Hayat Madalyonunun İki Yüzü
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 08 Aralık 2018
Hayat bir madalyona benzer, iki tarafı vardır. Beyin de öyledir, iki yarım küreden oluşur. Biz hayatın ve beynimizin öteki tarafını çok ihmal ediyoruz.
Hayatın öteki yüzünde neler var?.. Yaklaşan büyük İstanbul depremi var. Bu konuda gereken tedbirler alındı, hazırlıklar yapıldı mı? Yoksa devekuşu gibi başımızı kuma sokmuş bekliyor muyuz?
Depremde çadır kurulması için ayrılan
Beklenen felaket gerçekleşse, evleri yıkılan veya sakatlanan milyonlarca halk nerede barınacak, nereye çadır kuracak?
Güney sınırımızda savaş var. Ateş bize de sıçrayabilir. Bu savaşa hazır mıyız?
Kış geliyor, olağanüstü bir durumda
ne yapacağız?
Savaş turizme darbe vurabilir. Turizm durursa ekonomiye büyük zarar gelir. Hazırlıklı mıyız?
Biliyor musunuz,
Millî eğitim denilen, aslında kesinlikle millî olmayan eğitim kısır bir döngü, Con Ahmed beyin devr-i daim makinası gibi bir şey. Bu konuda düşünüyor muyuz? Çare ve çözüm üretiyor muyuz?
Müslümanlar için söylüyorum:
Reformcu,
Ehl-i Sünnet İslâmlığının içini boşaltmak için gece gündüz çalışıyor.
On milyonlarca Müslüman özet olarak da olsa ilmihalini bilmiyor. Bu durumun farkında mıyız?
Gündüz TC var, gece PKK. Bunun sonu ne olacak?
Türkiye her yıl üç milyon ton buğday ithal ediyor, her gün de beş milyon ekmek çöpe atılıyor. Bu israfın, bu nankörlüğün, bu beyinsizliğin sonu ne olacak? Ekmek gibi aziz bir nimete bu hakareti ve hıyaneti yapan Müslüman bir toplum iflah olur mu? Lütfen birileri bendenize cevap versin?
Camiler mü’minleri cezb edemiyor. Camiler sadece namaz kılma mekânları değildir. Camiler İslâmın, Ümmetin kültür merkezleridir, büyük Şûranın ocakları ve şubeleridir. Camiye cahil gelen bilgilenmeli, noksan gelen olgunlaşmalı, aklı karışığın aklı düzelmeli değil mi? Bizde bu hizmetler yapılıyor mu?
Evet günlük hayatımızın rutin faaliyetlerini yapacağız ama onların yanında madalyonun arka yüzündeki gündemi de hatırdan çıkartmamız, o konularda da vazifemizi yapmamız gerekir. Beynimizin âtıl bırakılan yarı küresini de eğitmemiz, çalıştırmamız gerekir.
Yaşamak sadece yemek içmek, gezip tozmak, zevklenmek değildir; hayatın ulvî tarafları ve faaliyetleri de vardır.
Bir ülkenin gençliği sadece madde ve para için yetiştirilirse orada beklenen saadet güneşi doğmaz.
Türkiyenin Müslüman halkı bu duruma nasıl düştü, nasıl düşürüldü?
Bizler medenî Müslümanlar mıyız, şifahî kültürlü Müslümanlar mıyız?
Niçin bu kadar parçalandık, bölündük? Niçin Ümmet olmaktan çıktık, sürüler haline geldik?
Dünyada her topluluğun başı var da biz Müslümanların niçin yok?
Kur’ân Kur’ân diyoruz ama Kur’ânın emirlerini yerine getirmiyoruz, yasaklarından kaçınmıyoruz. Bu ne biçim Müslümanlıktır?
Zararlı Cemaat-İktidar savaşına ne zaman dur diyeceğiz?
Evet her gün işimize gidelim, hafta sonunda tatil yapalım, sabah kahvaltısı, öğle yemeği ikindi çayı, akşam yemeği… Bunların yanında nasılız, bu gidiş nereye, İslâm nerede biz nerede, eğitim meseleleri, yaklaşan deprem, savaş tehlikesi, âhiret yolculuğu, Mahkeme-i Kübrada hesap verme, emr-i mâruf ve nehy-i münker yapma gibi konuları da gündemimize alalım.
Hindistandaki Sih dininde erkeklerin başlarını sarıkla örtmeleri hükmü vardır. Bundan kırk sene kadar önce, İngiltere, motosiklet kullananların başlarına koruyucu kask geçirmesini mecbur kılınca, Sihler yüksek mahkemeye müracaat etmişler, mahkeme de onların isteklerini kabul etmişti.
Müslümanlıkta da erkeklerin başlarını örtmeleri mecburiyeti vardır ama dindar geçinen Müslümanlar bile buna riayet etmiyor.
Senelerdir bu konuyu işliyorum… Her Cuma camilerdeki cemaatin büyük kısmı, bazen yüzde 95’i başı açık namaz kılıyor; böylece namazın sünnet ve âdabına aykırı şekilde ibadet ediyor.
En kabul edilemez şey, cami imamlarının değil, sonradan oluşan bazı cemaatlerin imamlarının başı açık olmasıdır.
Namazda başın fes, takke, arakiye, sarık gibi bir serpuş ile örtülü olması gereğinde hiçbir şüphe ve ihtilaf yoktur.
Resulullah Efendimiz
Ümmetine
buyurmuştur.
Kendisi de hac veya umre için ihramlı olduğu zamanlar dışında bir tek kere bile başı açık olarak namaz kılmamıştır. Başı açık namaz kılma bid’atini Selefîler, reformcular, mezhepsizler, fıkhı kabul etmeyenler çıkartmıştır.
Bir grup Müslüman
açsalar, bu okuldaki bütün talebelerin beş vakit namazı, okul camiinde, okul imamının ardında cemaatle kılması mecburî olsa, öğrencilerin tamamı veya bir kısmı başı açık kılsa, bendeniz, böyle bir okul açılmasını kutlarım ama başı açık namaz kılınmasına itiraz ederim. Namazı başı örtülü olarak kılmak, yapılması çok kolay bir sünnettir. Bunda hiçbir zorluk ve külfet yoktur.
Diyanet İşleri Başkanlığının birinci vazifesi, her ay imamların, müezzinlerin, müftü ve vaizlerin maaş bordrolarını hazırlamak değil; Müslüman halka nasihat etmektir.
Bu nasihatlerin içinde namazın başı örtülü olarak kılınması maddesi de vardır.
Camilerde namaz kıyafeti ve serpuşu, namaz adabı ile etrafı tezhipli güzel levhalar bulunmalıdır.
Elbette namaz takkesinden daha önemli konular vardır, onlar da işlenecektir ama bu takke işi de bilkülliye ihmal ve terk edilmeyecektir.
Türkiyemizdeki şer güçleri Müslüman halkı Kur’ân ve Sünnet ahkamından, Şeriattan, fıkıhtan, âdâb-ı İslâmiyeden uzaklaştırmak için seferber olmuştur. Halkımız dehşet veren bir hızla
, dejenere edilmektedir.
Ezanlar okunuyor. Cemaate katılmak konusunda hiçbir meşru özrü olmayan Müslümanlar kalkıp da camiye gitmiyor. Bu, korkunç bir ihmal ve teseyyüptür.
Müslüman halkın akın akın camilere seğirtmesi gerekir. İbadet mekânlarının vakit namazlarında, cumalarda, bayramlarda olduğu gibi dolması, halkın sokaklara ve meydanlara taşması gerekir.
Çok yazdım, yine tekrar ediyorum:
Binlerce İmam-Hatip okulu açıldı, bunların
İstanbul Fatih’te elliye yakın İslâm ülkesinden talebesi olan, ezan okunup cemaatle namaz kılınan İmam-Hatip okulunun camiindeki cemaatin fotoğrafını gördüm.
Çok üzüldüm…
İslâmiyet bir bütündür. Farzı vardır, vacibi, sünneti… Bunların hepsine elden geldiği, gücümüzün yettiği kadar riayet etmeliyiz.
Namaz kılarken başlarını örten Nakşileri, Süleyman efendi talebelerini, Nurcuları ve diğer uyanık, disiplinli, şuurlu Müslümanları, onların muhterem hocalarını tebrik ediyor; başı açık ibadet eden kardeşlerimi de uyarıyorum. 08.10.2014