nice fabrika ve atölyenin kapanmasına, nice tâcirin kepenk indirmesine zemin hazırlanır.

17. Halk kütleleri içkiye, fuhşa, seks çılgınlıklarına, talih oyunlarına, futbol holiganlığına teşvik edilir. Eski Roma şehrinde yılda 110 gün bayram, festival, eğlence, gladyatör oyunları varmış.

18. Halkın kimliği, kültürü değiştirilmek istenir. Ülkenin dini bir tehlike, dindar kesim gerici olarak görülür ve onlarla mücadele edilir.

19. Ülkede gerçek demokrasi, hukukun üstünlüğü, adalet isteyen muhalif aydınlar mahkemelere verilir, zindanlara atılır, süründürülür.

20. Normal mahkemelere güvenmedikleri için rejime karşı olanları, değişim isteyenleri mahkum etmek için olağanüstü mahkemeler kurulur.

21. Ayrımcılık yapılır. Bütün vatandaşlar teoride eşittir ama bazıları tatbikatta daha fazla eşit olur.

22. Milletin, lisanına, edebiyatına, tarihine, sanatına, kültürüne, kimliğine karşı sinsi bir savaş açılır.

23. Atalar ve tarihî büyükler tahkir edilir. Gelenin keyfi için geçmişe sövülür.

24. Ülkenin dindar çoğunluğu çekiç ile örs arasında bırakılır. Yâni bir yandan militan ve fanatik din düşmanları saldırıp durur. Diğer yandan din ve mukaddesat sömürücüleri teşvik edilir, el altından desteklenir, onlarla gizli anlaşmalar ve protokollar yapılır. Böylece büyük çoğunluk iki ateş arasında kalmış olur.

25. Devlete, millete, ülkeye hiçbir faydası olmamasına rağmen din ile siyasî rejim arasında müzmin ve şiddetli bir ikilik, çekişme, zıtlık, kavga, savaş sürdürülüp durur. Din bir kuvvettir; devleti, milleti, ülkeyi bu güçten yararlandırmak gerekmez mi?

26. Tarihî bir şahsiyet ülke ve devletle özdeşleştirilir. Birinci dünya savaşı yıllarında Almanlar Türkiye’ye gönderdikleri malzeme ve silah yüklü vagonların üzerine Enverland (Enveristan) yazarlarmış.

27. Demokrasi nimetlerinden istifade etmemeleri, temel hak ve hürriyetlerini arayamamaları için büyük çoğunluk câhil bırakılır, sersemleştirilir.

28. Uluslararası andlaşmalara imza konulduğu halde, kadınların resmen fuhuş yapmasına izin verilir. Okulların, hastahanelerin, ibadethânelerin yanında, yakınında genelevler açılır.

29. Ülkenin bütün yeraltı ve yerüstü zenginlikleri talan edilir. Denizlerdeki balık yuvaları bile tahrip edilir. Ormanlar kesilir, topraklar suya, yele verilerek erozyona uğratılır.

30. Kanaate, tasarrufa savaş açılır. İsraf, aşırı tüketim, lüks ve konfor ibtilâsı teşvik edilir. Böylece enflasyon körüklenir. Yüksek ve müzmin enflasyon sadece ekonomiyi değil, bütün temel müesseseleri dejenere eder, çökertir, topyekûn bir yıkıma ve çöküşe yol açar.

31. Aile müessesesini yıkmak için sinsice çalışılır. Evlilik dışı birleşmelere göz yumulur. Nikâhsız çiftlerin çocukları normal kabul edilir.

32. Dindar ve millî kimliğe bağlı vatandaşlara düşman gözüyle bakılır. Böylelerinin temel ve önemli kurumlarda memurluk yapmaları hoş görülmez. Bu gibi kişiler, yargı yolu kapalı olmak üzere işlerinden atılır, perişan edilir, müktesep hakları yakılır, sürüm sürüm süründürülür.

33. Büyük medya da tekelleştirilir. Basın hürriyeti, birkaç kodaman patronun ve yazarın yararlandığı, milletin ise onların bu hürriyetine mâruz kaldığı acayip bir hürriyet haline getirilir. 15 Ekim 2000