Cumartesi

(1) Gerçeklerin vaktiyle bir kere söylenmiş veya bir yerde yazılmış olması yeterli değildir. Gerçekler devamlı olarak söylenmeli, yazılmalı, tekrarlanmalıdır.

(2) İslâm dini bedeviyet dini değil medeniyet dinidir. Müslümanlar içinde bedeviler de olabilir ama dinimiz bir bedevi dini değildir. İslâmî hizmet ve faaliyetler bedevî Müslümanların değil, medenî Müslümanların uhdesinde bulunmalıdır. İslâm’ı ve Müslümanları medenî Müslümanlar temsil etmelidir.

(3) İslâmî hizmet ve faaliyetlerde, İslâm temsilciliğinde popülizmden, şarlatanlıktan, demagojiden, soytarılıktan, yalandan dolandan, din ve mukaddesat istismar ve istihdamından, sömürüden kesinlikle uzak durulmalıdır.

(4) Geçen asırda üç Cizvit rahibi meşhur Fransız Akademisi’ne üye yapılmak istenmiş. Rahipler “Biz makama, mevkiye, şöhrete talip olmayız ve matlub olsak da kabul etmeyiz” diyerek aday olmayı istememişlerdir. Ateist Jean Paul Sartre, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmış ve bunu reddetmiştir.

(5) Riyaset (başkanlık) hırsı ve şehveti, cinsel şehvetten üç yüz altmış derece daha şiddetli korkunç bir şehvettir. İslâm’da riyasete talip olmak haramdır. Talip olmayıp matlub olsa, şayet ehil değilse, kabul etmek yine haramdır.

(6) İlahî ve mukaddes İslâm dini ve Şeriat’ı bazı şeylerin ve konuların ticaret vasıtası yapılmasını, bunların alet edilerek ve vasıta kılınarak para kazanılmasını kesinlikle yasaklanmıştır. Şehvet için kendini satmak veya başkalarını pazarlamak, riba, soygun ve gasb, beytülmali (devletin ve belediyelerin) hortumlamak, ihalelere fesat karıştırmak, rüşvet almak ve vermek, gayr-i meşru şekilde komisyon almak, din ve mukaddesat bezirganlığı yapmak. Bu yollarla kazanılan paralar, servetler haramdır. Bunların helâl olduğuna itikad eden kâfir olur. Bu paralar dünyada ve âhirette ateştir, yakar.

(7) Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli. Sonu gelmeyen bir iş hakkında acele hüküm vermemeli. Allah zalimleri sevmez. Onları imhal eder (kendilerine mühlet verir) ama ihmal etmez. Yer yüzünde fesat çıkartanların âkıbeti iyi olmaz. Sovyetler Birliği kötü ve zalim bir süper güçtü, yıkıldı gitti. Amerika da, zulm etmeye devam ederse mutlak yıkılacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

(8) Tesettür ve başörtüsü mücadelesi kalitesiz kıyafetle kazanılmaz. Başörtülü kız öğrenciler, doktor veya mühendis dindar hanımlar, bir işte çalışan kadınlar ellerinden geldiği kadar kaliteli, sanatlı, estetik bir kıyafete bürünmeli, bilhassa başörtüleri (cilbabları) da böyle olmalıdır. İslâm’da moda yoktur diyenler aynaya baksınlar. Hayatta moda vardır.

(9) Tesettürlü hanımların tesettürsüz hanımlardan üstün oluşu, başörtüsüne sahip olmalarıdır. Başörtüleri daha sanatlı, daha zarif olanlar hayat mücadelesi ve müsabakasında fazla puan kazanmış olurlar. Rengarenk, saçma sapan, alaca bulaca eşarplar, en pahalı ve en kaliteli cinsten de olsalar İslâm kadınlarının başörtüsü vasıtası olarak uygun ve yeterli değildir. Bu konuda çareler, çözümler aranmalı ve bulunmalıdır. El dokuması yünlü veya ipekli, tabiî boyalarla renklendirilmiş, geleneksel sanatla nakışlandırılmış başörtüleri üzerinde çalışılmalıdır. Besleme ve hizmetçi kıyafetlerinden uzak durulmalıdır. Kaliteli ve sanatlı bir tesettür için illa da çok para harcamak gerekmez. Genellikle kültür, zevk, sanat boyutu gerekir.

(10) Müslümanlar, camileri beş vakit günlük namazlarda, cumalardaki kadar cemaatle dolduramadıkları takdirde kurtulamayacaklardır. Hoşlarına gitse de gitmese de, işlerine gelse de gelmese de bu gerçeği kendilerine hatırlatmak gerekir.

(11) Hüccetülislâm ve Zeynüddin İmamı Gazalî hazretleri “Öyle vaazlar vardır ki, edene de dinleyene de vebaldir” buyuruyor.

(12) Sevgili Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) “Dünya bir cîfedir (leştir), talipleri köpektir” buyurmuşlardır.

(13) Çocuğum ileride çok para kazansın, iyi yesin, lüks ve bolluk içinde yaşasın diyen anne ve babalar evlatları için hayırlı şeyler istediklerini sanmasınlar. Akıllı ebeveyn oğulları ve kızları için “Yavrularımız iyi insan, iyi Müslüman olsunlar. Dünya tuzaklarına düşmesinler. Ebedî saadeti kazansınlar” şeklinde dua eder.

(14) Kendilerini akıllı sanan deliler, senin için “Ne akıllı adam” diyorlarsa vah sana.

(15) Hem “Bu yönetim sistemi bozuk” diyorsun, hem de bu bozuk sistemin haram kazançlarına, rantlarına, yağlı kemiklerine talip oluyorsun. Sen ne samimiyetsiz adamsın!

(16) Düşmanını arayan aynaya baksın. Tükürecek yüz arayan aynaya tükürsün. Kişiye kendi nefs-i emmaresinden büyük düşman olamaz.

(17) Çöplükteki köpekler yemek artıklarını ve kemikleri paylaşırken hırlaşıp duruyorlar. Senin o köpeklerin içinde ne işin var?

(18) Cahil, küstah, ahmak, arsız, kaba adamlarla konuşurken onların hakaretine uğrayan kişi suçu başkalarında aramasın.

(19) Ali’ye bir iş yaptığın zaman ücretini Veli’den istemiyorsun da, Yaratan için yaptığını iddia ettiğin hizmet ve cihadın faturasını niçin yaratıklara kesiyorsun?

(20) Münafıklıkla ilgili olarak muteber din kitaplarında yazılı olan bütün alametler sende bitamamiha (hepsi birden) mevcut iken kendini bu kadar yüksek ve temiz göstermen, sendeki bin nifak alametinin bin birincisidir.

(21) Ben ben ben… Öf, benliğin batsın!

(22) Sana değil de çocuklarına acıyorum. Onlara temin ettiğin haram servet zavallıları yakıp kül edecek.

(23) Müslüman, helal ve temiz yüz milyon lira ile haram ve necis yüz milyar lira arasında bir seçim yapması gerekince helal yüz milyonu seçen adamdır.

(24) Meşreb farklılıkları yüzünden din ve iman kardeşlerini hor görmek, kişiye kötülük olarak yeter de artar.

(25) Din, mezhep, etnik köken bakımından farklı olan bütün vatandaşlar eşittir. Lakin “bazıları” daha eşittir. 16 Aralık 2001