Şeyhülhattatîn (Hattatların duayeni) muhterem üstad Hasan Çelebi şöyle diyor:

“Hattatlara şöyle bir tavsiyem var: Bu hizmeti evvelemirde para karşılığı yapmayınız. Bu sanat, para için yapılırsa zâyi olur gider. Bu durumda hat sanatı lekedar olur. Hattatlar Allah’a tevekkül etsinler. Rezzak olan O’dur. Allah bu takdirde onlara kapılarını açacaktır. Bu sanata tevekkül ile sarılanlara Allah’ın ikram ve ihsanı mutlaka gelecektir. Bundan eminim.”

Elhamdülillah Türkiyede hat sanatı gelişiyor, yükseliyor.

Lakin genelde hat pahalıya yazılıyor. Fakir ve orta halliler hat yazdıramıyor, alamıyor.

Hattatların hepsi de ucuza yazsın demiyorum ama bir kısım hattatlarımız, bütçeleri müsait olmayan kimselerin de hüsnihat levhası edinebilmelerine yardımcı olmalıdır.

Bendeniz merhum Hattat Hamid beye yetiştim. O, zamanının Sultanü’l-Hattatîn’i idi. Genellikle mütevâzı ücretlere hat yazardı. Zenginlerden üç beş lira fazla alsa da, imkanı olmayanlara ucuza yazardı.

Sanatların da mecâzî mânada zekatı vardır. Bir hattat icabında, arada bir, fakir bir kimseye ya ücretsiz, yahut sembolik bir ücret ile hat yazabilmelidir.

Hattat elbette para kazanır ama hat sanatı köşeyi dönme vasıtası değildir.

Hattat mürüvvetli ve kerim olmalıdır.

Bu vesile ile hat sanatı hakkındaki bazı isteklerimi, temennilerimi ve görüşlerimi arz edeyim:

1. Bütün İmam-Hatip okullarına, seçmeli hat dersleri konulmalıdır.

2. Her büyük ve orta şehrimizde icazetli hattat bulunmalı, hat kursu açılmalıdır.

3. Hali vakti yerinde her Müslümanın evinde, öncelikle orijinal hatlı ve tezhibli bir Hilye-i Şerif levhası olmalıdır.

4. Hattat ve müzehhib sayısı çoğalmalı ve hat sanatımız her eve, her ofise, müsait olan her dükkana girmelidir.

5. Dindar Müslüman gençlere, başta hat olmak üzere geleneksel İslam sanatları kültürü verilmelidir.

6. Şu anda Irak’tan, Suriye’den, Yemen’den, Libya’dan kaçıp ülkemize iltica eden hattatlar nisbeten ucuza yazmaktadır.

7. Çok güzel çok sanatlı hatların aslına yakın çok kaliteli baskıları yapılmalı ve dar gelirli Müslümanlar bunları rahatça alabilmelidir.

8. Vasıflı Müslüman olmak isteyen gençlerimizin bir kısmı hat dersleri alarak hattat olmalı ve yazının başındaki nasihata uymalıdır. Hattatlıktan elbette para kazanılır ama bu islamî sanat para hırsına alet edilmez.

9. Vaktiyle Galatasaray Sultanîsinde hüsn-i hat dersleri verilirmiş. Müslümanlar, özel kolejlerde ehliyetli ve icazetli üstadlara hüsnihat dersleri verdirmelidir.

(İkinci yazı) Para Çılgınlığına Karşı Fütüvvet Ahlakı

HAKİKÎ Müslümanları tenzih ederek yazıyorum: Parayı din ve iman haline getirmek, para kazanmak için her haltı yemek çok ağır bir hastalıktır. Böylelerinin mâneviyat tabipleri tarafından mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

Parayı putlaştırmak gizli şirktir.

Para delileri, dıştan Müslüman görünseler de, haram helal ayırımı yapmazlar ve kendilerini Cehenneme yuvarlayacak kötülükler yaparlar.

Eskiden, bu ülkede Fütüvvet ahlakı vardı ve Müslümanları para, kazanç, gelir konusunda doğru yolda tutuyordu.

Müslümanların başındaki muhterem zevat Fütüvvet teşkilatını ve ahlakını canlandırmalıdır.

Bu konuda büyük bir vakıf kurulmalı, ülkenin her yerinde şubeleri açılmalı; tacirlere, sanayicilere, işverenlere, çalışanlara hitap eden talimatnameler, tüzükler, nizamnameler hazırlanmalıdır.

İş ve çalışma hayatı Şeriatın, İslam ahlakının, gerçek tasavvufun denetimi altında yürütülmelidir.

Fertlerdeki ve toplumdaki para şehveti mutlaka kırılmalı ve frenlenmelidir.

Haram kazancı helal kabul eden kâfir olur.

Helal kabul etmiyor ama haram gelir elde ediyor, bunu yiyor, bununla zengin oluyor. Böylesi fâsık ve fâcir olur.

Dinin, Şeriatın, ahlakın kontrolü altında olmayan ticarî, iktisadî, sınaî (endüstriyel) faaliyetler, maddî zenginliğe yol açsa da, sonunda felakete sebep olur.

Kur’an, ribacılar için “Onlar Allaha ve Resulüne (Salat ve selam olsun ona) savaş açmışlardır” buyuruyor. Riba konusunda Müslümanlar uyarılmalıdır.

İşverenlerin ve çalışanların birbirlerine karşı vazifeleri vardır. İki taraf da bunları bilmeli, bunlara uymalıdır.

Helal az kazanç, haram çok kazançtan hayırlı ve yeğdir. Bu herkese öğretilmelidir. 19.03.2016

Hak ile Bâtıl Eşit Olmaz

Her söylediği doğru olan, kendi hevasından konuşmayan Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Biri dışında bunlar Cehennemliktir. Kurtuluş fırkası, benim ve Ashabımın yolundan gidenlerdir” buyurmuş iken, bazılarının mezhepler kalksın, bütün Müslümanlar Kur’anda birleşsin edebiyatı yapmaları büyük bir çelişkidir.

Her fırka Kur’an diyor ama Kitabullahı doğru anlamak, doğru yorumlamakta ittifak yok.

İslam’ın doğru yorumu olan Ehl-i Sünnet ile yanlış, hatâlı, dâl ve mudil fırkaları eşit görmek büyük ve temel bir yanlışlıktır.

Müslümanlar birleşmek, kurtulmak istiyorlarsa Fırka-i Nâciye olan Ehl-i Sünnette birleşmeli, toplanmalıdır.

İslamî fırkaların en uçlarından biri Gurabiye fırkasıdır. Onlara göre Resulullah (Salat ve selam olsun ona) ile Hz. Ali birbirlerine iki karganın benzemesi gibi benzerlermiş, peygamberlik aslında Hz. Ali’nin hakkı imiş ama Cebrail aleyhisselam bu benzerlik yüzünden şaşırmış, vahyi Hz. Muhammed’e getirmiş…

İslam dünyasında böyle başka acayip mezhepler, fırkalar da var. Ehl-i Sünneti onlarla bir tutmak çok büyük bir yanlış olmaz mı?

Birkaç kişi dışında Ashab-ı kiramı kafir ve münafık gören, onlara sövüp sayan, Hülefa-i Râşidîn’in ilk üçünü reddeden fırka ile Kur’anda nasıl birleşilecek?

Mücessime ve müşebbihe taifesi ile nasıl birleşilecek?

Türkiye Müslümanlığı Ehl-i Sünnet temelleri üzerinde yükselen bir binadır. Ehl-i Sünnet yıkılınca bina çöker.

Osmanlı devleti ve Hilafeti, 600 küsur yıl

Ehl-i Sünneti tutarak

pâyidar olmuştur.

Bugün Türkiye’de Ehl-i Sünneti yıkmak için planlı ve programlı yoğun bir faaliyet vardır. Ehl-i Sünneti kaldırıp, yerine içi boşaltılmış ılımlı ve light bir din getirmek isteniyor.

İnzal edilmiş, indirilmiş Kur’an Sünnet Şeriat fıkıh İslam’ı yerine; uydurulmuş, beşerî bir ideoloji ve hümanizma haline getirilmiş etkisiz bir din türetmek istiyorlar.

Halkı musalli Müslümanlıktan çıkartıp musallâ Müslümanı etmek istiyorlar.

Ehl-i Sünnet, Şeriat ve fıkıh İslamlığıdır.

Reformcular, dinde yenilik ve değişim isteyenler, taqiyye yapan Mutezile mezhebi mensupları, Fazlurrahmancılar, aralarında farklılık olsa da, Ehl-i Sünneti yıkmak konusunda birleşmişlerdir.

Emperyalistler, sömürgeciler, global Altın Buzağı dini mensupları ve onların içteki yardakçıları; Ehl-i Sünnet esasları üzerine bina edilmiş tek bir Ümmet istemiyor, onun yerine, bin şubesi olan bir İslam Protestanlığı mozaiği getirmeye çalışıyor.

Farmason sarıklı Afganî’nin, her Müslüman kendi kafasına göre Kur’andan hüküm çıkartsın, ictihad yapsın tezi yayılıyor.

Birileri Sünneti ya tamamen inkâr ediyor veya mütevatir ve sahih hadislerin, işlerine gelmeyen bir kısmını inkar ve reddediyor.

Son yıllarda, hadislerin AB kriterlerine göre ayıklanması cinayet ve hıyanetini biliyoruz.

Ehl-i Sünnet düşmanları, şazz fikir ve görüşleri gerçek İslammış gibi ele alıyor.

Din konusunda vatandaşların kafaları allak bullak edilmiştir.

Bir yandan Ehl-i Sünneti yıkıyor, öte yandan namaz kılanların, oruç tutanların sayısını azaltmak için her habaseti yapıyorlar.

Sovyetler Birliği yıkıldıktan, Marksizmin saltanatına son verildikten sonra Pagan emperyalist ve sömürgeci güçler İslam dünyasını baş düşman olarak görüyor ve Müslümanları bölmek, parçalamak, din konusunda ihtilafa düşürmek için her çareye başvuruyor.

Başarılı olabilecekler mi?.. Olamayacaklar. Âhir zamanda zuhur edeceği bildirilen Mehdi, Ehl-i Sünnetten olacak, Kur’ana Sünnete Şeriata hizmet edecektir.

Ortadoğu’da Melhame-i Kübra, Armagedon savaşları olması kaçınılmazdır.

Ehl-i Sünnetin doğruluğunu ve kıymetini şu son Suriye iç savaşında bir kere daha gördük.

Resulullah yanılmaz, o Muhbir-i Sâdıktır, ne söylemişse doğrudur, haktır.

Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, biri dışında bunlar Cehennemliktir, kurtuluş fırkası benim ve Ashabımın yolunda olanlardır demiştir ve bu sözü ve uyarısı doğrudur.

Fazlurrahmanın Tarihsellik mezhebi bâtıldır.

Allah’ın hak dininde reform, yenilik, değişim olmaz.

Ehl-i Sünnet Sevâd-ı Âzamdır, İslamın cadde-i kübrasıdır.

Ehl-i Sünnetin hak yol olduğunu bilenlerin var güçleriyle batıl ve sapık cereyanlara karşı çıkmaları, bozuk fikirleri red, cerh ve ibtal etmeleri gerekir.

Ehl-i Sünnet elden giderse Türkiye yıkılır, parçalanır. 20.03.2016